Google Play Store
App Store

Aşırı sağın sahne önündeki ismi Machado’nun şaibeli geçmişinden; darbelere karışmasından, geçmişte sokak saldırılarına desteğinden, ABD’den Venezuela’ya ambargo ve askerî müdahale talebinde bulunmasından ve şimdi de suç örgütleri ve uyuşturucu mafyası paramiliter gruplarla işbirliklerinden asla bahsedilmiyor.

Venezuela: Adını koymaktan sakınılan bir darbe girişimi*

Maria Paez Victor** 

“Kime istersek darbe yaparız! Alışın!” 

Elon Musk, Temmuz 2020, Twitter.

2002’de olduğu gibi bir kez daha Venezuela medya ve diplomasi elbirliğiyle gerçekleştirilen bir darbe girişiminin kurbanı oldu, ancak bu kez işin içinde organize suç ve siber saldırı da var.

Milyonlarca seçmen, içlerinde Birleşmiş Milletler, Afrika Birliği ve 65 ülkenin seçim kurullarından seçim uzmanlarının yer aldığı 635’ten fazla uluslararası gözlemcinin şahitliğinde, e-sandıklarında oylarını kullandı. ABD veya Kanada seçimlerinde kaç uluslararası gözlemci bulunabiliyor? Sıfır.

Nicolas Maduro oyların yüzde 51,2’si ile yeniden seçilirken (5,150,092 oy) aşırı sağcı Edmundo Gonzalez yüzde 44,3 ile (4,445,978 oy) kaybetti. Diğer 8 muhalefet liderleri, toplam sayılan oyun yüzde 4,6’sını alabildi. Bunlar, Anayasal Seçim Kurulu’nun (CNE) seçimin yapıldığı 28 Temmuz 2024 günü, kullanılan oyların yüzde 80’ini incelemesi sonucu açıkladığı istatistiksel olarak kesin sonuçlar. Bu sonuçlar 16 defa kontrol edildi.

Ancak oyların kalan yüzde 20’si siber saldırılar yüzünden henüz (bu makale yazılırken) açıklanamadı. Sonuçları elektronik sistemin merkezine ileten dijital ara yüzün yüzden fazla kez, Kuzey Makedonya kaynaklı son derece sofistike saldırılarla hacklendi.

Venezuela Başsavcısı Tarek William Saab, siber saldırıların arkasındaki isimleri açıkladı: Lester Toledo, Leopoldo Lopez ve M. Corina Machado. Dahası Başkan Maduro, Elon Musk’ı hedef alarak, onun böyle bir saldırıyı düzenleyebilecek teknolojiye sahip, Venezuela’ya sürekli kara çalan aşırı sağcı bir fanatik olduğunu söyledi. Musk’ın 2019’da Venezuela’nın Kolombiya üzerinden sözde “insani” işgalini desteklediği iddia ediliyor. “İstediğimize darbe yaparız! Alışın!” lafı herkesin mefhumu. Musk Venezuela’nın petrol ve altını kadar lityumunu da arzuluyor olmalı.

İronik biçimde, ABD’de seçim sonuçlarının seçimin yapıldığı gün ilan edilmesi gerektiğine dair ne anayasada ne de kanunlarda hiçbir madde yok. Hatta, bu sözde demokrasi fenerinde 19. yüzyılın çoğunda galibi açıklamak günler, hatta haftalar alıyordu. Bugün ise daha bile uzun sürüyor:

* 2000’de Bush, Al Gore karşısında seçimi yalnızca 537 oy farkıyla kazandığında; sonuçların açıklanması ve ABD Yüksek Mahkemesi tarafından onaylanması 37 gün gecikmişti.

* 2021’de Biden Trump’ı oyların yüzde 51,3’ünü alarak yendiğinde (neredeyse bugün Maduro’nun kazandığı oranın aynısı) rakibi yüzde 46,8’de kalmıştı. Nihai sonuçlar ancak 4 günde açıklanmış, Seçmen Kurulu 33 gün sonra onaylamıştı. Trump sonuçlara itiraz etmek için 63 defa dava açmıştı ki bugün hâlâ hileli olduğunu iddia ediyor.

Yine de bugün, vahşi bir sırtlan sürüsü gibi faşist aşırı sağcı –ve çok da aşırı sağcı olmayan– ülkeler ve STK’lar, Venezuela’nın detaylı sonuçları hemen açıklaması için feryat ediyorlar. Bunun arkasındaki ima, bir tür sahtekârlık ya da hile yapılması ihtimali. Seçim Kurulunun (CNE) kalan oyları göstermesini, böylece dünyanın bunların karton kolideki iskambil kâğıtları olmadığını bilmesi gerektiğini BUYURUYORLAR. Venezuela’da oylar elektronik sistemle veriliyor, kâğıt belgeler yalnızca birinin olması gerektiği gibi oy kullandığını göstermek için eklenmiş bir güvenlik önlemi.

Başkan Maduro Venezuela Yüksek Mahkemesine oylamayla ilgili herhangi bir tutarsızlık varsa çözmesi için resmî talepte bulundu, aynı George Bush’un Amerikan Yüksek Mahkemesine 2000’de bulunduğu gibi.

Venezuela’daki durumu analiz eden çoğumuz bu sonucu önden tahmin etmişti: M. Corina Machado ve onun kukla adayı Edmundo Gonzalez’in liderliğindeki aşırı sağcı, faşist grubun seçimle bir işi yok. İşte bir ipucu: Muhalefetin diğer adaylarının aksine, onlar sonuçlara saygı duyulacağı ve açıklandıktan sonra herhangi bir şiddet eyleminde bulunulmayacağına dair adaylar arasındaki anlaşmayı imzalamadılar. Çünkü tam olarak planladıkları da buydu. Daha sonuçlar belli olmadan Machado kendi sosyal ağlarında Gonzalez’in açık ara farkla kazandığını söylüyordu.

Machado’nun neden kampanya için ülkeyi gezdiğini merak ediyorduk. Başsavcı şimdi bunun sebebini çözmüş: Kampanya kisvesi altında, “comanditos” (küçük komandolar) adını verdiği kendisiyle işbirliği yapan suç örgütlerine ödeme yapıyordu. Bunlar Kolombiya’da, ülkenin eski narko-cumhurbaşkanları Alvaro Uribe ve Duque’nin desteği ile eğitim verilen adi suçlulardan ve olay çıkarmaları için günde 150 dolar ödeme alan organize suç çetelerinden oluşuyor. Ortada tüm “comanditolara” özel stratejik hedefler belirlenen detaylı bir plan var. Ayrıca birçoğunun ABD’den uçaklarla, Venezuelalı göçmenler kisvesi altında ülkeye sokulan eğitimli teröristler olduğu da ortaya çıktı.

Son birkaç günde dünyanın her yerinde istisnasız bir biçimde, sokakları ateşe veren, lastik yakan kişilerin seçim sahtekârlığını reddeden “halk” olarak resmedildiği görüntüler doldurdu. Gerçekte ise “halk” ister Chavista olsun ister muhalif, büyük çoğunluğu bu terörizmle hiçbir bağı olmadan, huzurlu şekilde evlerinde oturuyordu. Peki, bu sözde özgürlük savaşçıları ne yaptı? Dükkânları, okulları, klinikleri, gıda depolarını, plazaları, elektrik tesislerini, Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi merkezlerini, polis karakollarını, su arıtma tesislerini yağmaladılar yaktılar, heykellerle birlikte yıktılar.

Polis ve silahlı kuvvetler mensubu 77 kişiyi yaraladılar, bir polisi ensesinden vurarak öldürdüler, evlerinden zorla çıkartılıp saldırıya uğrayan onca toplumsal hareket liderini saymıyorum bile. Ellerinde her bölgede Bolivarcı olduğu tespit edilen toplumsal örgüt liderlerinin listeleri, insanların evlerine saldırıp, ateşe verip, bu insanları dövüp, onları da şehirlerinde hükümete destek veren herkesi de öldürmekle tehdit ettiler. Hükümet bu mağdurlara destek olmak için özel bir fon oluşturdu.

Bu suçluların belirli bir planı vardı. Eğitilip, silahlandırılıp, ücretlerinin bir kısmını da uyuşturucu olarak almışlardı. Yakalanan her birinin kan testlerinde uyuşturucu izine rastlanıyor. Kimi bölgelerde uyuşturucu ticareti yapan paramiliter gruplarla işbirliği yaptılar. Esas plan, 10 eyalete elektrik akışını kesip kaos yaratarak Miraflores’e (ana hükümet binası) yürüyüp, başkanı ele geçirerek ya da öldürerek dış müdahale imkânı oluşturmaktı.

Tüm bunları nereden biliyoruz? İlk olarak, yakalanan teröristlerin biri bile öldürülmedi, hepsi yaşıyor ve konuşmaya başladılar. Herhangi bir ideoloji ya da demokrasi için mücadele etmiyorlar, savunmasız insanlara saldıran, yakalandığındaysa dizlerine çöküp ağlayarak bildikleri her şeyi yetkililere anlatan alçak korkaklar. Ve bir de tabii:

* Her yerde güvenlik kameraları var ve öyle görünüyor ki herkesin bu korkunç suçları kaydeden telefon kameraları var.

* Bir önceki aşağılık hainin aksine bu kez gerçek bir başsavcı var.

* Yine geçmişin aksine artık böyle saldırıları yasal çerçeve içerisine alan terörle mücadele yasaları var.

2015 ve 2017’de tüm dünyaya Venezuela’nın kargaşa içinde olduğu ve “müdahale edilmesi gerektiği” mesajını veren görüntülerin servis edildiği şiddet eylemleriyle bugünküler arasında önemli bir fark var. O dönemde, Venezuelalılar bu vahşi suçluların sebep oldukları saldırılar, yangınlar ve ölümler sebebiyle hiçbir şekilde tutuklanmamasını tiksinti ve şaşkınlıkla izlemişti. Ömrünü başında bulunduğu kurumu çökertmeye adayan dönemin başsavcısı Luisa Ortega, sokaklardaki suçluların “demokratik haklarını kullandıkları için” hiçbir şekilde tutuklanmamaları gerektiğine dair kesin emirler vermişti. Meğerse CIA’nin kendisine verdiği milyon dolarları biriktirmekle uğraşan bir paralı hainmiş, şimdi suçları ortaya döküldükten sonra kaçtığı ABD’de büyük lüks içerisinde yaşıyor.

Son derece makul: Eğer onlar kazanırsa, seçimler meşrudur, eğer kaybederlerse, hilelidir. Çok kereler bu durumun yaşanmış olmasına rağmen uluslararası medyanın dikkatini asla çekmiyor ya da istemiyorlar.

Uluslararası faşist aşırı sağ ve CIA’nın, yasadışı ambargoları ve dış müdahaleyi meşrulaştırma amacı taşıyan bilgi kirliliği ve iftira kampanyasıyla Venezuela hükümetini devirme girişimi ile karşı karşıyayız.

Aşırı sağın sahne önündeki ismi Machado’nun şaibeli geçmişinden; darbelere karışmasından, geçmişte sokak saldırılarına desteğinden, ABD’den Venezuela’ya ambargo ve askerî müdahale talebinde bulunmasından ve şimdi de suç örgütleri ve uyuşturucu mafyası paramiliter gruplarla işbirliklerinden asla bahsedilmiyor. Kuklası Edmundo Gonzalez, El Salvador iç savaşında ölüm mangalarının finansmanı ve lojistiğinde görev almıştı. Ellerindeki kan daha kurumadı.

*Counterpunch.org web sitesinden kısaltılarak çevrilmiştir. 

**Çevirmen: Yusuf Tuna Koç