Yeni Soğuk Savaş?
Rusya Dışişleri Bakanı kendilerine karşı -Batı dünyasındaki- militan birleşmeye bakıp- “Rusya ve Batı soğuk savaştan da kötü bir durumla karşı karşıya” demişti. Bu kısa cümlenin, 2022 Rusya-Ukrayna savaşı sonrası söylendiği hemen akla gelecektir; ama hayır; Suriye’ye hava saldırıları düzenleyen ABD, İngiltere ve Fransa’nın eylemlerine cevaben 2018 günü bbc’ye söylenmişti.
Soğuk Savaş -bir kaç yıldır- 3. Dünya Savaşı lafından da tedavülde. Gerçekten bugünkü koşulları Soğuk Savaş olarak görebilir miyiz, eğer böyle ise bu savaşın tarafları/kutupları kimdir, niteliği nasıl yorumlanabilir, bu savaş bir sıcak savaşa döner ve geçen yüzyılın ortalarında olduğu gibi yeni bir cihan savaşı patlar mı? Yeni soğuk savaş kavramı pek “yeni” değil esasen, her küresel rekabette gündeme gelen bir kavram.
Suriye ekseninde Lavrov’un söyledikleri “Batı-Rusya” karşıtlığının bir ön-provasıydı ve elbette Soğuk Savaş’ı çağrıştırıyordu. 2022 Şubatı’nda Ukrayna’ya başlayan “özel askeri operasyon” sonrası ise bu defa, “gerçek soğuk savaş” başladı. “Soğuk savaş enflasyonu” var ve bu yazı onun üzerine birkaç laf etmeyi amaçlıyor.
***
Soğuk Savaş’ı Amerikalıların mı (özellikle Truman) Sovyetler’in mi (tabii ki Stalin) başlattığı tartışma konusudur. Tarihler 1945’i vermektedir. Tuhaftır ki 35-50 milyon insanın öldüğü bir savaşın bitiş yılı, “yeni bir savaş”ın da başlangıç tarihidir. İsmin babasının –atom bombası temelinde- bir yazar, Orwel olduğu biliniyor. Kavramın içeriğini ilk tanımlamaya çalışan ise –her zamanki gibi- İngilizler’dir. 1947’de Bernard Baruch ve aynı yıl içinde Truman tarafından netleştirilmiştir. Kavram üzerindeki bu birleşmeye rağmen ne “soğuk”, ne de “savaş” sözcüğü üzerinde bir anlaşma vardır.
Amerika’ya karşı Sovyetler’in atom bombası geliştirmesi, Çin Devrimi, Kuzey Kore’yi kovalayan Amerikalılar’ı Çin ordusunun süpürmesi, Marshall yardımı ve SSCB’yi çevreleme politikasının Soğuk Savaş’a sebep olduğu söylenmiştir.
Ancak II. Dünya Savaşı’ndan bariz şekilde üstün çıkan güç ABD’nin bir soğuk savaşa neden karar verdiği hala tartışma konusudur. Zira daha 1942’de ABD dünyanın en büyük gücüydü (bütün Mihver devletlerinden daha fazla silah üretme, 1 yıl sonra ise SSCB’den üç kat daha fazla silah ve cephaneye sahip olma) ve savaşa girme kararı onu olağanüstü bir büyüme ve refaha sokmuştu. Dahası ABD “topraklarında savaş görmemişti” ve bu sebeple de tüm ülkelerden ayrılıyordu.
Soğuk Savaş’ı kuşkusuz ABD başlattı ve bu komünizm ile kapitalizm çelişkisinin uzlaşmaz olduğu inancına dayanıyordu. Kapitalizmin on-on beş yılda bir krize girdiğine inanan ve ABD ve Batı kampında yeni bir bunalım ve sosyalizme yönelim olacağını düşünen Stalin ve SSCB’ye soğuk savaş, bir “ön-yanıt”, (“önleyici vuruş”) idi.
ABD, komünizm karşısında yenilgi korkusuyla bu savaşa girmişti. Savaşın –askeri, ekonomik vd. dışında- en önemli cephelerinden biri de kültür, sanat ve ideoloji idi. Kabul edelim ki 1989’a varıldığında bu savaşın galibi ABD idi. Zira sosyalizm ve SSCB kendini yenileyemedi, iç sorunlarını çözemedi, hele Doğu Avrupa modeli –Enver hocanın eşsiz tanımıyla- adeta bir “anti-komünizm” idi.
Şimdi yeni bir savaşın, üçüncü dünya savaşının arifesinde olduğumuz –gittikçe daha fazla- kabul görüyor. 1939’da 7 büyük güçle, “çok kutuplu” bir dünya vardı. 1945’te iki kutuplu bir dünya (ABD-SSCB), 1989 sonrası ise “tek kutuplu” bir dünya (Amerikan imparatorluğu) vardı.
***
Şimdi yeniden “çok kutuplu bir dünya”dayız. Çin, ABD, Rusya, Hindistan, Kore, Brics ve ŞİÖ var. BM’nin ruhuna –Gazze’deki 41 bin ölü genç, kadın, erkek ve çocuk ile- fatiha okundu bile.
Dünya, son 20 yılda “küreselleşme” adlı canavarlık dönemini de geride bıraktı. Yoksullar dünyanın sefasını süren bir avuç yamyamı doyurmak için daha çok çalışıyor. Bir ideolojiler çağında değiliz; “izm”ler yok; otuz yıl evvel yükselen siyasal İslam Suriye çöllerinde Putin ve Esad’ın tankları altında kaldı.
Bu “yeni soğuk savaş”ın ne 1945’le en küçük bir benzerliği var, ne de dünyada -varlığıyla savaşları, sömürge seferlerini caydıran- bir SSCB var. Putin ve ekibinin –zaman zaman kendilerini Rus komünizminin gururlu mirasçıları saysalar da- SSCB ile en küçük benzerliği yok, ABD’nin başında Truman’la karşılaştırılamaz vahşilikte bir sermaye ve temsilcileri (Trump-Harris) var. “Soğuk Savaş”, o eski “savaş” değil.