Geçen hafta gerçekten çok can sıkıcı bir haftaydı. Teknoloji, sosyal medya, dijital pazarlama, içerik üreticiliği yazmak her geçen gün daha zor oluyor benim için.

Sosyal medyada dün bir paylaşım gördüm. Çok bilindik bir markanın bisküvi paketleri içinde sadece 4 adet olacak şekilde de satılmaya başlanmış. Düşürüldüğümüz durum neresinden bakarsanız bakın utanç verici. Tabi ki bizim değil, bizi bu duruma düşürenlerin utanması gerekiyor. Maalesef en ufak bir yüz kızarıklığı bile göremiyoruz. Gıdaya erişim ile ilgili geçen Haziran ayında bir video haber yapmıştım. Özellikle gençlerimizin gıdaya erişimleri konusunda büyük problem var. Sağlıklı beslenemeyen, yeterli protein alamayan, vitamin alamayan gençlerin fiziksel ve zihinsel gelişimleri durma noktasında. Yeni nesillerin gelişini de olumsuz etkileyecek bu durum aslında ülke olarak ne kadar büyük bir felakete sürüklendiğimizin göstergesi.


***

Kimse kimseyi kandırmasın, UYANIN! Diyerek sürekli yazıyoruz, videolarda söylüyoruz ama problemimiz şu; tüm bunları biz bize söylüyoruz. Anlattıklarımız, paylaştıklarımız çok küçük çaplı bir alanda sınırlı kalmakta. Kendi kendimize söylediğimiz bir avuç insanın arasında gürültü kopartan bu konular inanın asıl duyması gerekenlerin kulağına, gündemine giremiyor. Basit örneklerle şöyle anlatayım, benim YouTube kanalımın abone sayısı 105 bin , Ünsal Ünlü’nün abone sayısı 153 bin, Medyascope 289 bin. Kritik olan noktaya gelelim. Bu sayılar uzun süredir bu seviyelerde. Yani ivmesi çok yavaş ya da durma noktasında. İnsanlar sınırlı oranda doğru, düzgün içerik üreticileri bulmuşlar, etraflarında toplanmışlar ve bitmiş. Büyüyemiyor. Bunun pek çok sebebi var aslında. Hızlı büyüme, yaygınlaşma için çok popüler işler, komedi, eğlence, sansasyonel içerikler üretmek gerekmekte. Biraz ona buna sataşma, kavga çıkartmak ve bundan beslenmek, magazin içeriği olmak gerekiyor. YouTube, dizi, sinema ünlüleriyle biraz bir şeyler yapmak gerekmekte. Bunların içinden bazıları yapılabilir görünse de pek çoğunu yapmak için biz uygun değiliz. Zaten yapsaydık yıllar önce yapar, devasa bir takipçi kitlesine ulaşabilirdik. Muhalefet partileri de aynı durumda!

Şimdi şapkayı önümüze koyup düşünmek zorundayız. Elbet bizim yapmamız gereken şeylerde var. Bunları denemek, bir şekilde kitlemizi büyütmek ve sesimizi daha çok insana duyurmamız gerekmekte. Bu iş sadece bizimle olmaz, bunu unutmayın. Sizlerin de üzerinde de sorumluluk var. Yayınlarda sürekli söylüyoruz ya hani, yayını paylaşmayı, beğenmeyi unutmayın. Herkes elinden geldiğince doğru olduğuna inandığı içerikleri büyük kitlelere ulaştırmakla görevli. Evet, bildiğimiz bir şey var ki biz millet olarak öyle sesini fazla çıkartmayı sevmeyen, başıma bir iş gelmesin diye diye başına gelmedik kalmayan sıkıntılı bir ülkeyiz.

Büyük sorumluluk, muhalefet partilerinin. Onlar avazları çıktığı kadar bağırmak, sesini çıkartamayanların sesi olmak zorunda. Bunun için teknolojiyi doğru düzgün kullanmak zorundalar. Saçma sapan TikTok videoları ile “gençler bakın sizin yanınızdayız” demenin çok ötesine geçmek zorundalar. Ev kadınlarına, memurlara, işçilere, beyaz yakalılara, dindarlara herkese ulaşmak zorundalar.

OYUNU KURALINA GÖRE OYNAMAK ZORUNDALAR

Tarihi, adayları belirsiz seçime çok az zaman kaldı. Türkiye’nin formülü aslında onlarca yıldır çok net. Bu formülü uygulayan herkes iktidarı ele geçirdi. Genç Parti ile Cem Uzan bile büyük bir oy oranı yakalayabildi. Özellikle ondan bahsetmemin bir sebebi var. O oyunu kurallarına göre oynadı. Üstelik hakkında çıkan o kadar olumsuz habere, davaya rağmen başarı elde etti. Emin olun yurtdışına kaçmak zorunda kalmasaydı şu an en büyük Cumhurbaşkanı adaylarından biriydi. Sürekli oyunu kurallarına göre oynamaktan bahsediyorum. Ülke gerçeklerini kabul ederek bu işe başlayabilirsiniz. Cem Uzan için ne diyordu vatandaş “abi et döner dağıtıyor adam” mitinglere katılanlara para veriyor, evlerine yardım yapıyor vs. vs. saymakla bitmez. Bugüne kadar oyunu Türkiye’nin kurallarına göre oynamayanlar ortada. Oynayanlar ortada.

***

Formülü bulacağım diye uğraşmayın, yapın gitsin artık. Görmüyor musunuz dolandırıcılık, tecavüz, uyuşturucu, kara para ile ilgili ne söylediyseniz bir sonuç çıkmadı. Karşı cevap hep şu olmadı mı? “ Ama yol yaBdılar” demediler mi? Bunları tabi ki yine söyleyin ama önce gerekeni yapın. Oyunu kurallarına göre oynadıktan sonra araya gerçekleri de söyleyerek yavaş yavaş toplumu olması gerektiği yere getirebilirsiniz. Bu yazdıklarıma tepki gösterenler olacaktır. Ben Türkiye’nin her yerini karayoluyla gezen, insanlarını gözlemleyen, onlarla sohbet eden bir gazeteci olarak söylüyorum. Genetik olarak günü kurtarmaya programlı bir toplumumuz var. O gün O’na iyilik yapanı hatırlıyor, onun güçlü olduğunu hissederse peşinden gidiyoruz. Kimse bozulmasın, kimse kızmasın. Ben bu yazımda ne görüyorsam onu anlattım. Seçim için ayırdığınız bütçeleri tamamen bu düşünce ile kullanın. Kimsenin bayrak, miting, broşür, videolar, haberler umurunda değil. Boşuna birilerine para kazandırmak için iş çıkartmayın.

***

4 parça bisküviye muhtaç hale gelen toplum, bugün bu duruma ben neden düştüm? “Kimse bunun sebebi hesap verecek” dedi mi? Demedi tabi ki! Hatta gidip CHP genel merkezine gidip eylem yapıp, pahalılığı, işsizliği protesto etmediler mi? Oyunu kurallarına göre yani kuralsız oynamak bence en büyük taktik hareket olur. Atın, tutun artık, büyük projeler, renkli dünya vaat edin. Sonra olması gereken her şey hayata geçirilir. Kimsenin endişesi olmasın. Sayıştay, yasama, yürütme, yargı olması gerektiği gibi çalışırsa kimse yanlış yapamaz. Yol da yaBılır, hastane de!