Google Play Store
App Store
Yumuşama ve 9. Yargı Paketi
Fotoğraf: AA

Dr. Dilek BULUT / Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi

31 Mart seçimlerinin ardından ülkede bir bahar havası esti. Türkiye haritasının yeni renk skalası hepimize umut verdi. Yerel seçimlerde yaşamın ekonomisi devreye girmiş, derin yoksulluğun öfkesi sesini yükseltmiş, baskıcı politikalara karşı halk dur demişti. Toplumsal muhalefetin cesaretinin arttığı seçim ertesi dönemde hemen “yumuşama, demokrasicilik” söylemi devreye sokuldu. Sokaktaki rüzgârın kesilmesi gerekiyordu. El sıkışmalar yumuşamalar takiye siyasetinin bildik oyunlarındandı. 23 yıldır aldığımız her soluktan, yetmez ama evet süreçlerinden tanıdıktı. İktidar sandıkta yaşadığı hezimeti görünce, cumhuriyetin 100. Yılında yaratmak istediği İslami toplum hayalini hızlandırmak gerekiyordu. Siyasal ve toplumsal meşru zemininde büyük bir güç kaybeden, kendi kitlesindeki rızanın da yok olduğunu gören iktidar her otoriter iktidarın başvurduğu gibi daha baskıcı yöntemleri uygulamak için tüm düğmelere bastı.

Bu sanal yumuşama havası içinde eller sıkışılırken, hop diye bitmeyen ısrarla, tekrar gündeme Anayasa değişikliği, yeni maarif kanunu, Ailenin Güçlendirilmesi ve Korunması genelgesi ardından “etki ajanlığı” ve 6284’le ilgili tehlikeli düzenlemelerin yer aldığı, içine yine akıllarına geleni attıkları 9. yargı paketi geldi.

Bir taraftan da derin yoksulluk içinde yaşamaya çalışan halk için IMF’nin acı reçetesi tüm emekçi ve emeklilere yazıldı. İktidarın İslami neoliberal rejim inşasının telaşı nedeniyle, ortak güçlü bir toplumsal mücadele için son süreçte yaşananlara bir bütünün parçası olarak bakmak ve birlikte bir mücadele örmek önemli. 31 Mart seçimlerinden sonra “muhalefete” düşmüş, anayasayı uygulamayan bir siyasi partinin bunları yapmasına geçit vermememiz gerekiyor.

9. YARGI PAKETİ VE 6284 SAYILI YASA

İstanbul sözleşmesinden sonra gerici ittifakın şimdi hedefinde 6284 sayılı “Aileyi Koruma ve Kadına Karşı Her Türlü Şiddetin Önlenmesi” ile ilgili yasa var. “Ataerkil Aileyi her şeye rağmen koruyup, kadına karşı şiddet ailenin sorunudur karışmam” diyor mealen. Hatırlatıyoruz 6284 sayılı yasaya uymak ve yasayı uygulamak devletin sorumluluğudur.

Ne var ki yasa iktidar ve gerici ittifakın uzun zamandır hedefinde. ''6284 ve İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açanların asıl hedef aldığı konu kadınlarla erkeklerin eşitliği fikri''. Laik Medeni yasanın ortadan kaldırılması, aile reisliğinin geri getirilmesi, erkeğin kadınlar ve çocuklar üzerinde mutlak bir hakimiyetinin olması ve sınırsız bir şiddet uygulama özgürlüğünün olmasını talep ediyorlar.

İstanbul sözleşmesi ve 6284 patriarkaya karşı; özel alanın (aile,ev) müdahale edilebilir olduğunu ve devletin bu alana müdahale etmesi gerektiğini söylüyor. İşte bu yüzden gerici ittifak İstanbul Sözleşmesi’ne savaş açtı ve bu savaşı İsmail ağa Cemaati’nin başlatması da tesadüfi değil. AKP tüm iktidarı boyunca kadınlara her fırsatta fıtrat söylemi ile bunu hatırlattı. Yanına Diyanet İşleri Başkanlığını, Akit gibi kadın düşmanlığını gizlemeyen gazete yazarlarını da alarak kadınların mücadeleleri ile kazandıkları haklara saldırı başladı. Kadınlar da her seferinde buna karşı daha büyük bir direnç göstererek iktidarın ileri hamle yapmasını engelleyen en önemli toplumsal güç oldular. İktidarın kadınlara yönelik öfkesi de bu nedenle çok büyük. İşin özü yasaya karşı olanlar, “Biz muhafazakâr demokrat bir partiyiz, aile yapımızı güçlendirmemiz lazım” diyen, her fırsatta “kadın ve erkek eşitliğinin fıtrata aykırı olduğunu ve kadının kariyerinin annelik olduğunu söyleyen, AKP iktidarı ile aynı anlayışın, kadın düşmanı öfkeli, laik medeni anayasaya düşman, gerici ittifakın ortak sesi.

Yeni Toplumsal Cinsiyet rejim inşası sürüyor. Ne tesadüf ki 9. Yargı paketi tam da gerici ittifakın taleplerine yönelik düzenlemeler içeriyor ve Laik medeni yasa ve 6284’ü hedef alıyor. "Taslakta kadınlara Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kendi soyadını kullanma hakkı “Ebeveynlerin farklı soyadlarının olması ‘çocuğun psikolojisini bozacağı, travmaya yol açacağı’, aile bütünlüğünü bozacağı” gerekçesi ile gasp edilmeye çalışıyor.

Paketin içeriğinde “6284’ün bütünlüğünü bozmaya ve tartışmaya açmaya yönelik” öneriler var.; Yasada yer alan ve kadına yönelik suçlarda önemli caydırıcılığı olan “koruma kararını ihlal edenlere karşı bir tedbir yaptırımı olarak “zorlama hapsi” söz konusudur. Öneri ile verilecek tedbir kararlarına itiraz yolu açılarak zorlama hapsi hukuksal prosedürlere işlemez hale getirilmek isteniyor.  Her gün en az üç kadının, en yakınındaki erkekler tarafından öldürüldüğü, onlarca şüpheli kadın ölümünün, çocuk istismarının olduğu ülkede “koruma kararının yaptırımı ortadan kaldırarak”, yasa tartışılır ve uygulanamaz hale getirilmek mi isteniyor? Bu Kadına yönelik şiddete karşı tedbir almamak anlamına gelmiyor mu? Ayrıca pakette mükerrer (tekrarlayan) suçlarda indirim uygulanması öneriliyor. Mükerrer suçların büyük çoğunluğunun çocuk ve kadına yönelik suçlar olduğu düşünüldüğünde bu öneri mükerrer suçlarda gizli bir ceza indiriminin yolunun açılması anlamına mı geliyor?

Pakette yer alan sınırları, tanımı belli olmayan “etki ajanlığı” konusu tüm muhalif grupları susturmaya yönelik, basının, akademinin, bilimsel ve demokratik özgürlüklerin baskı altına alınmasıdır. 9. Yargı paketinin meclise gelmesini engellemek tüm toplumsal muhalefetin sorumluluğudur.