Google Play Store
App Store

Almanya’nın nüfusu itibarıyla en büyük eyaleti Kuzey Ren-Vestfalya yerel seçimleri, yedi ay önceki genel seçimlerden sonraki ilk seçim olduğu için önemliydi. Sosyal demokrat, yeşil ve liberal partilerden oluşan Olaf Scholz hükümetinin çökmesi üzerine şubat ayında gerçekleştirilen erken genel seçimin ardından kurulan Hristiyan demokrat ağırlıklı Friedrich Merz hükümetinin icraatları böylece ilk kez sandık sınavından geçti.

Sonuç: Sosyal devleti küçültmeye, yerel yönetimleri dar gelirli kesimler aleyhine tasarruflara zorlamaya hazırlanan, bunları yaparken ekonomik kaynakların büyük bir bölümünü silahlanmaya yatıran hükümet partileri, yani CDU (Hıristiyan Demokrat Birlik) ve SPD (Almanya Sosyal Demokrat Partisi) yine çoğunlukta. Her iki partinin oylarında beş yıl önceki yerel seçimlerde ya da yedi ay önceki genel seçimde aldıkları sonuçlara göre sadece yüzde 1-2 oranında gerileme var. Yani Merz hükümetine halktan büyük bir itiraz yok. Şimdilik.

AŞIRI SAĞ BATIDA GÜÇLENİYOR

400’e yakın kent ve diğer yerel birimlerde, tüm Almanya’daki seçmenlerin neredeyse dörtte birinin oylarıyla gerçekleştirilen belediye başkanı ve belediye meclisi seçimlerinin en önemli sonucu ise aşırı sağın büyük seçim başarısı oldu. Aşırı sağcı parti AfD (Almanya için Alternatif), CDU ve SPD’den sonra bu eyaletteki üçüncü parti oldu. AfD’nin seçimdeki oranı yüzde 16,5. Bu şubat ayındaki genel seçimde aldığı ve onu ülke genelinde ikinci büyük parti konumuna yükselten yüzde 20,8’in gerisinde. Ancak asıl önemli olan bu eyaletteki oy patlaması. Seçim kampanyası döneminde diğer partilere göre çok da fazla yerel çalışma yapmayan aşırı sağcı parti, bir dönemler Almanya’da sosyal demokrasinin kalesi olan, emekçi nüfusun ve tabii ki göçmen kökenlilerin en yoğun olduğu bu eyaletteki oyları, önceki seçime göre üç katından fazla. Aşırı sağcı adaylar eyaletin büyük kentlerinden üçünde (Gelsenkirchen, Duisburg, Hagen) belediye başkanlığı yarışında ikinci sırayı alarak ikinci tura kalmayı başardılar. Elbette diğer partiler ikinci turda işbirliği yaparak, Almanya’nın batısında bir aşırı sağcının belediye başkanı seçilmesini engelleyeceklerdir. Ancak AfD’nin sadece yabancı düşmanlığı yaparak ülkenin batısında da böylesine güçlenmesi “Almanya’da faşizm” tehlikesinin ne denli büyük ve güncel olduğunu gösteriyor.

YEŞİLLERDE ÇÖKÜŞ

Bu seçimlerin en büyük kaybedeni Yeşiller partisi oldu. Son dönemlerdeki seçimlerin hemen hepsinde büyük hezimete uğrayan Yeşiller, bu eyalette yüzde 6,5 oranında oy kaybına uğrayarak ortalama yüzde 13,5 ile dördüncü parti olabildi. Bir dönem seçim anketlerinde birinci parti konumuna bile yükselebilen Yeşiller’in özellikle Scholz hükümeti dönemindeki performanslarının sandığa böyle yansıması şaşırtıcı değil. Partinin yeni yöneticilerinin, biri kendisini Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul Başkanlığı’na “atayarak”, diğeri de siyasetten ayrılarak zor durumdaki partilerine sırtlarını dönen eski eş başkanlar, eski Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ve eski Başbakan Yardımcısı-Ekonomi Bakanı Robert Habeck’in geride bıraktığı enkazı kaldırmaları çok zor.

Özellikle Ukrayna Savaşı ve Almanya’nın yeniden silahlanması konusundaki tavırları nedeniyle başta Sol Parti (Die Linke) olmak üzere diğer partilere büyük oy kaybı yaşayan Yeşiller’in oy oranı ülke genelinde yüzde 11’de sabitlenmiş gibi. Genel seçimde yüzde 11,6 alan parti, o dönemden bu yana gerçekleştirilen kamuoyu yoklamalarının hemen hepsinde ancak yüzde 11 alabiliyor.

Ama buna rağmen bireysel düzeyde başarılı olan Yeşiller de var. Örneğin ülkenin önemli metropollerinden ve Kuzey Ren Vestfalya’nın en büyük kenti Köln’deki belediye başkanlığı seçiminin ilk turunun galibi, Yeşiller’in buradaki adayı Berivan Aymaz oldu. Eyalet başkenti Düsseldorf’un ikinci tur için güçlü adaylarından biri de Yeşiller’den. Uzun bir dönemdir partinin bu eyaletteki örgütlenmesinde üst düzey görevler üstlenen Berivan Aymaz, iki hafta sonraki ikinci turda sosyal demokrat rakibi Torsten Burmester ile yarışacak.

Başta CDU olmak üzere diğer partilerin seçmenlerinin ağırlıkla Burmester’i desteklemesi beklendiği için Türkiye kökenli Aymaz’ın Köln Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesi çok zor, ancak yine de bir sürpriz yapabilir.

HER ŞEYE RAĞMEN

Benzer bir durum bu partinin en tanınmış Türkiye kökenli liderlerinden Cem Özdemir için de geçerli. Önceki federal hükümette Gıda ve Tarım Bakanlığı’nı başarıyla yürüten, son dönemlerde de bunun yanı sıra Eğitim ve Araştırma Bakanlığı’nı üstlenen Özdemir, önümüzdeki yılın Baden Württemberg seçimlerine partisinin eyalet başbakanı adayı olarak katılıyor. Yeşiller, uzun yıllar Almanya’da ilk kez başbakan çıkardıkları bu eyaletin en güçlü partisiydi. Ancak son yıllarda bu durum değişti. Anketler Yeşiller’in sandıktan birinci parti olarak çıkması ve dolayısıyla Özdemir’in başbakanlığı üstlenmesi şansının giderek azaldığını gösteriyor.

Her şeye rağmen Türkiye kökenli bu iki politikacı büyük bir bozgun yaşayan Yeşiller’in şimdilik de olsa yükselen yıldızları. Tabii onlar da Yeşiller partisinin giderek sağa kayan politikalarının sorumlularından. Ancak yabancı düşmanlığının alabildiğince güçlendiği bu dönemde ülkenin büyük bir metropolünü ya da eyaletini yönetmeye aday politikacıların en önünde seçmen karşısına çıkmaları yine de önemli bir kazanım.