Google Play Store
App Store

Uyum haftası ve seminer dönemi ile birlikte okullarda dördüncü haftanın içindeyiz. Peki, nasıl başladık 2024-2025 eğitim-öğretim yılına? Okullarda hâlâ temizlik görevlisi yok. Okullarda temizlik görevlisi olmadığını Bakanlık önce reddetti. Velilerin, öğretmenlerin okulları temizlediği, çöp yığını haline gelmiş okul görüntülerinin ortaya çıkmasıyla, yapılan eylemlerle geçtiğimiz hafta okullardaki temizlik görevlisi ihtiyacının ancak yüzde 25’ini karşılayabildiklerini 30 bin temizlik görevlisinin TYP (Toplum Yararına Program) kapsamında alınacağını açıkladı. Bu durumda beş ayrı statü oluşacak. Biri TYP, diğeri İUP, üçüncüsü geçici işçi statüsü, dördüncüsü az sayıda kalan kadrolu çalışanlar, sonuncusu ise PİCTES kapsamında çalışan temizlik görevlileri. Bu durum farklı istihdam şekilleri ise her açıdan sorunları daha da artıracak.

İşgücü uyum programı ile günde 566 TL’ye haftanın 3 günü güvencesiz, asgari ücretin yarısının da altında emek sömürüsünün ve devlet eliyle güvencesiz ve asgari ücretin dahi altında çalışmanın olağanlaştırılmaya çalışıldığı bir program ile bu sorunun çözülmeyeceği çok açık. Çözüm adına sunulan hiçbir seçenek te kalıcı ve sürekli değil. Tek çözüm yeterli sayıda ve kadrolu atama. Okullardaki temizlik sorunu yılan hikâyesine dönüşmüş durumda. Okullarda şimdiden hastalıklar yaygınlaşmaya başladı. Hem öğrencilerin, öğretmenlerin hem de tüm toplumun sağlığı risk altında.

∗∗∗

Tasarruf gerekçesiyle taşımalı eğitim hakkının sınırlandırılması, çocukların elinden alınması ile ilgili sorun da devam ediyor. Taşımalı eğitimin olduğu okullarda boş sıraların görüntüsü kamuoyuna yansımaya başladı. Taşımalı eğitimle okullara ulaşan kaç çocuk şu anda okula devam edebiliyor? Köylerde, kırsal kesimlerde tüm çocukların, kız çocuklarının, özel eğitime gereksinimi olan çocukların okula erişiminde azalma oranı nedir? Bir açıklama dahi yapılmıyor. Verileri paylaşmamak ise Bakanlık’ın politik tercihi. Veri olmadığında sorun da görünmez hale getiriliyor. Bolu’da veliler günlerdir ayakta. Ülkenin her yerinde velilere sunulan tek seçenek çocukların yurtlarda kalması. Çok sayıda ilde, ilçede kamu yurtlarının olmadığı açık gerçek. Yeni Aladağlar mı yaratılmak isteniyor?

İllerde, ilçelerde art arda ücretli öğretmen görevlendirme listeleri açıklanıyor. Bütçe yetersizliği, kamuda tasarruf gerekçeleri ile yeterli öğretmen ataması yapılmıyor. Öğretmen ihtiyacı ciddi boyuta ulaşmış durumda. Buna rağmen aylardır mülakat, yargı kararı diyerek 20 bin öğretmenin ataması da gerçekleştirilmiyor. Öğrenciler öğretmensiz, öğretmenler öğrencilerine, mesleğine kavuşmayı bekliyor. Adil, objektif, bilimsel olmayan bir yöntem olan mülakatın atama kriteri olamayacağı da çok açık. Mülakatın ne kadar büyük bir adaletsizlik olduğu “yanlışlıkla sızan” ekran görüntüleri ile bir kez daha kanıtlandı. Mülakatın adil, bilimsel kriterlere dayanmadığını artık tüm memleket biliyor. Asıl soru ise genel seçim öncesi söz verildi, neden mülakat kaldırılmıyor?

Okullarda öğretmen yok, temizlik görevlisi yok. Taşımalı eğitim öğrencileri için artık okula ulaşım yok, dolayısıyla okul yok. MESEM’deki çocukların ve açıklanan mesleki eğitim politika belgesi ile dört yeni okul modeli ile meslek liselerindeki çocukların okulla bağı koparıldığından onlar için de okul yok.

Yoksulluğun artışıyla çocuklar açlıkla, yetersiz beslenme ile karşı karşıya. TÜİK’in İstatistiklerle Çocuk 2022 raporunda yoksulluğun artışından kaynaklı çocukların yüzde 62,4’ü ucuz gıda olan ekmek, makarna ile besleniyor. İki çocuktan yalnızca biri meyveye ulaşabiliyor. Sebze tüketebilen çocukların oranı yüzde 33, et, tavuk, balık tüketebilen yüzde 12,7, bakliyat tüketebilen çocukların oranı ise yüzde 10,9. TÜİK’in gerçeği örtme aracı haline getirildiği ülkemizde ve bu oranların 2022’de açıklandığını da göz önünde bulundurduğumuzda asıl tablonun çok daha vahim olduğu da bir gerçek.

∗∗∗

Yoksulluğun artışı deprem bölgesindeki çocukları katbekat olumsuz etkiliyor. Ocak 2024’te TTB-SES Hatay Deprem Koordinasyonu; Defne, Antakya, Samandağ ilçelerinde beş yaş altı çocuklarda tespit ettikleri beslenme ve gıda güvencesi raporunu açıkladı. Rapora göre; ailelerin dörtte üçünden fazlasının (yüzde 76,3) güvenceli işi yok, yarısından fazlası (yüzde 56,7) düzenli gelire sahip değil. Ailelerin sadece üçte birinin (yüzde 33,5) gıdaya düzenli erişimi var. Ailelerin yaklaşık yarısının suya erişimi yok veya yetersiz. Beş yaş altı çocukların yüzde 6,2’sinde bodurluk, yüzde 4,4’ünde ucuz, karbonhidrat ağırlıklı gıdalarla beslenmelerinden kaynaklı aşırı kiloluğun belirlendiği açıklandı. Bodurluk zayıflıktan farklı olarak kalıcı ve sonraki yıllarda telafisi yok.

Yaşanılan durumun vahameti son derece açık iken okulların açıldığı günden bugüne deprem bölgesinde yer alan 11 ilde okul öncesi ile sınırlı olan bir öğün yemek dağıtılmıyor. Genel seçim öncesi ülke genelinde okul öncesinden başlanarak kademeli olarak yaygınlaştırılacağı açıklanan okul yemeğinden seçim sonrası tasarruf gerekçesi ile vazgeçildi. Yeni eğitim öğretim yılı öncesi yayımlanan yönetmelikle taşımalı eğitimle okullara ulaşan ikili eğitim gören çocukların okul yemeği uygulamasından da tasarruf diyerek vazgeçildiği açıklandı. Deprem bölgesinde, okul öncesinde okul yemeğinden de mi tasarruf gerekçesiyle vazgeçildi?

Hafta sonu (21-22 Eylül’de) Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu Ankara’da “Ücretsiz Okul Yemeği Hemen Şimdi” çalıştayını gerçekleştirdi. Çalıştayda yapılan sunumlar ve sahadan elde edilen bilgilerle okul yemeğinin ne denli acil ve vazgeçilmez bir kamusal hak olduğu bir kez daha görülmüş oldu. Başta tüm veliler ve laik, kamusal eğitim hakkı mücadelesinden vazgeçmeyenler olarak koalisyonu il il, okul okul büyütmek hepimizin tarihsel sorumluluğu.