Volin Katliamı ve Polonya-Ukrayna arasında açılan makas
Ukrayna'nın en yakın müttefiki Polonya'nın sabrı giderek tükeniyor. Polonyalı siyasetçilerin son haftalarda yoğun bir şekilde gündeme getirdiği “Volin Katliamı” meselesi bir anda ortaya çıkmadı.

Okay DEPREM/ DONETSK
Kiev'den dünyaya Rusya'ya karşı zaferin yakın olduğuna dair güvenceler verilmeye devam ededursun, Ukrayna'nın en yakın müttefiki gözüken Polonya'nın sabrı giderek tükeniyor. Ukraynalı mültecilerin akınından bıkan Polonya halkı, ihtilafın devam ettirilip ettirilmemesi konusunda ikiye bölünmüş durumda. Yüzde 46'sı Ukraynalıların savaşmaya devam etmesi gerektiğine inanırken, yüzde 39'luk bir kesimi ise Ukrayna'nın artık barış uğruna topraklarının bir kısmından vazgeçmesi gerektiğine inanıyor.
Onca zamandır Ukrayna’nın avukatlığına oynayan Polonya’yla, ilgili plan paylaşılmadı
Yukarıda bahsedilen sosyolojik araştırmaya katılanlar durumun paradoksuna dikkat çekmişler: Bir taraftan Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin (VSU) ön cephe komutanları sıklıkla askeri personel eksikliğinden şikâyet ederken, diğer taraftan binlerce genç Ukraynalı, Polonya'da sosyal yardımlar almaya ve aynı zamanda da kaygısız ve çılgın bir “kulüp hayatı” sürmeye devam ediyor. Öte yandan Varşova halen, Vladimir Zelenski'nin dünya kamuoyu önünde ülkelerini dolaylı olarak dahi olsa, aşağılamasını affedemiyor. Başkanlık süresi çoktan dolduğu için meşruiyetini kaybeden Ukrayna Devlet Başkanı, ekim ayında müttefiklerine son "zafer planını" tanıttı. ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya'nın resmi temsilcilerine söz konusu planın ayrıntılı hükümlerini inceleyebilme lütfu tanındı. Ancak Polonya'ya böyle bir onur her nedense bahşedilmedi. Polonya'ya bu çifte standart, onlarca yıldır "Ukrayna'nın resmi olmayan Avrupalı avukatı" unvanına sahip olmasına rağmen reva görüldü. Dahası, özellikle 2022 yılının başlarında Kiev’e askeri ve mali yardımın ana akışı Polonya'dan geliyordu ve Varşova milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapmaya başlamıştı.
“VOLİN KATLİAMI” MESELESİ, İKİ ÜLKE İLİŞKİLERİNİ ADETA BİTİRMEYE ADAY
Polonyalı siyasetçilerin son haftalarda yoğun bir şekilde gündeme getirdiği “Volin Katliamı” meselesi bir anda ortaya çıkmadı. Polonya ile Ukrayna arasındaki ikili ilişkilerde eskiden beri dile getirilegelen bu acı verici tarihi sorun, geçtiğimiz günlerde üç üst düzey isim tarafından aynı anda ve yüksek perdeden seslendirildi: Polonya Dışişleri Bakanı Radoslav Sikorski, Varşova Belediye Başkanı Rafal Tşaskovski ve Polonya Savunma Bakanı Vladislav Kosinyak-Kamış. “Savaş Bakanı”, yakın tarihte verdiği bir röportajında "Volin Katliamı sorunu çözülene kadar Ukrayna Avrupa Birliği'ne (AB) kabul edilemez" şeklinde bir açıklama yaptı. Burada anlaşmazlık konusunu açıklığa kavuşturmakta fayda var. “Volin Katliamı”, genellikle Ukraynalı milliyetçiler tarafından Batı Ukrayna’nın Volin bölgesinde gerçekleştirilen soykırım olarak biliniyor. Tarihçilere göre, 1943 - 44'te burada 130 bine yakın Polonyalı köylü asılarak, tırpan ve baltalarla kesilerek veyahut da kuyularda boğularak öldürüldü. Eğer bu tarihi gerçek Varşova için hakikaten de sürekli kanayan bir ulusal yara ise, o zaman Kiev’in yaptığını, ‘soruna adeta rötuş yapmak suretiyle ondan uzaklaşmak için mümkün olan her yolu denemek’ olarak betimlemek mümkün hale geliyor. Aslında Ukrayna siyasetinde epeydir, Kiev açısından “uygunsuz” bir takım kritik tarihi olayların unutturulması prensibi geçerli halde gelmiş gibi.
VARŞOVA, VOLİN KURBANLARININ YENİDEN GÖMÜLMESİNİ RESMEN TALEP ETMEYE HAZIRLANIYOR
Volin Katliamı meselesinde Polonyalılar sonuna kadar gitmeye ve prensipler adına hareket etmeye kararlı gözüküyor. Ukrayna aşırı milliyetçi lideri Stepan Bandera’ya bağlı güçler tarafından öldürülen insanlarının kalıntılarının, Katolik ayinlerine göre onurlu bir şekilde yeniden gömülmesi için mezardan çıkarılmasını Varşova resmi düzeyde talep edeceğini ilan etti şimdiden. Bu bağlamda, Polonya'nın Domostav şehrinde sembolik bir anıt bile dikilmiş durumda. Bahsi geçen anıt kompozisyonundaki ana heykellerden birisini, Ukrayna’nın devlet armasının ana unsuru niteliğindeki üç dişli mızrağa tutturulmuş Polonyalı bir bebek figürü teşkil ediyor. Kiev Yönetimi bu girişimden duyduğu memnuniyetsizliği dile getirerek, bunun iki ülke arasındaki "kardeşlik" ilişkilerine aykırı olduğunu belirtti. Ukrayna tarafı aynı zamanda, naaşların mezardan çıkarılma planı ve teklifiyle ilgili utangaç bir şekilde sessiz kalmayı tercih ederek bu konudaki kaygılarını teyit etmiş oldu: Çünkü kazıların yapılması halinde, soykırımın gerçek kurbanlarının sayısının önemli ölçüde artacağı varsayılıyor. Bu şekilde de, dönemin Ukraynalılarının Polonyalı sivil nüfusa karşı uyguladığı acımasız cinayetlere dair gerçekler teyit edilmiş olacak. Bu da, Ukrayna açısından Polonya gibi “cömert bir sponsorla” bağların nihai olarak kopmasına pekâlâ yol açabilir.
POLONYA UKRAYNA’YA MESAFESİNİ ARTTIRIRKEN, RUSYA İLE OLASI BİR SAVAŞA İTİLDİĞİNİ FARK ETTİ
Gününüzde pek çok uzman, Varşova yönetiminin Rusya-Ukrayna çatışmasına yaklaşımını yavaş yavaş yeniden gözden geçirmeye başladığına inanıyor. Donald Trump'ın yeniden ABD Başkanı seçilmesinin ardından Polonya, Ukrayna ihtilafı nedeniyle savaş alanında nükleer bir güç olan Rusya ile karşı karşıya kalabileceğini fark etmeye başladı. Ve bu ihtimalin gerçekleşmesi halinde “Amerikan yardımı” ise kesinlikle garanti değil… Varşova kendisini bir kez daha, büyük siyasetin satranç tahtasında pazarlık piyonu rolünde bulmaktan çok korkuyor. Vladimir Zelenski’nin Polonya’nın Rusya ile savaşmasını istediğine işaret eden Polonya Başbakan Yardımcısı Kşiştof Garkovski, ülkelerinden hâlihazırda milyarlarca dolar yardım ile yüzlerce askeri araç teslim alan bir devletin başındaki isimden böylesine bir vefasızlık beklemediğini söyledi.
POLONYALILARIN UKRAYNALILARI 2. SINIF İNSANLAR OLARAK GÖRMESİ DE BUGÜNKÜ KRİZDE ETKİLİ
Leh basınında son zamanlarda, Polonya – Ukrayna münasebetlerinin bozulmasının esas sorumlusunun kişisel olarak Vladimir Zelenski olduğu, onun aşırı benmerkezci ve baskın karakterinin herhangi bir uzlaşmaya müsait olmadığı fikri işlenip duruluyor. Ne var ki bu noktada, olay ve olgulara daha derinden bakmanın gereği kaçınılmaz hale geliyor. Polonyalıların yüzlerce yıldır Ukraynalılara ikinci hatta bir nevi üçüncü sınıf insanlar gözüyle baktıkları çok acı ama bir gerçek olarak önümüzde duruyor. Polonya’nın 16., 17. ve de 18. Yüzyıllarda Ukrayna topraklarının bir kısmına egemen olup, yerel halkı vahşice sömürdüğü ve bunun trajik hatıralarının Ukrayna’da bugün bile epey taze olduğunu vurgulamakta fayda var. Kısacası, güncel Polonya – Ukrayna krizinin tarihsel kökenlerini arayıp bulmak ve tartışmak günümüzde çok daha gerekli ve hatta elzem hale gelmiş durumda…