Üniversite tercihleri yapılırken tıp fakülteleri
Üniversitelere giriş sınavları yapıldı, bugün tercihlerin son günü. Her yıl bu dönemde tıp fakültelerinin durumuna, kontenjanlarına dair bilgileri ve önerileri güncelleyerek aktarmaya çalışıyorum.
“Önceden yazdıkların ne kadar dikkate alındı?” derseniz, tabloya bakınca pek de olumlu cevap veremiyorum. Ne yazık ki Türkiye’de siyasal iktidarın kendi öncelikleri var, bunlar içinde örneğin “Türkiye’nin hangi sağlık sistemine göre, hangi alanlarda, kaç hekime ihtiyacı var?” sorusuna göre planlama yapmak yok. Alanın uzmanlarını dinlemek, bilimsel olanı yapmaya çalışmak yok. Olsun, bizim doğruyu anlatma görevimiz var, vazgeçmeden üzerinde durmamız gerekiyor.
ÖĞRENCİ SAYISINDA ARTIŞ SÜRÜYOR
Geçen yıl açılan toplam tıp öğrencisi kontenjanı 21 bin 950 idi, bu yıl 758 artışla 22 bin 708 oldu. Hatırlatmam yerindedir, Sağlık Bakanlığı’nın 2014 yılında kendi yaptığı insan gücü planlamasına göre 2017 yılından itibaren toplam tıp fakültesi kontenjanının 5 bin 250 olması gerekiyordu. Yani tıp eğitimine ve mesleğine taammüden kötülük yapıldığını söylememiz mümkün.
Ankara Tabip Odası’nın çalışmalarına göre bu yıl da Türkiye sınırları içinde kurulu 89 devlet tıp fakültesinin (sınır dışında kurulu olanlar da var) 87’si, 37 vakıf tıp fakültesinin 30’u öğrenci alıyor. Devlet tıp fakültelerinin 11 tanesi hem Türkçe hem İngilizce, 2 tanesi sadece İngilizce programlarına sahip. Vakıf tıp fakültelerinin sadece 7’si İngilizce, 12 tanesinin de hem Türkçe hem de İngilizce programları var. Böylece bu yıl toplam 117 tıp fakültesinin 140 programına öğrenci alınacak.
Devlet tıp fakültelerinin toplam kontenjanı 15 bin 737’si Türkçe, bin 624’ü İngilizce olmak üzere 17 bin 361. Vakıf üniversitelerinde ise 3 bin 261’i Türkçe 2 bin 87’si İngilizce olmak üzere toplam kontenjan 5 bin 348. Devlet tıp fakülteleri kontenjanlarının 15’i KKTC uyruklulara, 1650’si ise (yüzde dokuz) yabancı uyruklu öğrencilere ayrılmış durumda. Vakıf tıp fakültesi kontenjanlarının 2 bin 315’i (yüzde 43) yabancı uyruklular için. Vakıf tıpların İngilizce öğrenci kontenjanının ise 999’u (yüzde 48) yabancı öğrencilere veriliyor. Bunun nedenini ve işin nasıl ticarete döndüğünü aşağıda ücretlere bakınca daha net göreceğiz.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, dünyada eşsiz, özel vurguyu hak etmeye devam ediyor. İkisi yurt dışında, 11 tıp fakültesi bu üniversiteye bağlı. Adana, Bursa, Erzurum, İzmir, Kayseri ve Trabzon’da açılan tıp fakülteleri öğrenci almaya devam ediyor, ancak ortada eğitim veren mekân yok, öğrenciler bu illerdeki diğer tıp fakültelerine gönderiliyor.
VAKIF TIP ÜCRETLERİ UÇTU
Hem de ne uçuş! Vakıf üniversiteleri öğrencilerden bursluluk durumuna göre tamamı burslu, tamamı ücretli ya da yüzde 25 veya 50 oranında burslu seçeneklerle para alıyor. Ücretlerde geçen yıla göre artış, açıklanan enflasyonun çok üzerinde, kimi okullarda yüzde 120’yi buluyor. Geçen yıl vakıf tıp fakülteleri için ödenen ücretler bursluluk durumuna göre 115 bin TL ile 435 bin TL arasındaydı, bu yıl 210 bin TL’den başlıyor. En yüksek parayı Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi tamamı ücretli öğrencilerden talep ediyor, miktar 968 bin TL. Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi tamamı ücretli öğrenci almıyor, yüzde elli burslulardan bu yıl alacağı para yıllık 800 bin TL, yani tamamı ücretli olsa bedel 1 milyon 600 bin TL olacak. Vakıf tıp fakültelerinde özellikle İngilizce programlarda yabancı öğrenci oranları fazla tutuluyor. Önemli örnek İstanbul Medipol Üniversitesi Uluslararası Tıp Fakültesi. T.C. vatandaşı 10 burslu öğrencinin yanına ücretli olarak sadece yabancı öğrenci alıyor, toplam yabancı kontenjanı 80 ve yıllık ücret öğrenci başına 40 bin ABD Doları.
Vakıf üniversitesi tıp fakültelerinin 12’sinin kendi hastanesi yok, özel hastanelerle ortak kullanımda görünüyor, kendi hastanesi olanlar da özünde özel hastane gibi çalışıyor. Burada görülen hasta profilini, saha ile ilişkisini ve tıp öğrencilerinin toplum temelli bir eğitim alıp almadığını varın siz hesap edin.
Türkiye’de tıp eğitimini değerlendirip programların ulusal ve uluslararası ölçekte akreditasyonunu sağlayan kurum Tıp Eğitimi Programlarını Değerlendirme Ve Akreditasyon Derneği (TEPDAD). Bu yıl öğrenci alacağını belirttiğim 140 programın sadece 55’i (yüzde 39) akredite durumda. Geçen yıl bu sayı 50 idi. Akredite program sayısında artış olsa da tıp eğitiminin niteliği konusunda alınması gereken çok yol olduğu açık.
Nitelikli tıp eğitimi olmadan nitelikli sağlık hizmeti olamayacağını biliyoruz. Buradaki sorunların üzerine, tıp eğitiminin de ticarete dönmesi aileleri ve gençleri zorluyor. Sağlık hakkı mücadelesi sağlık meslek profesyonellerinin eğitiminden başlıyor. Bilimden, doğrudan saptıkça akıl dışı tablolar kaçınılmaz oluyor. Her şeyden önce ülkenin ihtiyaçlarına göre, uzman kuruluşların katılımıyla yapılacak bir insan gücü ve ona uygun eğitim planlaması gerekiyor. Yapılır mı? Halkın sağlığını düşünen siyasal iktidar olursa, evet.