Yüzyıllara sar beni
Ne Cumhuriyet ama… Dünyanın başka bir yerinde olsa ilelebet ilerleyecek bir sistem neden bizde pek de ilerleyemedi, hatta son yıllarda ısrarla ve kasıtla geriye doğru sendeledi. -Mi acaba sevgili BirGün okuru? Ben bu durumu bir sendeleyiş değil, başlangıç ayarlarına doğru kutlu bir ilerleyiş olarak görüyorum. Tabii ki bu şaheserin mimarı, benim kadar da sizsiniz... Başkanına laf söylemek kolay!
***
Beni tanımıyorsunuz belki de. Şimdi biraz kendimden bahsedeceğim. Aslında bunu sizlere bir meydandan, ona buna, kurumlara, ilime, matematiğe ayar vererek anlatmam daha doğru olurdu, çünkü fazla okumam yazmam yok.
Sevmiyorum… Bilim, ilim deseniz o da yok. Fikirlerim dogmalarımdan ve hırslarımdan ibaret. Kendimden başka kimseyi düşünmem, zaten genelde başkalarını pek düşünmem, hal böyle olunca insanın kendine vakit ayırması daha kolay oluyor. Bir insanı sevmemekle başlıyor her şey... Bu dünyaya bir kere geliyoruz. Her ne kadar sağa ya da sola kendimi “inançlı” gibi paketlesem de, cenazelerde elimde kutsal kitap vaazlar versem de, kendimden, bencilliğimden başka hiçbir şey beni tarif etmeye yetmez. Çoğuları hitabetimin, liderlik vasfımın, karizmamın, çevremde yarattığım korkunun da etkisiyle bana saygı duysa da ben pek bir şeye saygı duymam kendimden başka. Çünkü bu dünyada tek hakiki mürşit benim için güçtür. Bakın bir halterci gibi düşünün, ama her gün sikleti yükseliyor, haliyle kaldırdığı ağırlık artıyor, daha da güçleniyor… Her gün daha ağırına hazırlıyorum çevremdekiler. Bir nokta geliyor artık, sporun da kurallarını ben yazar oluyorum. Bir ağırlığı kaldıramadım mı? Hemen diyorum ki “Allah affetsin”... Hop yine rekora koşuyorum. Çünkü güçlüyüm ve güce tapıyorum. Çünkü tek gerçeklik var şu adaletsizliği kendi yarattığım dünyamda, o da gücü olanın her şeye imkanı olması. Ne kadar güç, o kadar imkan. Ne kadar güç, o kadar iktidar, ne kadar iktidar, o kadar güç. O yüzden beni siz var ettiniz ama zamanla da kendimi geliştirdim. Şimdi doğruya doğru. Süreç içinde bana inandınız, beni desteklediniz ama hep bir şeyi gözden kaçırdınız. O da benim değişimim. Mağdurken, mağdur eden konumuna gelsem bile beni böyle bir şeye mecbur bıraktığınız için yine mağdur oldum. Dün dediğimi, bugün yalanladım. Ama siz de her dediğime inandınız. Yani neden inandınız, onu da bilemiyorum. Allah sizden razı olsun. Beni buralara kadar getirdiğinize göre çok çaresiz ya da çok öfkeli olmanız lazımdı... Neyse ki süreç içinde içinizdeki öfkeye de ulaştım. Öfkenizi yöneteceğiniz düşmanlar yarattım. Bir yandan düşmanları gösterirken, diğer yandan da iyi bir illüzyonist gibi diğer elimle masadaki her şeyin yerini değiştirdim. Ne istediysem öyle yaptım yıllar boyunca… Bazen düşünüyorum -tabii ki kendi kendime, çünkü kendimden başkasını pek dinlemem. Ha dinlersem de sadece benden daha güçlülere boyun eğerim. Bir dediklerini iki etmem, o da ayrı. Çünkü mutlak güç için hayatta ve ayakta kalmak gerekmektedir. Bunu çok iyi biliyorum-... Ne diyordum? Hah evet, bazen düşünüyorum da bunca zaman boyunca ne dediysem inandınız. Bazen kendi dediklerime ben de inanmıyorum ama sırf sizler için, sizleri mutlu etmek için haykırıyorum en yüksek perdeden. Çünkü biliyorum ki korku sebep, saygı sonuçtur. Sizlere sevmeseniz de saygı duymanız gerektiğini öğrettim. Ne desem inandınız, ne desem alkışladınız. Hala hayretler içindeyim. Bazı günler kendi kendime kaldığımda “Şimdi ne yapsam?” diye de düşünmüyor değilim ama ne yapsam oluyor zaten, düşünmeme gerek yok. Zaten düşünmeyi, akıl yürütmeyi de çok kendime yakıştıramıyorum. Kendimi daha çok içgüdüsel, doğal, samimi ve yürekten hitap eden güçlü bir birey olarak görüyorum. Bazen dünya çapında bir isim olduğumu fark ediyorum. Dünyayı pek tanımasam da insanları tanıyorum. İnsanları elinize aldıktan sonra dünya zaten sizin oluyor.
***
Bir gün buralardan göçüp gideceğim. Eğer sizlere telkin ettiğim gibi öteki bir dünya da araya tanıdık sokacağız, illa ki bir yolunu buluruz o alemin de. Bu güne kadar yolumuzu bulduğumuz gibi.
Akşam Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Ebru Gündeş konserine gideceğim. Çünkü bugüne kadar ilmek ilmek dokuduğum her şeyin müzikli bir kutlaması gibi olacak. Siz eğleneceksiniz, hak etmeyenler yine kazanacak. Hem de sizin cebinizden.
Bir sonraki sene daha güzel olacak sanıyorsanız, aynen bu şekilde inanmaya devam edin. Bana birkaç ay verin bakın bu ülke nasıl şahlanacak, nasıl kanatlanacak? Tüm dünya bizi kıskanıyor, bunu sakın unutmayın. Almanya Şengen vizesine yapacağınız itirazları da askıya almış ama olsun. Orada yaşayan milyonlarca vatandaşımız var, onlara havale ediyorum buradan Almanya’yı. Şimdi Almanya düşünsün. Her şeyi de biz mi düşüneceğiz?
Sizlere çok uzaktan, bana kadar adaletin taa beşiğinden el sallıyorum.