Bir yanda gönülden dayanışma, öte yanda kibirliden kirli sataşma…

Bir yanda Dayanışma Gönüllüleri, öte yanda sataşma sürüleri…

Bir yanda örgütlü iyilik, öte yanda örgütlü kötülük...

Tıpkı ortasından geçen fay hattıyla ikiye bölünmüş şehirler gibi, kasabalar gibi, köyler gibi, ortasından geçen insanlık fay hattıyla ikiye bölünmüş bir toplum. Bir yanda enkazdan iyiliği kurtarmak için çırpınanlar, öte yanda enkazdan kötülüğü çoğaltmak için çığırtanlar.

Halimiz böyledir. Ama kuşkusuz böyle gelmiş böyle gitmeyecektir. Aksini düşünmek bile yeni bir felakettir.

Hal böyle olunca, önümüzdeki seçim bile artık iyilik ile kötülük arasındaki bir seçim denklemindedir. Bu kadar basittir.

Bencileyin yeni bir şey söylemeye de ihtiyaç yoktur.

Sıradan ve sahici insanların kısacık ve küçücük mutlulukları bile enkaz altında kaldı. Oysa çoğu kez o mutluluklarını bile fark etmezlerdi. Ve bazen fark edebildiklerinde, o kısacık ve küçücük mutlulukları ömre bedel olurdu. Enkaz altında kalmalarını reva görenler, işte o bedeli onlara hakikaten ömürleriyle ödettiler. Lakin enkaz altında bırakılan o ömürlerin, o sıradan ve sahici ömürlerin bedelini hiçbir sıra dışı varsıl ödeyemezdi, hiçbir saraylı, hiçbir müteahhit, hiçbir tuzu kuru siyasi İslamcı ödeyemezdi; çünkü o yaratıkların o bedeli ödemeye parası pulu yetmezdi, upuzun ve kocaman ve umutsuz mutlulukları hiç yetmezdi. Zira varsılların, saraylıların, müteahhitlerin, tuzu kuru siyasi İslamcıların her şeyleri vardı, umuda ise hiç ihtiyaçları yoktu.

Ama bakın işte, depremle birlikte varsıllar, saraylılar, müteahhitler, tuzu kuru siyasi İslamcılar paralarını tüketmese de inandırıcılık ve itibar bakımından sıfırı tükettiler. Ellerinde bir “tek” o şey kaldı:

Sıfır Adam.

Öyleyse, bundan böyle, Twitter’da Dayanışma Gönüllülerinin deprem enkazından çıkardığını gördüğüm “Devrimcilik Güzel Şey Be Kardeşim” kitabımda da yıllar önce söylediğim üzere:

ancak kısacık ve küçücük mutlulukları olabilir
sıradan ve sahici insanların.
bunu fark etmezler bile
ve bunu yalnızca şairler fark edebilir belki.
kısacık ve küçücük mutlulukları,
sıradan ve sahici insanların,
ancak şiire dökülebilir, şiir olabilir,
başka türlü anlatılamaz.
kısacık ve küçücük mutlulukları
sıradan ve sahici insanların,
ömre bedel olur.
bu bedeli hiç bir sıra dışı varsıl ödeyemez;
parası pulu yetmez, upuzun ve kocaman
ve umutsuz mutlulukları yetmez.
zira her şeyleri vardır varsılların,
umuda ihtiyaçları yoktur.
öyleyse her şeyleri var olan varsılların
yalnızca umutları yoktur.
oysa hiçbir şeyleri yoktur
sıradan ve sahici insanların,
ancak kısacık ve küçücük mutlulukları olabilir
ve upuzun ve kocaman umutları.

...

sıradan ve sahici milyonlarca insan,
bunu fark ettikleri zaman,
umutları devinir, devrim olur...