Google Play Store
App Store
Attila Aşut

Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Üzgünüm ama bunu söylemek zorundayım: Haklı eleştiri ve uyarılar karşısında CHP de iktidar partisinden farklı bir tutum sergilemiyor! CHP’yi ve bağlı kurumları yönetenler, yazılıp çizilenleri görmezden geldikleri gibi eleştirilen konuları düzeltmeye de çalışmıyorlar. En aldırışsız kurumların başında ise Çankaya Belediyesi geliyor. Ankara Anakent Belediyesi de eleştiriler karşısında genellikle suskun kalmayı yeğliyor…

Demokratik kitle örgütlerinin ve bağımsız sanatçıların Ankara’da kültür-sanat etkinlikleri için kullanabilecekleri salon sayısı çok azdır. Olanlar da etkinliklere parasız verilmiyor. CHP’li belediyelerin bu tutumu “toplumcu belediyecilik” anlayışıyla bağdaşmaz. Avrupa’da belediyeler bu tür etkinliklerden para almak şöyle dursun, düzenleyici kurumları desteklemek için üstüne para veriyor!

Gelelim bir başka konuya. Ankara Anakent Belediyesi’nin kullandığı elektronik sistemlerde çok sık sinyalizasyon arızası oluyor. Otobüs ve metrolarda ne ses düzeni ne ışıklı levhalar çalıştığından, özellikle akşam saatlerinde insanlar durakları kaçırıyor. Bu taşıtları engelli yurttaşlarımız da kullanıyor. Böyle durumlarda onların yaşadıkları güçlükleri düşünebiliyor musunuz?

Ya metrolardaki yürüyen (daha doğrusu “yürümeyen”!) merdivenlerin hali? Hemen her gün birkaç tanesi mutlaka bozuktur! Nasıl bir işletim sistemidir ki bu, sürekli arızaya geçiyor? Geçince de uzun süre düzeltilemeden öylece kalıyor!

Karanfil Sokağı’nın başındaki engelli asansörü ile Sakarya Caddesi’ndeki Ç’engel Kafe’nin işe yaramaz durumunu Çankaya Belediyesi’nden sormuştuk. Engelli asansörü neredeyse bir yıldır çalışmıyor! Engelli yurttaşlarımızın rehabilitasyonu ve istihdamı için tasarlanan Ç’engel Kafe ise aylardır “tadilat” bahanesiyle kapalı tutuluyor. Ama görünürde hiçbir onarım belirtisi yok! Sakarya Caddesi’nde özellikle yaşlı insanların çay içerek soluklandığı bu mütevazı mekânın neden kapalı tutulduğunu bir tülü öğrenemedik. Gerçek neden neyse söyleyin! Çok mu zor bunu açıklamak? Hani saydam ve hesap verebilir bir yönetim anlayışını savunuyordunuz!

∗∗

Geçenlerde bir okurumuz, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in konuşma biçimini eleştirmişti. Biz de bu eleştiriyi yerinde bularak köşemizde paylaşmıştık. Ama Sayın Özel her gün birkaç yerde konuşmaktan belli ki gazete okumaya vakit bulamıyor! Danışmanları da olumsuz eleştirileri kendisine aktarmayınca yanlışlar süreğenleşiyor…

Hafta sonunda yine çok konuştu Özgür Özel! Gelin görün ki okurumuzun eleştirdiği ne varsa hepsini bu konuşmalarda yineledi. Yine “Yapcaz, etcez” dedi. “Kâğıt”ı “kağıt” diye kalın seslendirdi, “cirim” yerine ise “cürüm” demeyi sürdürdü. Oysa daha önce uyarmıştık:  “Cürüm”, suç demekti. Onun kullandığı deyimdeki doğru sözcük “cürüm” değil, “oylum / hacim” anlamındaki “cirim”di. O sözün doğrusu ise “Ateş olsa cirmi kadar yer yakar”dı...

Böyle giderse, her hafta Sayın Özel’in dil yanlışlarını düzeltmek zorunda kalacağız!

∗∗

Halk TV’deki izlencenin ekran görüntüsü.

“KIRMIZI KMERLER”!

Gazeteci arkadaşımız Saim Tokaçoğlu’ndan gülümseten bir not geldi:

“Uzmanlık alanım değil ama Kızıl Kmerler’e ‘Kırmızı Kmerler’ de deniyor mu? Gözde Şeker ve Işın Eliçin, Halk TV’nin ‘Kırmızı Çizgi’ programında Netanyahu üzerine konuşuyorlar. Gözde Şeker, “Sonra Kırmızı Kmerler var, Kamboçya Komünist Partisi’nin silahlı kolu...” diyor. Hadi Gözde böyle söyledi diyelim. Ama Işın Eliçin, Halk TV’nin Dış Haberler Müdürü. Onun bu yanlışı düzeltmesi gerekmez miydi?” Ben de ilk kez duyuyorum “Kırmızı Kmerler” sözünü. Biraz dublaj Türkçesine benzemiş bu çeviri! İyi ki “Kırmızı Fenerler” dememişler! Bu örgütün adındaki “Kızıl” sözcüğü, “kırmızı” rengi değil, “komünizm”i imliyor. Biraz da Çin etkisinden ötürü bu adı taşıdıklarını sanıyorum. Bilindiği gibi Kamboçya’da gerilla savaşı veren Kızıl Kmerler (Khmer Rouge), 1975 yılında iktidarı ele geçirdikten sonra ülkede katliama girişerek çok sayıda insan öldürdüler. Kanlı Pol Pot rejimi, 1979 yılında Vietnam’ın ülkeyi işgali ile sona erdi. Artık ne “Kızıl Çin” var ne “Kızıl Kmerler”

∗∗

‘Emek gasbı’ (Cumhuriyet, 25 Kasım 2024)

AYNI YANLIŞ CUMHURİYET’TE!

2 Kasım 2024 tarihli BirGün’ün birinci sayfasında benzer bir başlık yer almıştı ve biz bu haber üzerine konuşurken, Arapça “gasp” sözcüğünün ünlü ile başlayan bir ek aldığında neden sert ünsüz yumuşamasına uğramayıp “gasba” değil “gaspa” diye yazılması gerektiğini uzun uzun anlatmıştık. Ama Cumhuriyet gazetesinin yeni kuşak çalışanları Türkçeyle pek ilgili olmadıklarından, 25 Kasım’daki bilgisunar yayınlarında  “emek gasbı” diye yazarak aynı yanlışı yinelediler. Genç arkadaşlarımız yanlışta ayak direseler de biz uyarmaktan ve düzeltmekten vazgeçmeyeceğiz!