Sivas’ta Madımak Oteli’nin önünde toplanan binlerce kişi oteli ateşe verdiğinde, başta Alevi yurttaşlar olmak üzere, bir arada ve huzur içinde yaşamak isteyen herkes dehşete düşmüştü. Maraş ve Malatya katliamlarının acısı dün gibi, tazeydi. Ülkeyi 80 Darbesi’ne götüren sürecin travması canlıydı. Ve şimdi tarihin en karanlık dönemlerinden bir diğeri olan 90’lara gelinmişti. 2 Temmuz 1993’te, Pir Sultan Abdal Kültür ve Sanat Etkinlikleri kapsamında Sivas’ta bulunan aydın, yazar ve şairlerin kaldığı otelin etrafını kuşatan güruh, Aziz Nesin’in bir konuşmasını ‘İslam’a hakaret’ sayıp, ‘incindiğinden’ saldırıya geçmek için bekliyordu.

Gittikçe artan kalabalık (15 bin) ne hikmetse, yan yana gelen üç solcuyu ayırmak için atom bombası atabilme kapasitesine sahip devletin kolluk güçleri tarafından dağıtılamadı. Sonunda otuz üç aydın ve iki otel çalışanı, ellerindeki benzin bidonlarını tekbirlerle boşaltıp tutuşturan binlerce kişi tarafından öldürüldü. 



***

Dönemin Başbakanı Tansu Çiller “çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir” dedi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise olayın ağır tahrik altında gerçekleştiğini, Alevi- Sünni çatışmasından söz edilemeyeceğini söyledi. İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu da, yaşananlardan Aziz Nesin’i sorumlu tutarak, halkı galeyana getirmekle suçladı. Bu üç yetkilinin yaptığı açıklamalar, yargı sürecinin nasıl ele alınacağına dair tanıdık ipuçları barındırıyordu. Mahkeme toplam 85 sanık için, 15 ila 2 yıl arasında değişen hapis cezalarına hükmetti. 1998’de yeniden yargılanan 33 sanık müebbet hapse mahkûm oldu. Yargıtay’ın kararı bozmasından sonra firar eden katliamın kilit isimlerinden biri Sivas Belediye Meclis üyesi Cafer Erçakmak’tı. Öldüğünde, aslında ‘firari’ yıllarını mahallesinde geçirmiş olduğu anlaşıldı. Sanıkların avukatlığını yapan isimler de zaman içinde gerek AKP sıralarında vekil olarak, gerek Anayasa Mahkemesi üyeliğine varan önemli görevlerde karşımıza çıktılar. 

***

2014 yılında mahkeme, yakalanamayan beş ve ölen iki sanık için davanın zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verdi. İnsanlık suçlarında zamanaşımı olmamasına rağmen mahkeme başkanı suçu işleyenlerin kamu görevlisi olmaması sebebiyle bu kararın alındığını savundu. Oysa Av. Şenal Sarıhan’ın dikkat çektiği üzere konu, uluslararası anlaşmalarda şüpheye yer bırakmayacak şekilde düzenlenmişti. “Hangi tarihte olursa olsun, saldırıyı başlatanlara, saldırıya refakatçi ya da azmettirici olanlara, devlet yetkilileri ya da özel şahıslara, insanlığa karşı işlenmiş suçlar bakımından zamanaşımı uygulanamaz.” Dönemin Başbakanı Erdoğan’ın karara ilişkin yorumu kısa ve net olmuştu: “Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun.” Ve geldik bugüne; yargıdan bir ‘öyle, ama’ kararı daha çıktı. Anayasa Mahkemesi, yangını çıkaran kişi olarak müebbet hapse mahkûm olan Yunus Karataş’ın koşullu salıverme hükümlerinden yararlanmak için yaptığı başvuruyla ilgili tartışmalı bir sonuca vardı. Mahkemeye göre “Sivas Katliamı’nda ortada bir terör örgütü olmadığı ve terör örgütü olmadan terör suçlusu olunamayacağı için” Karataş da pekala salıverilebilir. 

***

Bugün hapishaneler, “herhangi bir örgüte üye olmamakla birlikte…” diye başlayan ve sonra “ama örgüt adına suç işledi” denilerek üzerlerine ceza yağdırılan insanlarla dolu. Yargının dibine kadar siyasallaşması bir yana, zaten toplum “benden yana olmayan herkes terörist” denilerek bölünmüş durumda. Çünkü bu; şahsım, keyfim ve kahyası üçlemesiyle yönetilen her yerde görülebilecek trajik ama sıradan bir durum. Özetle, Sivas’ta çakmağı çakıp insan yakanlar, alkış tutanlar ‘örgütsüz’ olduğu için terörist değil, ama Gezi’de kendilerini ağaçların önüne atan, iktidarın baskıcı, anti-demokratik uygulamalara isyan eden insanlar örgütlü ve ‘terörist’ öyle mi? Hakkını arayan, haber yapan, itiraz eden, omuz omuza demokrasi ve özgürlük diye bağıran herkesler terörist ama Sivas’ta 35 kişiyi yakarak öldürenler değil. Madımak’ta, Maraş’ta, Malatya’da, Gazi Mahallesi ve daha pek çok yerde… cebinde taşıdığı cehennem alevini ‘istenen’ yerde fırlatan bu güruhtan daha örgütlüsüne rastlamak zor bu ülkede.