Uluslararası Film Ve Müzik Festivali sona erdi: İzmir’in tanıtımına etkisi çok büyük
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Kültürlerarası Sanat Derneği işbirliği ile düzenlediği Festivalin Direktörü Vecdi Sayar, “İzmir’i bir sinema platosu olarak tanıtma sürecinde festival tanıtımının etkisi büyük” dedi.

Halil ERTUNÇ
30 Ekim - 3 Kasım arasında düzenlenen 4. İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde düzenlenen ödül töreniyle sonuçlandı. Ulusal Yarışma’da En İyi Film Ödülü iki film arasında paylaştırıldı. Ümit Ünal’ın ‘Evcilik’i ve Nadim Gür’ün ‘Mukadderat’ı geceden birer Kristal Flamingo Ödülü ile ayrıldı. Ödülleri Reis Çelik ile Fikret Kuşkan verdi.
Festival Direktörü Vecdi Sayar ile festivali konuştuk. Sayar, “İzmir’in bir destinasyon olarak uluslararası hava trafiğinde daha etkin bir konuma ulaşması gerekir. Uluslararası festivallerde, festivalin tanıtımı için organizasyonlar yapmak gerekir. İzmir’i bir sinema platosu olarak tanıtma sürecinde festival tanıtımının etkisi büyük” diye konuştu.
Festivalin İzmir için önemi nedir?
İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali bu yıl dördüncü yaşında. Henüz çok genç olmasına karşın program içeriği açısından Türkiye’nin en nitelikli festivali olarak kabul ediliyor sinema yazarlarımız ve sinema sektörümüz tarafından. Bu yılki festival bütçemiz örneğin Antalya Altın Portakal’ın bütçesinin yüzde 3’ünü, Adana Altın Koza’nın yüzde 5’ini bulmuyor. Bu festivalin İzmir adına bir prestij kaynağı olduğunu düşünüyorum; ulusal ve uluslararası planda. Yeter ki, başta festivalin ana partneri Büyükşehir Belediyesi ve İzmir’in iş çevreleri bunun farkına varsın.
İzmir’deki festival dünyanın farklı bölgelerinden kişilere, izleyicilere nasıl bir çeşitlilik sunuluyor?
Bu yıl bütçemizin çok sınırlı olması nedeniyle yabancı konuklarımız, uluslararası jürimizin Fransız, Yunan, İtalyan, Alman üyeleri ve iki İranlı yönetmenle sınırlı. Yabancı jürinin önüne gelen filmler müzik ve müzisyenlerin yaşamları ile ilgili kurmaca, belgesel ve canlandırma türlerinde yapılmış son bir yılın yapımları. Bu temayı işleyen çok az festival var dünyada. Dolayısıyla uluslararası planda iddia taşıyan bir festival. Uluslararası Yarışmaya seçtiğimiz filmlerin biri dışında tümü Türkiye prömiyeri yaptı. Ulusal Yarışmamızda ise, yıl içinde farklı ulusal festivallerde prömiyerini yapmış filmlerden bir seçki sunuyoruz. Yılın en önemli yerli filmleri yer alıyor bu seçkide. Filmlerin yaratıcıları ile yaptığımız film sonrası söyleşiler İzmirli sinemaseverler için kaçırılmayacak bir olanak.
Festivalin İzmir’de sinema ve müziğe olan ilgiyi artırması için geliştirilen özel stratejiler neler?
Basınımız festivale ciddi ilgi gösteriyor. Ne var ki, genç izleyiciler gazete okumuyor, sinemaya gitmiyor, platformlara ya da korsana düşen filmleri tabletten ya da telefondan izlemeyi seçiyor. Hedefimiz seyirciyi yeniden salonlara çekmek. Bunun için sosyal medyadaki tanıtıma ağırlık veriyoruz. İlgiyi artırmak için outdoor tanıtım mecralarında yoğun çalışma gerekiyor. Fakat bu yıl festivalin 29 Ekim’in hemen sonrasında konumlanması, bu mecralarda festivalin yer bulmasına imkân vermedi. Gene de seyirci ilgisinden memnunuz. İzleyicinin büyük kısmının televizyon dizilerini takip etmesinden ve dizilerin sektörümüz içindeki ağırlığından hareketle festivalde televizyon dizi müzikleri ödülü koyduk. Bunu da bir strateji olarak değerlendirebilirsiniz.
DERS ALINMASI GEREKİR
İzmir’i bir kültür sanat merkezi yapma hedefiyle düzenlenen festivalde, şehri ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtmak için ne tür adımlar atılıyor?
Bu tek başına festivalin yapabileceği bir şey değil. Öncelikle İzmir’in bir destinasyon olarak uluslararası hava trafiğinde daha etkin bir konuma ulaşması gerekiyor. Uluslararası festivallerde, festivalin tanıtımı için organizasyonlar yapmak gerekir. İzmir’i bir sinema platosu olarak tanıtma sürecinde festival tanıtımının etkisi büyük. Dünyanın başka şehirlerindeki uygulamalardan ders alınması gerekir. İzmir Vakfı bu süreçte başı çekebilir, çekmelidir.
Festival sürecinde ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?
Bütçenin azlığı ve tanıtımın yetersiz olması en büyük sorunlarımız. Büyükşehir’in tüm birimlerinin bu işin önemine inanması, ellerini taşın altına koyması gerekiyor. Antalya ve Adana festivallerinde olduğu gibi… Bu yıl, Belediyemizin Kültür Sanat Dairesi ve Sinema Ofisi çalışanları, dışardan temin ettiğimiz teknik görevliler ve rehberlik yapan sinema öğrencilerinin iş birliği ile kotarıyoruz festivali. Belediye şirketlerinin, özellikle oluşum halindeki Kültür AŞ’nin devreye girmesi sorunların giderilmesine katkı verecek. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, popüler kaygılara taviz vermeyen, niteliği önemseyen bir yaklaşımla daha fazla seyirciyi salonlara çekmek için çaba göstermesi önümüzdeki yıllarda zorlukların üstesinden daha kolay gelmemizi sağlayacak.