Biz ne zaman dünyaya bu kadar yabancılaştık? Bu gezegene atılmış uzaylılarmışız gibi bir halimiz var. Bu denli stres mağduru, melankolik, histerik, ilişkilere ve doğaya uzak ve kim olduğu ve ne istediğiyle ilgili kafası sürekli karışık… Bu durumu modern uygarlığın krizi ya da krizden öte çöküşüyle ilişkilendiren düşünürlerin yazdıklarına hak vermemek mümkün değil. Sanki aynı gerçeklik içinde değilmişiz, paralel evrenlere bölünmüş bir halde yaşıyormuşuz gibi bir durum var. Örneğin yapay zekâ, artık insan aklının yerini almaya aday gibi gözüküyor. Duygulara yabancılaşmak yetmiyormuş gibi, şimdi de düşünme yetisi teknolojiye havale ediliyor. Bir öğrenci ders seçimiyle ilgili sorununu ChatGPT‘ye danışarak karar verme ihtiyacı duyabiliyor örneğin ya da kariyer tercihini…


AZALAN İNSANLIK

Yapay zekâyla ilgili ilginç tartışmalar yaşanıyor, yüceltenler epey ağırlıkta ama endişe edilmesi gerektiğini düşünenlerin vardığı sonuç, insani durumları veriye dönüştürürken insan yeterliliğini ve insanlık durumunu azaltıyor olması. Örneğin cep telefonları olmadan evvel onlarca telefon numarası ezbere biliniyordu, bellek kullanımı daha aktifti. Daha pek çok örnek verilebilir, dikkat eksikliğinde gelinen nokta da düşünülünce. İnsanların bir tür otomata dönüşme ihtimali, uzaylı gibi hissedenlerin yabancılaşmasını açıklayabilir bir yönüyle.

ETİK MESELELER

Yapay zekâyla ilgili tartışmalar, etik meseleler etrafında düğümleniyor genellikle. Bazıları yapay zekâya etik kodlar eklenebileceğini, etik sınırlar konulabileceğini iddia etse de, aslında etik kurallar üzerine tartışmalar çeşitli disiplinlerin, sanatın ve siyasetin temel meselesi, hatta varlık nedeni olmuşken, bu konuda uzlaşmak da öyle kolay değil. Bunu yapay zekâya havale etmek de pek akıllıca gözükmüyor. Günümüzde TV programlarından dizilerine kadar her yerde etik meseleler ana gündemi oluşturuyor. Ya da neredeyse her TV dizisinde bir terapist görür olduk, çünkü çoğunluk yaşadıkları dünyayı yorumlayamaz hale geldi, çevrelerini saran işaretleri, yaşadıkları duyguları ve düşünceleri anlamakta zorlanıyorlar. Onlar adına birilerinin yorumlamasını ve anlatmasını istiyorlar. Bu yeni insanlık durumu, bir yandan kaosu işaret ediyor. Dünyanın içinden geçtiği bu süreç, belirsizliklerle dolu.

YENİ DÜNYA

Artık bildiğimiz dünya yerinde yok ve bu gezegende herkes birer uzaylıymış gibi dünyayı ve kendisini yeniden tanıma sürecini deneyimliyor. Totalitarizm tehlikesi, tam da böylesi kaotik dönemlerin ana sorunu olur, olmaya devam ediyor. Ama gözetleyerek denetlemeye yarayan kameraların aynı zamanda özgürlüğe de hizmet etmesi gibi, bütün bu kaotik süreç yeni ahlaki ilkeler üzerinden dünyanın yeniden yaratılmasına da neden olabilir. Aşağılanmaktan ve yalnızlıktan bunalmış geniş yığınlar yarattı kapitalizm ve insanlığı tüketmekten başka bir şey sunamadı. Bu yeni dünya, gerçeklikle kurulacak yeni bağlarla ve insanlık durumunu güçlendiren yüzleşmelerle mümkün olacak. O zamana kadar dünya gezegen olarak uzaylı istilası altında…