Yeni aday arayışı SPD’yi karıştırdı
Almanya’da sosyal demokratların önümüzdeki erken seçimde başarılı olabilmesi için bir mucizeye ihtiyacı var. Ve partinin bir bölümü “en sevilen politikacı” anketlerinde aylardır birinci sırada olan Savunma Bakanı Boris Pistorius’un bu mucizeyi gerçekleştirebileceğini umuyor. Bunun için de Amerika’daki Demokratlar gibi seçime üç ay kala aday değiştirmek ve onu Olaf Scholz’un yerine “federal başbakan adayı” olarak göstermek istiyorlar. Ana akım medyanın önemli bir bölümü de adeta kampanyayı çağrıştıran yayınlarıyla uzun süredir Pistorius’tan yana olduğu için sesleri bir hayli güçlü çıkıyor. Böylece üç yıl önceki genel seçime SPD’nin (Almanya Sosyal Demokrat Partisi) “federal başbakan adayı” olarak giren ve birinci parti olmasını sağlayıp, Federal Almanya Cumhuriyeti’nin 9’uncu Federal Başbakanı olan Scholz’a sırtını çevirenlerin sayısı da giderek artıyor.
Scholz tarafından Savunma Bakanlığı’na atandıktan sonra yıldızı parlayan Pistorius, önceleri bu konudaki tartışmalara girmiyordu. Ancak bir yandan medyadan, diğer yandan da parti içinden gelen “aday ol!” çağrıları etkisini gösterdi, sonunda o da bu doğrultuda demeçler vermeye başladı. Kamuoyu yoklamaları aslında Pistorius’un aday olması halinde de halen oy oranı yüzde 15-16 civarında olan SPD’ye seçimde bir şans tanımıyor. Ancak Scholz’a karşı olanlar, onunla seçimi kazanmanın zaten mümkün olmadığını, dolayısıyla Pistorius’un her koşulda daha iyi bir aday olacağını savunuyorlar.
SCHOLZ’A AĞIR DARBE
Şimdiye kadar sadece savunma bütçesinin artırılması, Alman ordusunun yeniden yapılanması, Ukrayna’ya silah yardımları, yeniden zorunlu askerlik gibi konularda konuşarak ve askeri birliklere yaptığı ziyaretlerle gündeme gelen Pistorius’u destekleyenler arasında partinin eski genel başkanlarından Sigmar Gabriel gibi politikacılar da bulunuyor. Ancak Almanya’nın yeniden “savaşabilir” hale gelmesini savunarak II. Dünya Savaşı’ndan sonra sosyal demokrasiye egemen olan pasifist ve barışçı retoriği altüst eden Pistorius’a, bu yaklaşımı ve benzer çıkışları nedeniyle karşı olanlar parti yönetiminde halen ağırlıktalar. Sözkonusu “sevilen politikacı” anketlerinin en son sıralarında yer alan, ancak defalarca önümüzdeki seçimlere de SPD’nin “federal başbakan adayı” olarak girmek istediğini açıklayan Scholz, son darbeyi Brezilya’daki G-20 zirvesindeyken aldı. O Rio’da G-20 liderleriyle dünya sorunlarını görüşürken, SPD’nin hem sağ hem de sol kanadının sözcüleri birlikte açıklama yaparak örgüt tabanının ağırlıkla Pistorius’tan yana olduğunu savundular. Böylece parti içindeki aday tartışmasının daha da kızışmasına yol açtılar.
BIDEN ORTADA BIRAKTI
Scholz bu arada bir ağır darbeyi de Amerika’dan aldı. Joe Biden yönetiminin Ukrayna’ya Rusya’yı uzun menzilli füzelerle vurma izni vermesiyle ve de hemen vurmasıyla zor duruma düştü. Ukrayna savaşta Rusya’ya karşı avantajlı duruma geçebilmek için esas olarak ısrarla Almanya’nın modern Taurus füzelerini istiyor. Scholz ise hedefini bulma ve tahrip gücü açısından çok gelişmiş olan bu füzelerin Ukrayna’ya verilmesine karşı. Bunun Almanya’yı, yani NATO’yu da fiilen içine alacak bir savaşa neden olabileceğine işaret ediyor. Ve bu tutumunu savunurken ABD’yle de görüş birliğinde olduklarını belirtiyordu. Ancak stratejik ortağı, arkadaşı Biden son kararıyla, giderayak onu ortada bıraktı. Bir darbe de başında olduğu azınlık hükümetinin Yeşiller kanadından aldı. Hafta içinde Yeşiller’in önümüzdeki seçim için “federal başbakan adayı” seçilen Robert Habeck de Ukrayna’ya Taurus füzelerinin verilmesi gerektiğini açıkladı. Yeşiller zaten Ukrayna’ya her türlü silah yardımı konusunda başından beri “en kararlı” parti olduğu için bu açıklama bir sürpriz değil elbette. Ancak üç yıldır Scholz’un kabinesinde Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı olarak yer alan Habeck’in bu çıkışının zamanlaması çok önemli. Çünkü koalisyondan ayrılan liberal parti FDP, önümüzdeki günlerde Ukrayna’ya Taurus füzelerinin teslim edilmesi için Federal Meclis’te bir önerge vermeye hazırlanıyor. Ana muhalefetteki merkez sağ partiler CDU-CSU ile FDP’nin yanı sıra bazı Yeşil milletvekillerinin de bu önergeyi desteklemesi halinde Scholz büyük bir darbe alabilir.
Scholz savaşın başından itibaren Ukrayna’nın istediği ağır silahları vererek – önce biraz oyalansa da – ve son olarak da birkaç ay önce ABD’deki NATO toplantısında Almanya’ya nükleer başlık taşıma kapasitesi olan Amerikan füzelerinin konuşlandırılmasına karar verdiklerini açıklayarak Batı ittifakının güvenilir bir lideri olduğunu göstermişti. Ancak Taurus füzeleri konusundaki direnişini sürdürebilirse yine de tarihe “barış için çaba gösteren son şansölye” olarak geçebilir.
SPD içindeki adaylık yarışı nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, anketleri önde götüren merkez sağ ana muhalefet partileri CDU-CSU’yla aralarındaki yüzde 17-18’lik farkı kapatmaları çok zor. Önümüzdeki yıl ortasından itibaren Almanya büyük olasılıkla başında Friedrich Merz’in olduğu CDU-CSU ağırlıklı bir koalisyon hükümeti tarafından yönetilecek. Ukrayna’ya silah yardımı konusunda Scholz’a başından beri en ağır eleştirileri yapan Merz, savaşın ancak Rusya’nın askeri yenilgisiyle bitirilebileceğini savunan politikacıların başında geliyor.