Walden: Uygar yaşamda bir konuk

Aynur Kulak

"Ormana gittim çünkü bilinçli olarak yaşamak, hayatın sadece temel gerçekleriyle yüzleşmek istiyordum.”

Şair, filozof, deneme yazarı Henry David Thoreau, Transandantalizm akımını (19. yy başlarından itibaren edebiyat, din, kültür ve felsefede ortaya çıkan yeni akımlar) temsil eden eseri Walden - Ormanda Bir Yaşam için yukarıdaki cümleyi söyler. 1854'te 18 makaleyi içerir şekilde New England’ta yayımlanan Walden, Thoreau’nun 1845'te Concord, Massachusetts’teki evinden ayrılıp 1847 yılına kadar -iki yıl iki ay sürenWalden Gölü’nün kenarında kendi eliyle ormanın içinde inşa ettiği küçük bir kulübede, dışarıdan hiçbir şekilde yardım almaksızın, kendi ekip yetiştirdikleriyle beslenerek yaşamı idame ettirmesini konu edinen gerçek, tecrübe edilmiş makaleler toplamını içeren bir kitap olarak yayımlanır.

“Aşağıdaki sayfaları ya da bunların büyük kısmını yazarken ormanda tek başıma, en yakın komşumdan iki kilometre uzakta, Massachusetts, Concord’daki Walden Gölü’nün kıyısında kendi yaptığım bir evde yaşıyor ve hayatımı sadece kendi el emeğimle sürdürüyordum. Orada iki yıl iki ay yaşadım. Şu anda, uygar yaşamda bir konuğum yine.”

Uygar yaşamın daimi konuklarından biri olarak yaşayan Thoreau’nun asıl mekânı doğadır. Yaşam felsefesi de doğaya dair ne varsa benimsenerek yaşanandır. Walden’in içindeki 18 makale yalnızca uygar dünyadan kaçış emek, boş zaman, kendine güvenme ve bireycilik üzerine felsefi incelemeler değil ayrıca doğa yazılarının etkili ilk başlangıcı olarak görülüyor. Kitap ilk basıldığında neredeyse hiç dikkat çekmezken 20. Yüzyıl itibariyle uygar dünyanın hızla doğadan uzaklaşmaya başlamasıyla Walden muazzam bir popülerlik kazanır. Bu bir tesadüf değildir çünkü doğayı hızla tahrip edip, yer yer de yok etme eğiliminde olana insanın mutsuzlukları kontrol edilemez noktaya doğru ilerlerken Walden’in içinde yazanlar insanın mutluluğu doğadan başka bir yerde bulamayacağına işaret ediyor.

Ekonomi başlıklı yazısı ile başlayan kitap evin inşasının maliyetini nasıl gerçekleştirdiği yönünde önemli bilgiler içerirken, Nerede ve Nasıl Yaşadım Thoreau’nun seçimlerinin neden bu noktaya geldiğini, Okuma isimli bölüm bu süreçte okuduğu kitapları, Sesler bölümü ormandaki sesleri dinlerken zihninin nelere odaklandığı yönünde önemli bilgiler verir bizlere.

“Bence hiç korkmadan, şimdikinden çok daha fazla umut edebiliriz. Kendimizle ilgilenmekten vazgeçip bunu başkalarına sunabiliriz dürüstçe. Doğa bizim gücümüz kadar zayıflıklarımıza da gayet uyundur. Bazılarının sürekli endişesi ve gerginliği neredeyse tedavisiz bir hastalık gibidir. Söz ettiğim dertlerin ve endişelerin çoğunun neyle ilgili olduğunu ve bunları ne kadar dert etmemiz yahut en azından, ne kadar dikkate almamız gerektiğini düşünelim bir an”

Neredeyse iki yüzyıl öncesinden şimdinin modern, uygar insanına seslenen Thoreau’nun böylelikle sadece iç sesini dinlememiş olduğumuzu düşünüyoruz. Kendi çağından iki yüzyıl sonrası ile konuşan yazarın eğer bir düzelme olmaz ise neredeyse bugünlerde başımıza gelen ne varsa her şeyi sırasıyla yazdığını okuyoruz.

Ayrıntı Yayınları Klasik Serisi’nden yayımlanan Süha Sertabiboğlu tarafından İngilizce aslından çevrilen Walden, Thoreau’nun iç dünyasını yansıtmakla kalmaz, dünyaya, sahip olduğumuzu düşündüğümüz şeylerle olan ilişkimize, gerçekten özgür bir birey olmanın anlamına ve insanın doğa ile olan iletişiminin özüne dair en etkileyici klasik eserlerden biri olarak karşımıza çıkar.