Google Play Store
App Store

Kartalkaya yangınında en az 36 çocuk yaşamını kaybetti. Aladağ’da köy okulları kapatıldığı, en yakın ilçede gidecekleri kamu yurdu da bırakılmadığı için yoksulluktan kaynaklı tarikat yurduna mecbur bırakılan 11 çocuk çıkan yangında yaşamını kaybetti. Çorlu tren “kazasında” 7 çocuk yaşamını kaybetti. 2024 yılında iş cinayetlerinde en az 71 çocuk çalıştırılırken yaşamını yitirdi. Maraş merkezli depremde kaybettiğimiz çocukların sayısı, kayıp çocukların sayısı ise bir bilinmezlik. Yalnızca e-devlet kayıtları üzerinden kaybettiğimiz çocukların sayısına ulaşmak mümkün iken bu sayı kamu yöneticileri ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından açıklanmadı.

MEB, Kartalkaya yangınında hayatını kaybeden çocuklara ilişkin bir açıklama yapmadı. Yaşamını kaybeden çocuklar ara tatil döneminde, okul çağındaydı. Sadece Bolu’da dört okulda çocuklar sıra arkadaşlarını, ülkenin pek çok yerinde ise arkadaşlarını kaybetti ve yaşanılan her ana tanıklık etti. Çocuklar yoksulluğun artışıyla, eğitimde yaşadıkları eşitsizliğin daha ötesine geçen yaşam kaygısı ile baş başa bırakılmış durumda. Daha yaşamlarının başında iken yangında, depremde, yolculuk sırasında, iş cinayetlerinde yaşamlarını kaybedecekleri gerçeği ile büyümek zorunda bırakılıyor.

MEB’in ve tüm sorumluların kaybettiğimiz çocuklara ilişkin bir açıklama yapmaması, yitirdiğimiz çocukların sayısını açıklamaması politik bir tercih. Gerçek, şeffaf bilgi paylaşılmadığı sürece kaybettiğimiz her çocuk, her yaşam görünmez kılınıyor. Çocukların yaşam haklarına, eğitim haklarına ilişkin alınması gereken kamusal önlemler gündem dahi olmuyor.

***

Beş gün önce Bursa’da CNC kalıp atölyesinde çalıştırılan Mimar Sinan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 12’nci sınıf öğrencisi O. Turan forkliftin altında kalarak yaralandı. Ambulans dahi çağrılmadı. Ailesine haber verilmedi. Babası oğlunun 6 ay önce staja başladığını, sürekli staj eğitimi dışında işlerde çalıştırıldığını belirtti. Okul çağında olan bir çocuk neden atölyelerde, inşaatlarda, organize sanayi bölgelerinde çalıştırılır? Bu yerler neden denetlenmez ve sorumlular neden yargılanmaz, neden yaptırım uygulanmaz? Bu soruların cevabı da yine politik tercih. Meslek liseleri tamamen okul olmaktan çıkarılıyor. Dört yeni okul modeli ve mesleki ve teknik eğitim politika belgesi ile meslek liseleri ve MESEM’ler (Mesleki Eğitim Merkezleri), MEB eliyle çocuk işçiliğinin yaygınlaştırıldığı yerler haline getiriliyor. Meslek ortaokulları ile çocuk işçiliği ortaokul sıralarına düşürülüyor. MEB tarafından O. Turan’ın yaşadıklarına, meslek liselerinde staj adı altında ve MESEM’lerde çalıştırılırken iş cinayetlerinde yaşamını kaybeden çocuklara ilişkin de hiçbir açıklama yapılmadı.

Kartalkaya yangınının yaşandığı, tüm ülkenin kayıplarımızın acısını yaşadığı saatlerde MEB’in gündemi Mesleki ve Teknik Eğitim Komisyonu’nun ilk toplantısıydı. Toplantıya, bakanlık genel müdürlerinin, akademisyenlerin ve başta TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB olmak üzere sektör temsilcilerinin katıldığı MEB sayfalarında paylaşıldı. Bakanlık genel müdürlerinin ve sermaye temsilcilerinin temel gündemi mesleki eğitim adıyla çocuk işçiliğinin yaygınlaştırılmasıydı. Çocukların geleceğine karar verecek olanlar ise sermaye grupları, patronlardı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2023 verilerine göre 15-17 yaş arası en az 5 çocuktan biri çalıştırılıyor. 2022 yılında 15-17 yaş arası en az 3 çocuktan (yüzde 35,3), 5-14 yaş arası en az 5 çocuktan (yüzde 19,1) biri dışsal yaralanma ve zehirlenmeden yaşamını kaybetti. Çocuk, yoksulluk ve yaşam verilerinde ise 5-17 yaş arası çocukların yüzde 7,3’ü kendisini her gün depresyonda hissediyor. Zorunlu eğitim çağındaki yaklaşık 2 milyon çocuk (1 milyon 958 bin 888) depresyonda ve kaygı altında yaşıyor. 13-17 yaş arası çocukların yüzde 50’si aşırı kaygı yaşıyor.

***

6 Şubat Maraş merkezli depremlerin ikinci yıldönümü yaklaşıyor. MEB Geleceğin İnşası 2002-2024 kitabının “Afet ve Kriz Dönemlerinde Eğitim” bölümünde açıklanan verilere göre, deprem bölgesindeki çocukların yalnızca yüzde 10’una psikolojik destek sağlanmış. Her okula en az bir psikolojik danışman ve rehber öğretmen ataması başta deprem bölgesi olmak üzere MEB’in kamusal sorumluluğu olmasına rağmen yapılmadı. Gerekçe bütçe yetersizliği, gerekçe eğitimden tasarruftu. Söz konusu olan sermaye, tarikatlar olduğunda kamunun, halkın kaynakları sınırsızca kullanılırken çocukların hakları söz konusu olduğunda karşımıza çıkan bütçe yetersizliği veya kamuda tasarruf tedbirleri oluyor. Şimdi ülkenin dört bir yanında Kartalkaya acısına tanıklık eden, arkadaşlarını kaybeden tüm çocukların desteğe ihtiyacı var. Öğrenci Veli Derneği (Veli-der) geçtiğimiz günlerde yaptıkları açıklama ile MEB’i Kartalkaya yangınına ilişkin sorumluluklarının gereğini yapmaya çağırdı. Veli-der, kaybettiğimiz çocuklara ilişkin MEB’i açıklama yapması, arkadaşlarını kaybeden, henüz okul çağındayken yaşanılanlara tanıklık eden tüm çocuklara psikolojik destek sağlanması gerektiği konusunda uyardı.

Çocukların eşit, nitelikli eğitim hakkı mücadelesinin yerini çocukların yaşam hakkı mücadelesinin aldığı günleri yaşıyoruz. İsimsiz, görünmez kılınan çocuklar ülkesi olmayı reddeden birleşik mücadele hattı mümkün ve bizim ellerimizde.