Televizyon, gazete, kitap, dergi… Evet, bu dörtlü ile yıllarca içerik tükettik. Tüketmeye devam ediyoruz. Teknolojiyle birlikte bu alan çok daha genişlemiş durumda. Her zaman yazdığım gibi; bu mevcut yayın araçlarının dijital alternatifleri hızla büyümekte hatta pek çoğunu geçmekte. Üstelik çok daha hızlı ve daha çok kişiye erişmekte.

Kitap yazmak, onu yayımlatmak ve para kazanmak tahmin edeceğiniz üzere çok uzun bir süreç. Sadece bizim ülkemizde değil, dünyada da böyle. Kitap için yaptığınız anlaşma karşılığı alacağınız ücret, satış sonrası telif gelirleri gibi ödemeler maalesef zamana yayılarak elinize geçmekte. Teknoloji işte buna bir çözüm bulmuş durumda. Blok zinciri üzerinde geliştirilen coin sistemi ile bekleme süreleri ortadan kalkıyor. Türkiye’de ve dünyada neredeyse ilk örneğini e-kitap ve sesli kitap platformu Boodio geliştirdiği teknoloji ile yüksek komisyonları, satış sonrası yapılacak ödemeleri anlık olarak eser sahibine aktarılabilecek bir çözüm üretti. Bu sistemi çok yakında farklı farklı yayınevleri, içerik üreticileri için eminim görmeye başlayacağız.

Ülkemizde özellikle ödeme vadeleri ciddi sorun olmakta ve pek çok yazar, içerik üreticisi işlerini yaptıktan sonra yaşamlarını devam ettirecekleri gelirleri geç elde etmekte. Durumu olan yayıncılar bu vadeleri tolere edebiliyor ancak ülkemizde bu sayı iki elin parmaklarını zor geçer. Büyük bir çoğunluk bu eski ve köhne sisteme mahkûm olmuş durumda. Çareleri olmadığı için tüm şartlarını zorlayarak bu duruma katlanmaya çalışmakta. Bakalım bu yeni sistem ne kadar etkili olacak. Vaatlerini ne kadar yerine getirebilecek göreceğiz. Umarım başarılı olurlar ve sektördeki mağduriyeti ortadan kaldırırlar. Coin dünyası ile ilgili olumsuz örnekler burada en büyük bariyeri oluşturmakta. Yaşananlar insanların, özellikle karar vericilerin ve yüksek gelire sahip yatırımcıların, 25+ çalışanların konuya biraz mesafeli olmalarının ana sebebi. Burada kesinlikle devamlılığı olan, güçlü bir başarı hikâyesine ihtiyaç olduğunu göstermekte. Gerçekten herkes yoğurdu üflemeden artık yemiyor.

***

Tüm bu gelişmeler olunca benim kafamda bin bir türlü varyasyon dönmeye başladı tabii ki. İçerik üreticilerini, yayıncı kapsamında düşünebiliriz. Haber içerikleri üretenler, bilgi içerikleri üretenler, gazeteciler, alanında iyi olmaya aday ancak doğru kişiyle karşılaşamayan yazarlar herkes bu kapsamda görülebilir. Bir yerde tanıdık bulmak zorunda olmadan bağımsız bir şekilde yapmak istediklerini hayata geçirebilme şansına sahip olabilirler. Üstelik başarıyı yakalama oranına göre anında gelire sahip olma motivasyonu büyük bir ateşleyici güç olacaktır. Böylece kimse ile uğraşmadan sadece içeriklerine odaklanan, iyi şeyler üretmek isteyenler bir şans bulmuş olacak. Bu modelin hayata geçirilmesi ve yaygınlaşması tüm yayıncılık sektörünü çok daha cazip bir alan haline getirecektir.

Bağımsız yayıncılığın en önemli şartını atlamamak zorundayız. Dijital dünya içerisinde var olabilmek ve ürettiklerinizi kitlelere ulaştırmak için bu dünyayı iyi kullanabilmek gerekiyor. Dijitalde tanınmak, paylaşılmak, etkileşim almak çok değerli. Bu alanda var olmak için bu konuda da herkes kendini yetiştirmeli, geliştirmeli. Madem hayal kuruyoruz; yayıncılar bu alanda yoğunlaşırsa peşinden muhtemelen bu alana özgü hizmet veren ajansları türetecektir. İşte burada da çok dikkatli olmak gerekiyor. Bir anda onlarca işinin ehli olmayan ajanslar sektörün bu alanda sağlıklı büyümesine engel olabilir. Bu handikap gözden kaçmamalı. Sisteme olan inanç kaybolursa başarısızlık kaçınılmaz olacaktır.

***

Son bölümde değişime uğraması muhtemel sektörlere şöyle bir bakalım. Yayınevleri, yayın gurupları bu değişimden öncelikli etkilenecek alanlar. Bir de NFT çıktı biliyorsunuz. Yazan, çizen, video, podcast yapanların dışında fotoğraf, resim, seramik sanatçıları için büyük bir fırsat doğmuş durumda. Onlar bu alana kaymaya başladıkça, galeriler, müzayedeler modellerini değiştirmek zorunda kalacaklar. Yine hatırlatayım, çok meşhur ve kendini kanıtlamış sanatçıları ayıralım, dijitali önemseyen ve yatırım yapan genç sanatçılar için inanılmaz bir fırsat doğacak. Gece 12’de sesleri kesilen, konserleri iptal edilen, albümlerini çıkartmak için perperişan olan müzisyenlerimizi ve onları her zaman zorlayan yapım şirketleri ve kanunları düşünecek olursak bu yeni dünya onlar içinde bir fırsat yaratacaktır. Kültür, sanat alanında çok büyük bir değişim olacak bu net görünmekte. Olmak zorunda da… İşte burada bu alanlara yatırımlar yapacak, dürüst parlak zekâlara ihtiyaç var. En önemlisi bu alana güvenip, para vermeye hazır sizlere. Tüketicilerin olmadığı bir dünya yaşama şansına sahip değil. Kültür sanat dünyasını kurtaracak bu dönüşümü sağlıklı bir şekilde hayata geçirmemiz gerekmekte. Sanatın önemsenmediği bir toplum yozlaşır, körelir, cahilleşir ve yok olur. Tarih boyunca bu böyle olmuştur. Değişimi sizlerde yakından takip edin, hem tüketiciler hem üreticiler. Kimse çemberin dışında kalmasın. Dünya ile aynı anda bu alanda eşit şartlarda büyümek, tanınmak mümkün.