Yerelde demokrasiyi kesme
Dr. Ali Mert TAŞCIER - Siyaset Bilimci, Yerel Yönetim Uzmanı
En bilindik sözler silsilesi açıklansa “yerel demokrasi” üst sıralardaki yerini hiç kaybetmez. Bir de yine buna dayalı çeşitli varsayımlar hatta ön kabuller çıkar: “Yerel yönetimler güçlüyse demokrasi de güçlüdür. Demokrasi yerelde başlar.” Elbette bunlar yüz yılların deneyimi ile oluşmuş gerçeklikler, ama tek başına doğruluğu tartışmalı olabilir. Şöyle ki güçlü bir demokraside yerel yönetimlerin rolü yadsınamaz. Ancak bu güçlü demokrasinin unsurlarından sadece biri. Merkezi yönetimin ya da genelde iktidarın demokratik bir yönetim sergilemediği yerde, yerelin tek başına demokrasiyi sağlaması ve bunu sürdürmesi çok mümkün değil. Başka bir açıdan yaklaşalım: Belediye meclislerinde yüzde 10 kesme kuralı varken, başka bir ifadeyle temsilde adalet yokken, yerelde demokrasiyi konuşabilir miyiz? Yazıya konu olacak o soruyu soralım o zaman: Nedir yüzde 10 kesme? Yüzde 10 seçim barajından farkı ne?
BELEDİYENİN MECLİSİ
Yerel yönetimler denilince ilk akla gelen belediye, belediye denilince ise başkan. Kamuoyunda bilinme ile ilgili doğal bir sonuç bu. Ayrıca belediye başkanı seçimini çözümlemek kolaydır. Daha çok oy alan belediye başkanı seçilir. Ancak işin bir de belediye meclisi kısmı var. Yerelde demokrasi tartışmalarını buradan ele alabiliriz.
Yerel seçimleri farklı kılan hem mesafe hem de hizmet anlamında halka en yakın yönetim biriminin belirleniyor olması. Temsil, katılım, çoğulculuk gibi kavramların altının rahatlıkla doldurulabileceği bir sistemden bahsediyoruz. Hemen somut bir örnek verelim: 1960’ların başına kadar belediye meclisinde basit çoğunluk kuralı geçerliydi, yani çoğunluğu alan tüm üyelere sahip oluyordu. Belediye başkanını da bu meclis seçiyordu. Belediye meclisi seçiminin evrimi de bu anlamda ilginç bir çizgi izliyor: 1963’ten sonra barajsız nispi temsil, 1984’ten sonra ise onda bir barajlı nispi temsil uygulanıyor. Sadece belediyelerin seçim yöntemleri bile ayrı bir yazının konusu olabilir. O nedenle seçim sistemlerine ayrıntıyla girmek yerine, onunla bağlantılı olarak yüzde 10 kesme üzerinde duracağız.
YÜZDE 10 KESME
Mevcutta, belediye meclis üyelerinin seçiminde onda bir barajlı nispi temsil yöntemi kullanılıyor. Bu adaletsiz, demokratik temsile aykırı, çoğulculuğun önünde engel bir sistemdir. Yalnız bunun özellikle genel seçimlerde uygulanan yüzde 10’luk seçim barajı ile karıştırılmaması lazım. Öncelikle şunun bilinmesi gerek: Yerel seçimlerde bir parti yüzde 10 barajını geçse de onda bir kesmeyle belediye meclis üyesi çıkaramayabilir.
Kafa karıştırıcı olan bu sistem, belediye meclisinde istikrarı sağladığı ve karar almada kolaylaştırıcı olduğu biçiminde savunuluyor. Kesmenin nasıl yapıldığını anlamak için örnek verebiliriz. Belirli bir seçim çevresinde kullanılan geçerli oyların onda biri olan sayı, seçime katılan partilerin aldıkları oylardan ayrı ayrı çıkarıldıktan sonra partilerin kalan oyları, d’Hondt yöntemiyle nispi temsil sistemine göre hesaplanmakta. Bunun sonucunda yapılan sıralama meclis üyeliklerini belirlemekte. Daha da somutlayalım: 500 bin geçerli oyun olduğu bir ilçede, onda birlik baraj olan 50 bin oy, tüm partilerin aldıkları oylardan çıkarılıyor. A Partisi’nin 200 bin, B Partisi’nin 175 bin ve C Partisi’nin 51 bin oy aldığını varsayalım. C Partisi’nin 51 bin oyundan 50 bin yüzde onluk rakam kesilince kalan bin oy C Partisi adına d’Hondt hesaplamasına giriyor ki neredeyse bu partinin belediye meclis üyesi çıkarması mümkün olmayacaktır. Hesaplama sonucunda çıkan sayılar, küçük partileri temsil edilememe noktasına getirmekte, temsilde adaletin yokluğu ise katılımdan çoğulculuğa, hesap verilebilirlikten denetime kadar, demokrasinin temel tüm ilkelerini etkilemekte. Mevcut sistemin en temel sorunlarından biri bu kesmedir.
KESMEYE KARŞI ADALET
Türkiye’de öncelikle kamu yönetiminin ve özelde yerel yönetimlerin kronikleşmiş sorunları çözülmeden yerel demokrasiden bahsedilemez. Günü kurtaracak düzenlemeler orta ve uzun vadede sorunların büyümesine neden olur. 2019 yerel seçimlerinin hemen ardından yaşananları hatırlayalım: İktidar yerel seçimlerde önemli yerleri kaybettikten sonra sıklıkla yerel yönetim reformu söylemini kullanır oldu. Yine o dönemde torba kanunların içerisine yerleştirilmiş kimi maddelerle kendi belediyelerini rahatlatmaya dönük düzenlemelerden de geri durmadı. Sonuç? Kronikleşen sorunlar artmakta ve başta CHP’liler olmak üzere muhalefet belediyelerinin (HDP’li belediye bırakmadıkları için) başarıları çoğunlukla engellenmek istenmekte..
Topyekûn bir düzenlemeye, bunun için ise kamu yönetimi reformuna ihtiyaç olduğu ortada. Bu reform içerisinde mutlaka belediye meclisi seçimlerinde kullanılan onda bir barajlı nispi temsil sistemine yani kesme işine kesinlikle son verilmeli. Kesme yöntemi yerine mecliste yönetsel istikrarın sağlanabileceği, makul oranda bir baraj uygulanabilir. 1980 Darbesinden artık kalan uygulamalardan vazgeçmek, zihniyet değişimi için de önemli adımdır.