Unutamadığım görüntüler
Saat gece 03.30. Yatakta bir o yana bir bu yana dönmektense kalkıp bu haftaki yazıyı yazmakta fayda var. Aslında o kadar da yorgundum ki kafamı yastığa koyar koymaz uyuyacağımı düşünüyordum. Ama bazı düşünceler uyutmuyor işte. Yıllar önce BCG adıyla ilk grubumuzu kurduğumuzda sevgili müzisyen arkadaşım Cengiz Sezmiş’in “Bu düşünceler çok yoruyor beni/Sensin bunun tek sebebi” diye başlayan bir şarkısı vardı. Klasik bir aşk şarkısıydı ama çok severdim.
Gerçekten de bu düşünceler çok yoruyor beni ama ne yazık ki çevremdeki vurdumduymazlık bunun tek sebebi. Adamın biri yoldan geçen hiç tanımadığı bir kadına yumruk atıyor, başka biri sokak köpeğinin mama kabını tekmeliyor, biri yeni filizlenmeye yüz tutmuş bir ağacı sökmeye çalışıyor.
Kafamdan hiç atamadığım görüntülerden biri mülteci botunun batması sonucu boğulan Aylan bebeğin on sene önce Bodrum Akyarlar sahiline vuran görüntüsü. Üstünde soluk kırmızı bir tişört altında koyu renk bir pantolon, sanki boğulmamış da dalgaların sesini daha yakından duyabilmek için kumsala uzanmış.
3 yaşında bir çocuğa yakışır mı ölüm?
Bir diğer görüntü Madımak Oteli’nde katledilen onlarca canın ardından otelin bir kebapçıya dönüşmesi ve insanların orada karnını doyurması. Yemekten sonra hesabı beklerken çaylarını yudumlaması.
Bir başkası Endonezya merkezli ve birçok ülkeyi etkileyip iki yüz otuz bin insanın ölümüne neden olan tsunami felaketinden birkaç gün sonra turistlerin felaketin olduğu sahilde güneşlenmeleri, denize girmeleri.
Son olarak da Kartalkaya’daki yangın felaketinde yaralılar ambulanslarla hastanelere yetiştirilip, yangında hayatını kaybedenler otelden ceset torbalarıyla taşınırken bazı insanların hiç bir şey olmamış gibi termal kayak takımları, parlak renkli gözlükleriyle kayak yapmaları.
İnsan gerçekten de ne yapacağını ne yazacağını bilemiyor. Bu yaşananlar sonrasında -uzunca biir süredir- içimden ne şarkı yazmak geliyor ne şarkı söylemek. Üzücü ama kötüler çok daha fazla. Bunu kabul etmek lazım. Ve de ben onlar için beste yapmak onlar için sahneye çıkmak istemiyorum. Neredeyse sadece tanıdığım, bildiğim, iyiliğinden şüphe duymadığım dostlarla müziklerimi paylaşmak istiyorum.
Zira yazdığımız şarkılar biraz da iç dünyamızın dışa vurumu. Niye sırlarımı herkesle paylaşayım ki? Belki de durmanın zamanı geldi. Bu laflarım artık müziği bırakmak istiyorum gibi algılanmasın zira müzik neredeyse varoluş amacım ama şöyle bir çekincem var. Ya bizi dinleyenler arasında yukarıda saydığım gibi dinleyiciler varsa ki; birebir olmasa bile vardır.
İşte bu düşünce beni çok rahatsız etmeye başladı. Eskiden şarkılarımın binlerce kişi tarafından dinlenmesini, bir ağızdan söylenmesini çok önemserdim. Ama şimdi sayılardan ziyade şarkılarımın doğru ve iyi insanlarla buluşması önceliğim.
Boşuna dememiş şair “Dünyayı güzellik kurtaracak. Bir insanı sevmekle başlayacak her şey”.
Kalın sağlıcakla…