Yaşayarak mücadele edin
Bu sütunlarda olabildiğince Türkiye’de müzik sektörünün sorunlarını ve kendimce çözüm önerilerini dile getirdim. Sanatçıların düşünceleri, sahnede yaptıkları konuşmalar ve kılık kıyafetleri yüzünden ifadeye çağrılmaları, gözaltına alınmaları nihayetinde tutuklanmalarının her zaman karşısında durdum. Bu yüzden konserlerinin iptal edilmesinin de.
Edip Akbayram, Suavi, Mabel Matiz, Sezen Aksu, Gülşen, Melek Mosso, Bulutsuzluk Özlemi vb gibi isimlere yapılan haksızlıkları buradan da duyurmaya çalıştım. Ama bakıyorum ki bir gruba ve üyelerine yapılanları biraz görmezden gelmişim.
Grup Yorum’dan söz ediyorum. Grup Yorum başkanlığını yaptığım MÜYORBİR (Müzik Yorumcuları Meslek Birliği)'in üyesi. Her üyemizle olduğu gibi Grup Yorum üyelerinin de sıkıntılarını, sorunlarını dinlemek başlıca görevim. Bunu da defalarca yaptım. Üyelerimiz arasında her görüşten insan olduğu için meslek birliğimizin herhangi bir partiyi herhangi bir siyasi ideolojiyi desteklemesinin mümkün olmadığını da anlattım. Onların zaten tek isteği kendilerine yapılan haksızlıkların duyurulması. Bugün de tarafsız bir gözle bir müzik grubunun başına gelenleri ve taleplerini aktarmaya çalışacağım. Bir defa şunun altını çizmem şart, gerek bire bir konuşmalarımızda gerekse hapishaneden bana yazdıkları mektuplarda tam bir müzisyen naifliği içerisinde iletişimde olduk. Ben özellikle açlık grevi ve ölüm orucunu hiç onaylamadığımı ve insan hayatının her şeyin önünde olduğunu kendilerine de ilettim. Onlar da ancak bu yolla taleplerinin karşılandığın söylediler. Gelelim Grup Yorum’un son dönemde başlarına gelenlere ve de taleplerine.
• Konser yasaklarının yanı sıra şarkılarının Spotify ve Youtube gibi dijital platformlarda yasaklanması nedeniyle telif ücreti de alamadıkları, bu yüzden büyük bir ekonomik sıkıntı içinde oldukları ve bunun bir an önce çözülmesi,
• İdil Kültür Merkezi’ne yapılan keyfi aramaların ve baskınların sona ermesi,
• 22 Grup Yorum üyesinin gizli tanık ifadeleri, hukuksuz dosyalar ile halen tutuklu oldukları ve bunun sonlanması,
• Kırıkkale F Tipi Hapishanesindeki baskıların son bulması,
• Adalet Bakanlığının 45/1 genelgesinde yer alan sohbet hakkının uygulanması,
• Tutsakların ayrı bloklara konularak tecrit edilmelerine son verilmesi,
• Kitap ve dergilere yönelik engellemeler ve sınırlamaların kaldırılması,
• Keyfi şekilde yapılan sürekli yer değişikliklerinin son bulması,
• Tutsakların “tehlikeli mahkum” statüsüne alınmaları, geceleri rahatsız edilip uyutulmamaları ve havalandırma sürelerinin bir saatle sınırlanması gibi uygulamaların son bulması,
• Kuyu tipi hapishanelere karşı süresiz açlık grevinde olan tutsakların sevk talebinin karşılanması…
Buradan özellikle açlık grevinde olan sevgili müzisyen kardeşlerime seslenmek istiyorum. Fazla geç olmadan ve vücudunuzda kalıcı hasarlar oluşmadan lütfen bunu sonlandırın. Hayatta kalarak mücadelenizi sürdürün. Ben bu köşeden taleplerinizi iletmeye çalıştım. Umarım Adalet Bakanlığı bu konuda bir adım atar.
Kalın sağlıcakla…


