Google Play Store
App Store

Kısa süre önce kaybettiğimiz yönetmen, senarist ve yapımcı Tomris Giritlioğlu televizyon ve sinemada ürettikleriyle unutmaya karşı eleştirel bir bakışla tarihin izini süren bir sanatçıydı ve özellikle televizyonda dönem dizileri geleneğini başlatan bir isimdi.

Unutmalara, unutturmalara  karşı Hatırla Sevgili: Tomris Giritlioğlu

Emine Uçar İlbuğa - Prof. Dr.

Lyotard (2000:73) “günümüzde bilginin iktidarı gibi değerinin de tartışmaya açık bir hal aldığını” ve “bugün büyük anlatıların parçalanması ve toplumu belirleyen dil ilişkilerinin de çözüldüğünü” söyler. Bu çözülme karşısında ve bu çağın belirleyeni olan hızın dayattığı unutmalara karşı nasıl bir hatırlama sorusu önemli. Asuman Susam “çağımız hatırlamanın ve unutmanın çift kutupluluğunun gelgiti içinde yeni bir bellek ve tarih, geçmiş ve gelecek inşaasının da derdine düşmüş görünüyor” der. Susam’ın bu tespiti ise hatırlamaya etki eden hatırlatıcıların rolü bağlamında önemli bir konuya işaret ediyor, çünkü geçmişin bugüne taşınmasında iktidarın manipülasyonları, ideolojisi, medya ve iktidarın gücünün taşıyıcısı olan ve bu güçten bağımsız olamayan tüm kurumlar rol oynuyor.

Bu süreçte medya tekonolojilerindeki hızlı gelişmeler, medyanın gündelik hayatın ötesinde, insan yaşamının her alanında aktif yer aldığı ve çoğulcu medya ortamlarına karşın doğru bilgiye ulaşmanın zorlaştığı günümüzde, bilginin sürekli el değiştirerek, farklı biçimlerde yorumlanarak yeniden üretildiği koşullarda; sinemanın gücüne inanmış ve eleştirel dili kendine kılavuz edinmiş, tüm kuşatmışlıklardan bağımsız sanatçıların bu süreçte etkin rolünü unutmamak gerekiyor. Geçmişin bugüne taşınmasında resmî ideoloji karşısında sanatçılar kitap sayfaları, arşivler ve anılar kırıntıları üzerinden geçmişin bugüne taşınmasında, belleğin yeniden harekete geçilmesi ve varolan sistemin sorunlarını göstermesi bakımından çok önemli bir sorumlulukla da karşı karşıyalar. Günümüz uylaşımlarından uzak kalabilen sanatçılar gibi, günü kurtarmayı kendine yol etmişleri de tarih zaten gün yüzüne her zaman çıkarıyor. Sinema da hem bir sanat hem medya hem bir propaganda aracı hem de eğitsel ve dilsel boyutu ile gerçekliklerin bugüne taşınmasında görsel-işitsel bir belge niteliği taşıyor.

Kısa süre önce kaybettiğimiz yönetmen, senarist ve yapımcı Tomris Giritlioğlu (23 Eylül 2024) televizyon ve sinemada uzun yıllar çektiği diziler, filmler, yazdığı senaryolar ve yapımcılığını üstlendiği birçok projelerle unutmaya karşı eleştirel bir bakışla tarihin izini süren bir sanatçıydı ve özellikle televizyonda dönem dizileri geleneğini başlatan bir isimdi. Giritlioğlu çektiği dizi ve filmlerinde resmî tarihin dayattığı bir dönemin değil, gerçeğin izinden gitmeyi tercih etti.

1991’de Feride Çiçekoğlu’nun Suyun Öteki Yanı adlı romanını sinemaya uyarladı. Giritlioğlu Suyun Öteki Yanı filminde 1980 askerî darbe koşullarında siyasi nedenlerle tutuksuz yargılanan bir öğretim üyesi ve yine Yunan darbesinden kaçan bir Yunanın bir adada karşılaşmaları, kaçış hikâyeleri ile biraradalıkları ve ülkede yaşanan antidemokratik süreci filminde sorunsallaştırdı. 1999 yılında Yılmaz Karakayonlu’nun Salkım Hanımın Taneleri adlı romanını aynı adla sinemaya aktardı. Salkım Hanımın Taneleri filminde Türkiye’de 2. Dünya Savaşı döneminde gayrimüslümlere yönelik uygulanan Varlık Vergisi ve bu uygulamanın insanlar üzerinde yarattığı travmayı farklı karakterler ve etkilenmeler üzerinden ortaya koydu ve film aynı yıl hem Türkiye’yi Yabancı Dilde En İyi Film dalında Akademi’de temsil etti, hem de Antalya, Ankara ve İstanbul Film Festivalleri’nde büyük ödüllerin sahibi oldu. Yine Yılmaz Karakoyunlu’nun bir eserinden uyarlanan ve Salkım Hanımın Taneleri filminin bir devamı olan Güz Sancısı (2008) filminde ise 1955 yılında tarihimize 6-7 Eylül olayları olarak geçen ve bu kez İstanbul’da yaşayan Rumlar başta olmak üzere gayrimüslümlere yönelik yağma ve şiddet olaylarını bir aşk öyküsü etrafında filmin merkezine aldı. Bu filmlere bakıldığında Tomris Giritlioğlu edebiyat eserleri üzerinden Türkiye’nin yakın tarihinde hem gayrimüslümlere hem de siyasi düşünceleri nedeniyle sistemin ötekileştirdiği binlerce insanın, insan haklarından yoksun bırakıldığı demokratik süreçlerin işletilmediği bir dönemde nasıl mağdur edildikleri, özgürlüklerinin kısıtlandığı, hatta hayatlarını kaybettikleri ve ülkelerini terk etmek zorunda bırakıldıkları dönemi bir daha yaşanmaması adına bugüne taşımayı başardı.

Tomris Giritlioğlu’nın proje desteğini verdiği ve Çağan Irmak’ın yönetmenliğini üstlendiği Çemberimde Gül Oya 12 Eylül 1980 öncesi Türkiye siyasi tarihine ışık tutan bir dizi olarak (2004-2005 yılları arasında 40 bölüm) Kanal D’de yayınlandı. Tomris Giritlioğlu’nun bir diğer projesi olan ve yönetmen Ümmü Burhan’ın çektiği ve Çemberimde Gül Oya dizisinin bir devamı olabilecek, daha kapsamlı bir dönemi ele alan Hatırla Sevgili ise 2006-2008 yılları arasında ATV kanalında 2 sezon (68 bölüm) yayınlandı. Bugün televizyon kanallarında gösterimi hiç mümkün görünmeyen Hatırla Sevgili’de Türkiye’nin siyasi tarihi, 3 darbeyi de (1959-1980 yılları arası) içine alacak şekilde ve farklı kuşaklar üzerinden darbenin sonuçlarını ortaya koydu ve bunu yaparken de senaryo ekibine her görüşten uzman ve danışmanları dahil etti. 1980 darbesinin hemen sonrasında Diyarbakır Cezaevinde yaşananları ve AKP dönemine uzanan süreci içine alacak bir dönem dizisi olarak tasarladığı Bu Kalp Seni Unutur mu? için geniş bir senaryo ekibi ile uzun soluklu tarihsel okumalar yaptı. Ancak dizinin sadece 17 bölümü yayınlanabildi ve devamının çekilmesi mümkün olamadı. Bununla birlikte o hep geçmişin bugüne diziler ve filmler aracılığı ile tarafsız, amasız ve lakinsiz taşınabilmesinin mücadelesini verdi.

Tomris Giritlioğlu kendi ülkesinin yakın tarihi ile hem yönetmen olarak çektiği filmler, diziler hem de projeleriyle yüzleşmeyi seçen bir yönetmen olarak henüz gerçekleştirmeyi planladığı birçok yeni projelerini geride bırakarak yaşama veda etti. Ancak bugün yeni medya olanaklarıyla her yaştan izleyici onun bu filmleri ve dizilerine ulaşabilmekte, Türkiye’nin yakın dönem tarihine ilişkin bir karşılaşma olanağı elde edebilmekte ve onun eserleri o dönemleri anlama ve araştırma için yeni kuşak gençlere bir motivasyon kaynağı olmaya devam etmektedir.

Sonuç olarak bugün Türkiye sanatta ve kültürel alanda ciddi bir çölleşmenin yaşandığı, yaşatıldığı bir sürece mahkûm edildi ve günümüzde televizyon kanallarında birçok dizi gösterimde olmasına, dönem dizileri çekilmesine karşın bunlar eleştirel dilden yoksun, tekboyutlu ve kontrollü olarak çekilmekte ve yayınlanabilmekte, tarih kahramanlık öyküleri ile sınırlı tutulmakta ve bunların önemli bölümü uluslararası dolaşımda büyük ilgi görmektedir. Ancak bu dizilerin ortak özellikleri çoğunlukla varolan toplumsal uylaşımları yeniden üretmek, toplumsal cinsiyetçi bakış açısıyla aterkil anlayışı pekiştiren, şiddeti normalleştiren bir seyir deneyimini hedeflemektedir.

Yararlanılan Literatür:

Asuman Susam (2015). Toplumsal Bellek ve Belgesel Sinema, Ayrıntı Yay., s. 13-17.