Google Play Store
App Store

Neoliberalizm dışında artık ‘platform kapitalizmi’, ‘siber liberalizm’ gibi kavramlar da dolaşımda. Google, Apple, Microsoft, General Electric, Uber ve AirBnb vs pek çok şirket, çeşitli sektörlerde faaliyet göstererek başkalarının üzerinde çalışması için donanım ve yazılım temeli sağlayan platformlara dönüştü. Her alanda kontrolü elinde bulunduran bir tekelleşme. Bu dönüşüm, kapitalist firmaların nasıl işlediği ve ekonominin geri kalanıyla nasıl etkileşimde bulundukları konusunda büyük bir değişime neden oldu. Neredeyse teknoloji temelli yeni bir feodal düzen yarattı. Aslında bireysel girişimcilik, bu platformların sunduğu teknolojik altyapıyla sınırlandırılıp yönlendirilir hale geldiği için kapitalizmde bir gerilemeyi gösteriyordu. Bu yeni feodal düzenin toprağa ya da kimlik dayatmaya ihtiyacı yoktu. Duane Rousselle,’Psychoanalytic Sociology: A New Theory of the Social Bond’ adlı son kitabında, bu yeni feodal düzenin geleneksel feodalizmden farklı olarak tekil zevk ve kimlikleri onayladığını, bu platformlardaki çiftliklerde istediğimiz şeyi yetiştirmekte özgür olduğumuzu yazıyor. Yani özgürlük, ‘tekil‘ kaldığı ve paltformlara gerekli ödeme yapıldığı sürece mümkündü.

SİBER LİBERALİZM

Siber liberalizm, 90’larda ‘dotcom neoliberalizm’ diye anılıyordu. Zizek’in editörleri arasında yer alan ‘Political Crisis in Neoliberalism’ adlı kitapta, ilk başlarda anarko-kapitalizmi benimseyen bir karşı kültür anlayışı gibi görüldüğü yazıyor. Teknolojinin siyasi sorunları çözeceği, özellikle devlet zorlamasının ve kolektif dayatmaların ötesinde bireyselliğe daha fazla alan verilen bir toplumsallığın söz konusu olacağı iddia ediliyordu. Ama zamanla hiç de öyle olmadığı anlaşıldı. Siber liberalizme göre, yalnızca teknoloji aracılığıyla, bir bilgisayar, bir kripto para birimi, bir algoritma ya da bir uygulamayla bireyin kendisini doğal, fiziksel, biyolojik ya da toplumsal bir zorlama olmadan tam olarak gerçekleştirebilirdi. Ama görüldü ki, bu yaklaşım bireylerden çok platform şirketlerin değerlenmesine yarıyordu ve üstelik sınıf çıkarlarını gizleyerek ve insanları tekilleştirerek bunu yapıyordu. Siber liberalizm, dürtüler ve fanteziler üzerine kuruluydu ve bu da onu etik ilkelerden bağımsızlaştırıyor ve toplumsal bağları çözülmesini hızlandırıyordu. Güya, kripto para birimleri, metaversler, genetik modifikasyonlar vs, öznenin bireysel gücünü zayıflatan ve onu kolektif dayatmalar dünyasına mahkum eden lanet olası aracıların kovulmasına yardımcı olacaktı.

KENDİSİNİN GİRİŞİMCİSİ

Bu durum ve gelişmeler, bireyi basitçe rekabet etmesi veya kendini savunması gereken değil, kendini geliştirmesi gereken bir özneye dönüştürdü. Kişisel gelişim endüstrisi, yüzlerce psikoterapi ekolü, akıllı telefon, akıllı saat, akıllı ev, yoga, yüzlerce diyet programı, enerji içecekleri, vitaminler, anti-depresanlar... Kişi, kendi benliğin arttırıcısı, yeni “kendisinin girişimcisi” olmak zorundaydı, öyle ki bir yenilik dizisinin ortasında kendini biyolojik olarak da değiştirmesi gereken teknik-parasal bir değer haline gelmeliydi.

LİBERAL FAŞİZM

Tabii böylesi bir değişim, hiç de istenilen şeyi vermedi; çünkü insan bilgisayar oyunlarındaki karakterler gibi programlanabilir değil. Bu denli bireysel baskı ve piyasa talebinin yarattığı içsel çatışma, sadece kaygıya ve depresyona yol açar. Kapitalizmin ve modernizmin ilk zamanlarında ve teknolojik gelişmeleri karşısında melankoliden ve onun devrimci ruhundan bahsederken, şimdiki düzende kaygı ve depresyon baskın hale geldi. Siber liberalizmin karşısına siber faşizm ya da liberal faşizm kutbu ortaya çıktı, Trump gibi liderleri sembolleştiren. Neoliberalizmin aksine, siber-liberalizm, bireysel yorgunluk duygusuyla taçlandırılan neşeli bir dikkat eksikliği-hiperaktivite-depresyon sürekliliğine neden oldu.

Artık semptomlarımız ve zihinsel rahatsızlıklarımız siyasal bir hale geldi. Bütün bu psikolojik sorunlardan siyaset aracılığıyla, örgütlenerek ve kapitalizmin "Zevk al!" emrine karşı çıkarak, platform şirketlerinin kurduğu yeni feodal düzenin dışına çıkacak yeni yaşam alanları kurarak kurtulabiliriz. Yoksa bu sürecin devamında gelecek olan tek şey liberal faşizm olacak.