Tolstoy’dan Lenin’e çok tartışılan, eleştirilen, konuşulan Nasıl Yapmalı? Kropotkin’e göre dönemin Rus gençliği için siyasal bir program işlevi görmüştür.

Yardımcı Ders Kitabı 101: Senden büyük halk var!
Isaak Israilevich Brodsky, Lenin Putilov İşçilerine Konuşuyor.

Seçmeli Ders-3 
DERSİMİZ Seçmeli
KONUMUZ Nasıl? 

V. I. Lenin diye yazılır, 6. Lenin diye okunmaz! Ama okuyana da kızılmaz! Vardır böyle güzellikler geçmişte! ODTÜ 2. Yurt’taki odamızda Deniz’lerin Mahir’lerin döneminden bir sempatizan, hapse girip okuldan da atılmış, öğrenci affıyla dönmüş, bizimle okuyordu, o anlatmıştı: Fizik Bölümünde bir doçent derse küçük oğlunu da getirmiş bir gün, bizim solculardan biri de çocuğa sevgi gösterisinde bulunmak için yanına gitmiş, “Seni küçük burjuva!” diye sevmeye başlamış!

Baba burjuva ya, çocuk da küçük burjuva oluyor hesapta! Bayılırım. Bende böyle birkaç hikâye var, bir boş derste anlatayım, hem dersi de kaynatırız!

6. Lenin’in biri bir gün... Ne Yapmalı? diye bir kitap yazmış, altbaşlığı da Hareketimizin Acil Sorunları. Daha 1917 Ekim Devrimi’ne çok var, 1901-1902 yıllarında Devrime hazırlık olarak yazdığı kitapta Vladimir İlyiç Lenin, Partinin sağ kanadını eleştirirken, devrimci sosyal demokratların da kuramsal sorunlara dikkatini çekiyor. Kitabı vaktiyle Lenin’in ve diğer sosyalist önderlerin, kuramcıların kitaplarıyla beraber okuyup, üzerinde hayli tartışıp, tabii hemen tüm sosyalistler arası tartışmalarda olduğu gibi bir karara varıp sonuca bağlayamamış idik! Neyi bağladık ki diyeyim mi yoksa siz mi merak edip neyi bağladınız ki diye sormak istersiniz?

Bu kitabın hemen anımsattığı bir başka adı yakın kitap var, Çernişevski’nin Nasıl Yapmalı? kitabı, ki Lenin’in kitabından çok önce yazılmıştır, 1863’ten beri “yeni insanların romanı” diye okunmaktadır. Biz de okuduk, okuyan çocuklardandık yani ve bu kitabı Lenin’in kitabından daha fazla konuştuk, tartıştık. Hem o zamanlar öyleydi... Muhabbeti yapacağım biraz, her şeyi tartışırdık, bir filmi, oyunu, yazıyı, ilişkiyi, zira zaman çok eşya azdı, şimdi eşya çok zaman az!

Toplumsal devrimin önkoşulu olarak düşünsel devrimi görüyordu Çernişevski, aslında gençken biz de böyle düşünüyorduk, fakat doğanın diyalektiği varsa fiziğin de yasaları vardı, su 100 derecede kaynar sıfır derecede donardı, gençlik de su gibi akıcı bir şeydir ve hemen kanı kaynardı! Neye mi, elbette düzeni değiştirme isteği olan devrime. Böylece Çernişevski’nin kitabı okunmuş, tartışılmış olarak bir başka bahara kalırdı! “Sana söz” şarkısı sonradır, o 1990’larda söylenecektir ama bahar deyince Ahmed Arif’imiz vardı ve o “Seni baharmışın gibi düşünüyorum” derdi, “Seni, Diyarbekir gibi/Nelere nelere baskın gelmez ki/Seni düşünmenin tadı” diye de eklerdi. Bahar bu gelince her yere birden inerdi, yazıya düşer, şiire gelir, suları parlatır, gözleri gönülleri aydınlatırdı...

Sonra dersin tam burasında öğretmen uyanır, “yahu bahar dersi değil ki bu ben neler anlatıyorum!” şaşkınlığıyla Çernişevski’den esinle sürdürürdü: Nasıl Yapmalı? sorusunun çözümü o kadar kolay değildi kuşkusuz. Neredeyse tüm devrimler, değişim ve dönüşümlerin de temel sorusu buydu tarihte. Burada Lenin’in başka bir kitabının adı geliyor akla, Bir Adım İleri, İki Adım Geri, 1904’te yayımlanan bu kitap Bolşeviklerin Menşeviklere şiddetli bir yanıtıdır. Çernişevski’ye göre yürürken nasıl bir adım önde bir adım arkadaysa, her yeninin bir adımı da eskinin, yani eski kültür ve düşünüşün içindedir. Bunun aşılması gerekirdi, yeni insanlar gerekirdi, düşüncesi, kültürü, yaşama biçimi yeni insanlar. Bunlar tarih sahnesine çıktığında bir şeyler değişmeye başlayabilirdi. Burada sanata çok iş düşüyordu. Tolstoy’dan Lenin’e çok tartışılan, eleştirilen, konuşulan Nasıl Yapmalı? Kropotkin’e göre dönemin Rus gençliği için siyasal bir program işlevi görmüştür. Okumayan kalmasın! Devrim dersinde tartışacağız!

Dersin sonuna geldik ama aslına bakılırsa ortada ders mers yok! Adı niye Seçmeli Ders öyleyse? Galiba şundan, seçmek gidip a kişisine b kişisine ya da c partisine d partisine oy atmak değildir. Taş atanla kalp yapan, nefret dilini körükleyenle barış dilini geliştiren, kadını erkekten de üstün görenle onu evinin kölesi yapmak isteyen, çağdaş bir yaşam düşleyenle karanlık bir gelecek vaat eden ve elbette cumhuriyeti tek adam yönetiminde otoriter dinci bir rejime çevirenle ikinci yüzyılın başlangıcında laik, özgür, demokratik sosyal hukuk devleti kurmak isteyen arasında... seçim sizin diyeceğimi düşünüyorsanız fena yanılıyorsunuz! Seçim geleceğimizi kurmak için! 

ANA DÜŞÜNCE Özgürlük: Zorunlu seçmeli tek ders!
YARDIMCI KİTAP Seçme İkilemi, Renata Salecl, çev. Barış Engin Aksoy, Metis Y., 2011. 

EBD Dersi 
DERSİMİZ Ebedî
KONUMUZ Eline Beline Diline Sahip Ol!

Yeni öğrenciler yeni müfredat konularını, örneğin edebiyat dersinde İkinci Yeni şairlerini ya da bir şairin şiir kitaplarını kimi kodlarla ezberliyorlar. Bir şifre oluşturarak sınavlarda onunla anımsıyorlar şair adlarını. Biz de, anımsıyorum, sonra bir kez ve kısacık görme fırsatı bulduğum, emperyalistlerle kendilerine yenilerde antiemperyalist diyen, hatta utanıp sıkılmadan “Deniz Gezmiş yaşasaydı bize oy verirdi!” diyen gerici, ırkçı sürünün işbirliğiyle yıkılan o küçük güzelim Suriye ülkesinin kentlerini öyle ezberlerdik. Mezhepçi tutumlarından ötürü Türkiye’nin ulusal çıkarlarını bile gözü görmeyen bu gidesiciler ve bir daha gelemeyesiciler yüzünden ne yazık ki o kentlerin kendi gitti adı kaldı yadigâr! Ne insanları kaldı ne sokakların ruhu olan çocuk sesleri, ne hayvanlar, ne güzelim hanlar, avlular, yapılar.

Arap mimarisinin kadim örnekleriyle beraber bir ülkenin gözlerimizin önünde nasıl yok edildiğini gördük, namaz kılacak yer yokmuş gibi Emevi camisinde namaz kılmak için tutturanların bir ülkeyi nasıl yakıp tutuşturduğunu gördük, barbarlığı gördük! Kimse medeniyetimiz filan diye başlamasın söze! Komşusunun camına taş atan kişi hangi uygarlıktan söz ediyor? Dün medeniyetimiz diye övünürken komşusunun evini taşlıyordu, bugün kalmayan Anadolu İrfanından dem vurup kendi yurttaşını taşlayan yobazın, faşistin sırtını okşuyor! Ne medeniyet bıraktınız ne de Anadolu’da irfan!

Pir Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin cemine cemaline hürmet, yoluna erkânına niyaz ederim, öğretisinin temeli olan “Eline Beline Diline sahip ol!” düsturunun dil bölümünden sınıfta çakacağım galiba, baksanıza dersin başında dilimi tutamadım, giriştim! Hünkâr’ın bağışlayıcı şefkatine sığınırım.

Lisede coğrafya sınavında harita çizerdik, Suriye kıyı ülkesi ya, yukardan aşağıya incecik iner, Akdeniz’e bakarak. Şam, Hama, Humus diye başlardık ortadan, Akdeniz boyunca aşağılara inerdik, Lazkiye, Manyas, Tartus derdik, unutulur mu yukarda da Halep var diyerek şimdi bölünüp parçalanan haritayı bütünlerdik! Diyeceğim marifet bölüp parçalamak değildi, güzelim Yugoslavya’yı, Partizan Tito’nun bağımsız sosyalist ülkesini bölüp parçalamak için iç savaş çıkardılar, başta Bosna halkı olmak üzere on binlerce sivili katlettiler, daha 30 yıl önce! Oysa marifet “Haritanın Yırtılan Yeri”nden başlayarak onarmak, sökükleri dikmek, okşamak, sevmek, iyileştirmekti... Biraz daha bu minvalde gidersek Selvi Boylum Al Yazmalım’a varıp “sevgi emekti” diyeceğiz...

Eline Beline Diline düsturu iki biçimde yorumlanıyor. Eline, yani iline, obana, yurduna, beline, yani soyuna, evladına, diline, anadiline sahip çık anlamında. Yerinde bir yorum, kim katılmaz ki? İkincisi ise, evvelden beri bildiğimiz ve genellikle benimsenen yorum, eline sahip ol, eli uzun olma, hırsızlık yapma, çalma çırpma, kamu malını, kaynaklarını peşkeş çekme, üç kuruşa satma, yoksulun malına mülküne göz dikme, yoksuldan alıp zengine verme, yiğidi kuru soğana muhtaç etme, saraylar dikme, itibardan tasarruf et insanlıktan etme! Beline sahip ol, kimseye rızası dışında dokunma, elini sürme, 5 yaşındaki kızları evlendirip din kılıfına uydurmaya çalışma, taciz etme, açtığın okullarda, kurslarda kız oğlan küçücük çocukları yobazların eline verme, kimseye cinsel tercihinden ötürü saldırma, eşcinsel ve LGBTİ bireyleri düşman belleme, hedef gösterme, İstanbul Sözleşmesi’nden kaçma! Diline sahip ol, yalan söyleme, iftira atma, dedikodu yapma, barış, özgürlük, adalet, merhamet, eşitlik, şefkat, kardeşlik ve gönül dili dururken küfre kaçma, savaş dilini terk et, nefret dilinden kaçın, cinsiyetçi, ırkçı, ötekileştirici, ayrımcı dil kullanma!

Daha ne desin Hünkâr! Yezit olup insana eziyet, mazluma zulüm etme diyor! Bu dünyanın geçici, iyiliğin kalıcı olduğunu söylüyor, ezcümle kindar olma padişahım, senden büyük halk var diyor!

ANA DÜŞÜNCE “Okunacak en büyük kitap insandır.” Hacı Bektaş Veli. 
YARDIMCI KİTAP Vilayetname, Hacı Bektaş Veli.