Google Play Store
App Store

- Eskiden bazı şeyler, hatta birçok şey umurumdaydı. Artık hiçbir şey umurumda değil.

- Neye bağlıyorsun bunu?

- Birkaç teorim var ama galiba hiçbiri değil. Yaşlanıyorum gibi geliyor, şu an hayatın tam merkezinde olan çoğunluk benim sözlerimi neden umursasın? Yeni gelenlere hikayeyi aktarmak filan derdim, şimdi diyorum ki, ben yeterince aktardım, bırakayım aktardıklarım aktarsın… Acaba maddi olarak daha mı rahatım diyorum, tuzum mu kuru yani? Böyle bir şey yok, hatta geçmişe nazaran hem daha parasızım hem de para kazanma umudum ve enerjim daha az. Ama elbette göreceli bu durum, çoğunluğu oluşturan genç nüfus gazoz alacak para bulamazken, benim param veya parasızlığım da kimsenin umrunda değil. Bir de elbette bu ülke, bu gündem, bu manyaklık… Yaptığın hiçbir şeyin işe yaramadığı hissi. Kaçacak yer de olmaması. En iyisi, en kolayı benliğinden kaçmak.

- Konuşurken kendi umursamazlığını başkalarının seni umursaması üzerinden tarif ettin. Umursanmadığını düşündüğün için mi umursamıyorsun?

- Bu iki durum birbirini üretiyor galiba. Evet, hiç kimseyi umursamıyorum, çünkü kimse de beni umursamıyor.

- Umursanmak neden bu kadar önemli?

- Başka ne önemli olabilir ki? Neden yaşıyoruz? Neden üretiyoruz? Neden giyinip süsleniyoruz? Mağaraya ilk resmi yapanın amacı neydi? Umursanmıyorum, o halde yokum.

- Albert Camus’nun Yabancı’sında…

- Dur, rica ederim, edebiyat referansı verme. Dava, 1984, Biz, İnfaza Çağrı, Niteliksiz Adam, Bitik Adam, bıktım ben bu adamlardan. Bu karakterleri yaratıp üstüne sayfalarca roman ören yazarların tutkusuna da şaşırıyorum. Kitap referanslarıyla, alıntılarla yazılan yazılar da umurumda değil. Hatta mide bulandırıcı geliyor. Düpedüz bir hizmet sektörü, bayağı bir alışveriş. Beni okursan seni bilgilendiririm.

- Kimsenin seni umursamadığını düşünüyorsun ama bak ben seni umursuyorum.

- Sen gerçek biri değilsin, benim uydurduğum bir soru sorucusun.

- Beni uydurduğuna ve kendine sorular sordurduğuna göre demek senin de umursadığın bir şeyler var.

- Bir şeyi umursamam seni niye bu kadar ilgilendiriyor? Hemen yorum mu vereyim? Durup düşünmeye hakkım yok mu? Veya ‘hep aynı terane’ deyip geçemez miyim? Umursamak neden bu kadar umursanılır oldu? Hem de tarihin en umursamaz döneminde.

- Ağaçların kesilmesini umursamayacak mıyız? Bebeklerin öldürülmesini veya kadın cinayetlerini veya her şeye sürekli zam gelmesini?

- Yeni bir şey söyleyebilecek olsam bunu umursar ve yazardım. Yeni bir sözüm yok. Daha önemlisi yeni bir söz yok. Fukuyama’ya o kadar laf etmiştik ama tarih galiba böyle en tırt biçimde bitti. Her gün yeni bir kötülük oluyor, ne yapayım, her birine coşkuyla yorumda mı bulunayım? Ki bazen ben de kapılıyorum ama sonradan o ruh halim bana sorunlu geliyor. Sürekli ateşler yakılıyor ve biz de onların çevresinde dans eden cadılar gibiyiz. Tepki vermek, tek yaptığımız bu.

- Tepki vermeyelim de, boş mu verelim?

- Dolu versek ne fark edecek?

- Şu an mağarada yaşamıyorsak, Afganistan değilsek, bunun nedeni boş vermemelerimiz olabilir mi?

- Ben yeterince kürek çektim, şimdi şu kumsala yüzüp bütün gün güneşlenmek istiyorum.

- Dikkat et de üzerine bomba düşmesin.

- Düşerse düşsün, umurumda değil

- Peki bu hafta seni daha fazla zorlamayayım. Arada böyle olursun, biliyorum. Düzelince yaz tamam mı?

- Geçerken garsona seslensene, buraya bir flatwhite yollasın, laktozsuz, 60 derece.