Volkanik bir tehlike IRAP raporlarında neden yok!

Doç. Dr. Savaş KARABULUT*
AFAD tarafından 7 Şubat tarihinde “Santorini Adası Sismik Aktivite ve olası Risk Değerlendirme” toplantısı yapıldı, bir gün sonra web sayfasından “neler bilindiği ve alınacak önlemler” başlığı altında bir açıklama yayınlandı.
Ne Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) ne de etkileneceği duyurulan ilgili illere (Muğla, Aydın ve İzmir) ait İl Risk Azaltma Eylem Planları’nda (IRAP) Santorini veya diğer bölgelerdeki volkanik patlama bir “tehlike kaynağı” olarak görülmedi.
NEDEN PEKİ?
Tehlike kaynağı olarak görülmeyen bir olayın, risk analizlerinin nasıl yapılacağı ve böyle bir tehlikeye karşı önlemlerinin nasıl ve hangi plan dahilinde alınacağını bir bilim insanı olarak sormanın ilk elden doğru olduğunu düşünüyorum.
MUĞLA RAPORUNA ULAŞILAMIYOR
Aydın ve İzmir iline ait IRAP raporlarını incelendiğimde tehlike kaynağı olarak bir “volkanik patlama” konusunun işlenmediği, risk ve eylem planlarıyla, tahliye konusunun “bu eksik bilgiyle” alt yapısının nasıl düşünüleceğini de sormak gerekir.
Bu arada Muğla IRAP raporuna web sayfasından ulaşamadım. Ne yazık ki web sayfalarında yok. Ülkemizde Kula (Manisa), Hasandağı ve Doğu Anadolu bölgesindeki bazı volkanlara ait çalışmalar bir süredir yayınlanıyor. Tabi bu çalışmaların ilgili kurumlar tarafından desteklenmesi, teşvik edilmesi de bilime bütçe ayırmakla eşdeğer olduğundan, bu konuda birçok bilim insanının böyle bir öneri geldiğinde de değerlendireceğini düşünüyorum.
Ege Denizi içinde MÖ 230 Methana, İncirli (Nisyros) 1887 yılında ve Milos ise MS 1-2 yüzyılda hidrotermal patlamalar yaşandığı bilimsel yayınlarda ifade edilmektedir. Methana’da volkanik tehlike ve riskin düşük olduğu, Santorini’nin ise dünya bilinen en şiddetli kalderaya sahip volkan olduğu Kameni ve Kolumbo volkanlarının büyük bir tehlike kaynağı olduğu bilinmektedir.
HATALI VE EKSİK PLANLAR
Santorini’de MÖ 1610 (-+10), MS 197 ve görece çok daha küçük volkanik etkinliğin gerçekleştiği 1950 yılında meydana gelen volkanlar bilinmekte. Bunlar içinde 3600 yıl önce meydana gelen volkanik aktiviteye ait tüf ve ponza gibi volkanik izlerin ise 650 km yarıçaplı alanda gözlendiği bilimsel yayınlarda belirtilmiş. Bu durum ise bir tehlike kaynağı olarak tanımlanmayan ancak yaratacağı ikincil bazı tehlikeler (sadece deprem ve yaratacağı tsunamiler üzerinden düşünülen) açısından değerlendirilen IRAP raporlarının eksik ve hatta hatalı bir eylem planı sürecine yöneleceğini düşündürmektedir.
3600 yıl önce Ege’nin önemli bir uygarlığı olan Minoan kentini yok eden bu patlama, Türkiye’nin tüm batı kıyılarında etkili olmuştur. Santorini merkez olmak üzere, Tüm Marmara Bölgesi, Ankara, Konya, Mersin ve Kıbrıs’ın batısında gaz ve toz bulutunun meydana gelebileceğini düşündürmektedir. Santorini volkanının tekrar ne zaman böyle büyük bir patlama dönemine gireceği yani uzun dönem aktivite tahmini bilinmemekle beraber, kısa dönem aktivitesinin Jeofizik Mühendisliği alanında uzman Sismoloji yani Deprem Bilim insanları tarafından da kurulacak deprem kayıt ağları ile izlenmesi gerekliliği önemlidir.
Bu konuda geçtiğimiz sene verdiğimiz proje “ikili işbirliği olmadığı ve uluslararası alandaki çalışmalar finansal olarak desteklenmeyeceği” gerekçesiyle bize iade edildiğini belirterek, TÜBİTAK’a ya bir an önce böyle bir ikili işbirliği planlamasını ya da bu projemizi destekleyerek, bilim insanlarının uluslararası alanda çalışma yapacak bir boyuta yeni bir vizyonla buluşturmasını öneriyoruz.
YETERSİZ İSTASYONLAR
Özellikle Batı Anadolu’da AFAD tarafından işletilen deprem istasyonlarının sayısı bir volkanik aktivite öncesinde böyle bir mikrodoprem aktivitesinin izlemek için yetersiz. Deprem sırasında gelişebilecek ikincil tehlikelere (tsunami, su baskını, heyelanlar, çığ, yangın, patlamalar) karşı önlemler tanımlanmış olsa da, sülfürdioksit, atmosfere yayılan gaz bulutunun iklim değişikliği ve “yazsız yaz” ile birkaç derece sıcaklığı düşmesi, kuraklık, kıtlık, salgın hastalıklar gibi ikincil tehlikeler ne yazık ki düşünülmemiştir.
En önemli konu ise tahliye planlarının hangi etki alanına göre yapılması gerektiğidir. Bu da 650 km yarıçaplı bir alanın tahliyesinin planlanmasını zorunlu kılmaktadır. 3600 yıl önce 7 şiddetinde (en yüksek 8 olup, Yellowstone patlamasıdır) 100 km3’lük mağma malzemesinin, atmosferin 20 km mertebesine ulaşan patlamasının yaratacağı yıkım bu anlamda önemli. Bu arada iyimser bir yerden bakacak olursak, Minoa kentini yok eden volkanik patlamanın her 20 bin yılda bir gerçekleştiği düşünüldüğünde, yapılan Jeofizik çalışmalarda volkan malzemesinin bu patlamanın gerçekleşmesi için yeteri kadar birikmediği, binlerce yıla varan bir sürenin böyle büyük bir patlama için gerekli olduğunu düşündürmektedir. Ancak şiddeti 2-4 arasında olan volkanik patlamalara karşı şimdiden hazırlıklı olunması önemlidir. Bu arada Nature gibi saygın dergilerde Santorini’de meydana gelen patlamadan kaynaklı oluşan tsunami dalgalarının yakın adalar bile 20 m’lere ulaştığını ve kıyıdan içeriye ilerlediğini modellendiğini de hatırlatmakta fayda var.
ACİL YAPILMASI GEREKENLER
Tüm Ege kıyılarına ve adalar bölgesine Yunanistan’lı meslektaşlarla birlikte görev yapacağımız mikrodeprem aktivitesini izleyeceğimiz istasyonların kurulması, erken uyarı sistemlerinin devreye sokulması, tsunamiye karşı deniz içi ve kıyılarda dalga kıran önlemlerinin alınması, havada ağırlıklı gaz ölçümlerinin yapılması, ikaz/uyarı sistemlerinin mobil istasyonlarının üstüne çıkacak aşamaya geçilmesi ve tahliye planları konusunda ilerleme yapılması elzem gibi duruyor.
Küresel iklim değişikliğinde ani ivme yaratacak volkanik patlamalara karşı, kışı yaşamamak ve kıtlığa karşı mücadele etmek şimdiden mümkün.
*Jeofizik Mühendisi