Google Play Store
App Store

Müfredat, paydaşlar dedikleri sermaye grupları ve şirketleşmiş tarikat yapıları ile birlikte hazırlandı ve onaylandı. Önümüzdeki eğitim öğretim yılı ile birlikte de uygulanmaya başlanacak.

Şimdi Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) düzenlemesi ile de müfredatla amaçladıkları “yeni bir insan, devlet, toplum tahayyülüne uygun öğrenci profili” ile eş zamanlı “öğretmen profili” yaratmaya çalışıyorlar.

Maarif çalıştayları, raporlarında “Maarif davamızın amacı eğitimden maarife, öğrenciden talebeye, öğretmenden muallime, okuldan mektebe, ilimden irfana geçişi sağlamaktır” diyerek açıkladıklarını yaşama geçirmeyi hedefliyorlar.

ÖMK düzenlemesi ile Ulusal İstihdam Stratejisi’nden 2017 Öğretmen Strateji Belgesi’ne ve 2023 Vizyon Belgesi’nde hedeflediklerini gerçekleştiriyorlar. Yeni Türkiye’ye, Yeni Türkiye Yüzyılı’na, yeni rejime uygun müfredat ve o maarif müfredatına uygun muallimi amaçlıyorlar.

∗∗∗

Öğretmen mücadelesinin tüm kazanımlarını tek tek ortadan kaldırıyorlar.

Öğretmenlerin hak, ödev ve sorumlulukları bölümü “öğrencilerini milli, manevi, ahlaki, erdemli insanlar olarak yetiştirme” muğlak ifadeleri ile müfredat taslak raporu girişinden kopyala yapıştır şeklinde alınarak yerleştirilmiş. Kime göre ahlaki, kime göre erdemli, manevi sorularının cevabı da açık tabii ki; siyasi iktidarın istediği, belirlediği gibi.

Disiplin hükümlerinde “….öğretim programının belirlediği amaç ve hedeflere aykırı faaliyet yapanlara aylıktan kesme cezası verilir” maddesiyle müfredatın bilim karşıtı içeriğini reddeden laik, bilimsel eğitimi savunan öğretmenlerin mutlaka cezalandırılacağı tehdidi düzenleniyor.

Yine son derece muğlak bir ifadeyle müfettişlerin denetimi sonucunda  “…öğretmenlik mesleğini yerine getirmede yetersizliği tespit edilen öğretmenlerin” önce Milli Eğitim Akademisi’nde eğitime alınacağını, yine yetersiz bulunursa idari hizmetlere alınacağını, açıkça öğretmenlik mesleğinin elinden alınacağını söylüyor. Kime göre yetersiz sorusunun cevabı da açık. Siyasi iktidara göre.

Öğretmenliğin sona ermesi başlığı ile de son darbeyi vuruyor; yine soyut bir ifadeyi kullanarak “…hayasızca hareketlerin sonucunda öğretmenliği sona erer.” diyor. Kime göre hayasızca hareketler peki? Siyasi iktidara göre…

İktidarın öğretmeni olmayı, muallim olmayı reddeden halkın öğretmenlerinin nasıl görevden çıkarılacağını, iş güvencesinin nasıl ortadan kaldırılacağını adım adım düzenliyor.

Düzenlemedeki Milli Eğitim Akademisi ile eğitim fakültelerinin işlevini ortadan kaldırıyor ve mülakattan daha sert bir eleme aracı tanımlıyor. Artık iktidarın onay vermediği kimsenin öğretmen olarak atanamayacağını düzenliyor. Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen güvenlik soruşturmasını, arşiv araştırmasını kanuna yerleştiriyor.

∗∗∗

Akademi ile yalnızca atama bekleyen öğretmenleri değil tüm öğretmenleri kuşatıyor. Aynı işi yapmamıza, aynı çocukların yaşamlarına dokunmamıza rağmen ücretli, sözleşmeli, aday, uzman, başöğretmen diyerek ayrıştırılacağımızın altı bir kez daha çiziliyor. Uzman ve başöğretmen olabilme koşulu ise akademide eğitim alma şartına bağlanıyor. Eğitim yöneticisi olma koşulu da akademide eğitim almak.

Milli Eğitim Akademisi aynı zamanda bir piyasalaştırma, pazarlama aracı olarak düzenlenmiş. Özel öğretim kurumlarında çalışanlar başta olmak üzere “….giderleri kendilerince ve kurumlarınca karşılanır.” maddesiyle akademiler eğitimi satın alınabilir bir hizmet, meta olarak gören bir anlayışla yasada düzenleniyor.

Yıllardır öğretmen mücadelesi ile durdurulan performansa bağlı çalışma yasada bu sefer de bireysel mesleki gelişim planı olarak karşımıza çıkıyor. Beş yılda bir bakanlıkça hakkımızda mesleki gelişim planı hazırlanacağı, öğretmenlerin değerlendirmeye tabi tutulacağı yasayla planlanıyor.

Sözleşmeli, güvencesiz çalışma kalıcı hale getiriliyor.

Proje okulları başta olmak üzere öğretmenlerin hangi okulda, okul türünde ne kadar süre çalışacağına bakanlık olarak ben karar veririm anlayışı kanunda “atandıkları eğitim kurumunda en az üç, en fazla on iki eğitim öğretim yılı görev yapar” maddesiyle tüm okullara yaygınlaştırılıyor.

Çocukların eğitim hakkı ve öğretmenlerin mesleki hakkı “..paydaşlarla iş birliği yapar” maddesiyle tarikatların, sermaye gruplarının eğitimdeki ablukasına daha da açık hale getiriliyor.

Müfredatın geri çekilmesine karşı verilecek mücadele ne denli yaşamsalsa, Öğretmenlik Meslek Kanunu’na, maarifin muallimini yaratmaya karşı verilecek mücadele de o denli yaşamsal.

Tarih her zaman göstermiştir ki öğretmen kaybederse memleket kaybeder.