YKS: Eğitimin çöküşü
Ülkemizdeki her on kişiden birinin yaşamını doğrudan ve dolaylı etkileyecek olan Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçları açıklandı.
12. sınıf mezunu öğrencilerin temel yeterlilik matematik ortalamaları 40 soruda 7,9, fen bilimlerinde 20 soruda 3,4. Alan yeterlilik sonuçları ise daha vahim. Matematikte 40 soruda 5,5, fizikte 14 soruda 2,2,kimyada 13 soruda 1,4,edebiyatta 24 soruda 5,9. Sınava giren 64 bin kişi ise sıfır aldı.
MEB başladığı yıldan itibaren LGS testlerini, ÖSYM de 2021’den bugüne YKS testlerini net ortalamaları ile değil doğru ortalamaları ile yayımlıyor. Tüm kurumlar TÜİK’leşmiş yapılara dönüştürülmüş durumda. Gerçek rakam, eğitimde yaşanan çöküş bu rakamların çok ötesinde.
Eğitim halkın çocukları için, gelecek yaşantılarını değiştirmek için tek umuttu. Açıklanan YKS sonuçları, laik, kamusal eğitim karşıtı politikalar sonucunda eğitimin çöküşünün, o umutların nasıl karartıldığının en açık sonucu oldu.
Fen ve Anadolu liselerinin akademik başarısı imam hatip ve meslek liselerine oranla açık ara yüksek iken AKP’nin 22 yıldır yürüttüğü okullaşma politikası imam hatip ve meslek liselerini artırma yönünde oldu. Amaç ise bizzat AKP tarafından açıklanmıştı. Son müfredat içeriğinde de ismi sıklıkla karşımıza çıkan Necip Fazıl’ın deyişiyle Cumhuriyet ile hesaplaşacak kindar-dindar bir nesil ve sermaye için ucuz iş gücü, yüz binlerce çocuk işçi yaratacaklardı. Kamu kaynaklarını kamu okulları için değil, özel okul patronları için sermaye için kullanacaklardı. Kamusal bir hak olan eğitimi, hem özel okulları arttırarak, hem kamu okullarını aidat, kayıt parası vb isimlerle paralı hale getirerek alınıp satılabilir meta haline getireceklerdi. Bu çöküşü yirmi iki yılda adım adım yarattılar;
• 2023’e geldiğimizde fen lisesi sayısı 365 iken imam hatip lisesi (İHL) sayısı 1714’e,meslek lisesi sayısı 6 bin 201’e çıkarıldı. PISA 2022 raporunda fen liseleri ile İHL ve meslek liseleri karşılaştırıldığında okul yılı farkı 10 okul yılına kadar çıkıyor.
• 2023 Liseye Geçiş Sınavı (LGS) sonrası fen liselerine 40 bin 470 kontenjan ayrılırken İHL’ye ayrılan kontenjan 42 bin 356’ya, meslek liselerine ayrılan kontenjan ise 41 bin 826’ya çıkarıldı. 2024 LGS sonrası ise fen ve anadolu liselerinin kontenjanı 5620 azaltılırken İHL ve meslek liselerinin kontenjanı 2016 artırıldı.
• İmam hatip okulları 1739 Milli Eğitim Temel Kanunu’nda yalnızca din görevlisi yetiştirme amaçlı kurulan okullar olarak tanımlanıyor. Buna rağmen kanunu yok sayarak tüm okulları imam hatipleştiren Anadolu fen imam hatip, Anadolu sosyal bilimler imam hatip, Anadolu yabancı diller imam hatip vb okul türlerini açtılar.
• Ortaöğretimde hiçbir okul türü içinde ortaokul kısmı yok iken bağımsız imam hatip ortaokul binalarına ek olarak imam hatip liselerinin içine imam hatip ortaokulları açıldı.
• Öyle bir sınav sistemi ve okullaşma politikası yarattılar ki öğrenciler zorunlu olarak imam hatibe veya meslek lisesine mecbur bırakıldı. Aileler tüm ekonomik şartlarını zorlayarak çocuklarını özel okullara kaydettirdi. İHL ve meslek lisesi çıkmazını, bu kırk katır kırk satır dayatmasını kabul etmeyen ve özel okula da yoksulluktan kaynaklı gidemeyen sayıları 2,5 milyona yaklaşan öğrenciler ise örgün eğitim dışına çıktı. Ortaöğretimde üç öğrenciden biri açık lisede.
• Fen, Anadolu, sosyal bilimler gibi akademik liselere ayrılmayan kamu kaynakları meslek liselerine, özel meslek liselerine, özel okullara, MESEM’lere ve imam hatiplere aktarıldı.
• Türkiye’de özel öğretimin örgün eğitim içindeki payı 2002’de AKP iktidara geldiğinde yüzde 1,9 iken, 2024’te özel okulların devlet okullarına oranı yüzde 24’e ulaştı. AKP eğitimin satılığa çıkarılmasında tarihi bir rekora imza attı.
• Organize sanayi bölgelerinin (OSB) içinde veya dışında bulunan özel meslek liselerine “devlet desteği” adıyla milyonlar aktarıldı. Bu yerler iktidar eliyle çocuk işçi kampları haline getirildi.
Eğitimde yaşanılan çöküşte tek belirleyici olan okullaşma politikası değildi tabii ki. Müfredat değişiklikleri, siyasal kadrolaşma, kamusal eğitime yeterli bütçe aktarmama, protokoller, MESEM, ÇEDES,4+4+4 yasası, ÖMK, özelde, kamuda güvencesiz çalıştırmanın kalıcılaştırılması ve yaygınlaştırılması gibi onlarca neden sayabiliriz.
Bakan Tekin “Ne isterseniz vereceğiz” dedi ve söz konusu olan patronlar ve tarikat yapıları olduğunda ne istedilerse verdiler.
Eğitimde sayılarla anlatılamayacak, sayılara sığmayacak bir çöküş yaşıyoruz.
Márquez’in Kırmızı Pazartesi hikayesi, sonunu herkesin en başından bildiği bir cinayet hikâyesi, aynı zaman da bizim de hikayemiz. Faili de, bu çöküşü durduramazsak hikayemizin sonunu da hepimiz biliyoruz.