Zenginlerin gölgesinde bir yoksul: Accrington Stanley
Bilir misiniz, İngiltere futbolunun 12 kurucu kulübünden biridir Accrington Stanley, ülkenin kuzeybatısında Manchester şehrinin 35 kilometre kuzeyinde 35 bin nüfuslu kasabanın kırmızı beyazı, namı-diğer “The Owd Reds”. Meraklıları hatırlar, 1989’da İngiltere televizyonlarında yayınlanan o enfes süt reklamı sayesinde ülkede tanındılar. Altı, yedi yaşlarında afacan iki erkek çocuğu, içinde sadece süt olan buzdolabına bakarken, biri diğerine biraz hayal kırıklığı, biraz da alaycı bir ifadeyle, “Bu ne ya, süt mü içeceğiz?” diye sorardı. Diğer ufaklık, kendinden pek emin, şeker Liverpool aksanıyla arkadaşına yanıt verirdi: “Evet, bu süt Ian Rush’ın içeceği… Eğer her gün kocaman bir bardak süt içmezsem, büyüyünce ancak Accrington Stanley’de forma giyebilirmişim!” Bu cümle üzerine, diğer ufaklık şaşkınlıktan fal taşı gibi açılmış gözlerle sorardı arkadaşına: “Accrington Stanley - Who are they?” (Accrington Stanley – Onlar da kim?) Kocaman süt şişesini iştahla kafasına diktikten sonra, afallamış arkadaşına yine o kalın ‘scouse’ (Liverpool aksanı) ile “Valla ben de bilmiyorum ki!” manasında şu cevabı verirdi ufaklık: “Aynen, onlar da kim!”
Bu reklâmın gözde olduğu günlerde, Accrington Stanley amatör kümelerde mücadele veren, yeni futbol nesillerinin, hele de küçük çocukların hiç tanımadığı unutulmuş, gözlerden ırak bir kulüptü. O yıllarda bölgede büyüyen çocukların futbol kahramanları genelde Liverpool, Everton, Manchester United’ın yıldızları olurdu. Yaşamın değişmez kuralından biridir; çocuklar ne görürse onunla büyür, örneği bizdeki ‘üç büyükler!’ masalı. O yıllarda Liverpool efsanesi Ian Rush gibi olmak isterdi çocuklar; hayallerinde Accrington Stanley değil, Liverpool forması yatardı. Malum, tarihi boyunca gözlerden uzak, alt liglerde mücadele vermiş, takımdı Stanley, kimselerin fazla ilgilenmediği. 1891’de, “Stanley Villa” adıyla kurulmuşlar; sonradan kurulduğu kasabanın adını almış, 6 Mart 1962’de Crewe Alexendra’ya mağlup olduğu maçtan sonra profesyonel liglerden düşmüş; sonra zaman içinde kayıp bir kimlik gibi silinip gitmişti. Feri sönmüş bir yıldızdı futbolun beşiğinde. Bir kez düşmeye gör, tıpkı insanlar gibi takımlar da unutulurdu zamanla.
Sonra bir gün, o reklâm sayesinde tanıdı o takımı yeni futbol nesilleri. O reklâm sayesinde “Accrington Stanley – Onlar da kim?” sorusu unutulmaz bir futbol klişesi haline geldi. 1962’den beri yer almadığı profesyonel liglere dönüşünü 2006 Nisan’ında yaptı Stanley. Düşüşünden 44 sene sonra… Maçlarını ülke profesyonel liglerinin en küçük stadı, 5.450 kapasiteli The Wham Stadı’nda oynuyor, sezonluk biletleri ortalama 200 Sterlin civarında. 12 yaşından küçük taraftarlardan ücret almayan kulüp aynı zamanda kadın futbol takımına da sahip. Bu sezon evlerinde 2.506 taraftar ortalaması yakaladılar. Taraftarlarının hemen her maçta hep bir ağızdan söylediği “It's just like watching Barça!” (Tıpkı Barça’yı izler gibi!) tezahüratı sahadaki futbolcuları bile gülümsetecek cinsten. 2004’te kurulmuş bir taraftar grubu da var takımın: “Stanley Ultras”. “Biz küçük bir takımın taraftarı olabiliriz ama takıma olan tutkumuz ve gururumuz eşsizdir...” diyorlar. Önlerinde saygıyla eğiliyorum...
Milli maçlar nedeniyle verilen aradan yararlanıp AFC Wimbledon deplasmanı vesilesiyle hatırlayalım Kasım ortasında 24 takımlı League Two’da 18. sırada yer alan kuzeyin takımını...
2024-25 sezonunda 92 profesyonel kulüp içinde 2 milyon Euro değeriyle liglerin Bromley FC’den sonra en mütevazı kadrosu. 28 kişilik kadronun yaş ortalaması 24.5, 8 futbolcusu İngiltere dışında dünyaya gelmiş, kadroda milli futbolcu bulunmuyor. Kışın geldiğini hatırlatan, soğuk Londra akşamında ev sahibi AFC Wimbledon 3-5-2 dizilişinde, kalede Goodman, savunmada Harbottle, Furlong, Johnson, orta sahada Neufville, Ball, Smith, Maycock, Tilley, ileri uçta Stevens, Pigott. Misafir Stanley 3-4-1-2 dizilişinde, kalede Crellin, savunmada Aljofree, Rawson, Awe, orta sahada Love, Coyle, Khumbeni, Woods, önlerinde oyun kurucuları Costelloe, ileri uçta Walton, Woods.
İlk bölümde savunmadan uzun toplarla çıkıyor Stanley, 2. dakikada kaptanları Rawson’un sakatlığı nedeniyle duruyor oyun, sonrasında sahaya dönüyor 5 numara. İki takımın da pas yapmadan uzun toplarla rakip ceza sahasını havadan yokladığı ilk 15 dakikada isabetli vuruşu bulunmuyor. 16’da gole yaklaşıyor Wimbledon, Pigott’un kullandığı duran top savunma çarpıp kornere çıkarken kaçan gole hayıflanıyor ev sahibi tribünler. Akabinde 19’da sağdan kullandığı maçın ilk kornerinden sonuç alamıyor Stanley, mücadele olarak iyiler ama kalite eksikliği aşikâr. 22’de Stanley’de Woods’un gördüğü sarı karttan sonra net fırsatı kaçırıyor Wimbledon, soldan kullanılan duran topta Stevens yakın mesafeden kafayı isabetsiz vuruyor. 37’de sarı kartı görüyor 14 numara, ev sahibi takımın gole yakın oyuncusu. Stanley’nin topa yüzde 49 oranında sahip olduğu, iki takımın da rakip kaleyi bulamadığı kör dövüşünü andıran devre golsüz kapanıyor.
İkinci devrenin başında takımlar aynı kadrolarla sahada. 47’de Wimbledon atağında Furlong’un ortasında Stevens’in kafa vuruşu kaleci Crellin’de kalıyor, maçın ilk net pozisyonu. Altı dakika sonra bir kez daha gole yaklaşıyorlar, Neufville’in ortasında Furlong’un sol çaprazdan vuruşu az farkla dışarı çıkarken oyunda tempo yükseliyor. 56’da soldan kullandığı kornerin devamında golü buluyor Stanley, rakip savunmanın uzaklaştıramadığı pozisyonda Woods’un asistinde sol çaprazdan uzak köşeye enfes vuruyor Khumbeni, akabinde golün hazırlayıcısı Woods yerini Henderson’a bırakıyor. Wimbledon’da orta sahanın solunda Furlong’un yerine Kelly sahada. Geriye düştükten sonra 3. bölgeye kalabalık çıkıyor Wimbledon, ancak ısrarla uzun toplardan pozisyon aramaları rakibin uzun savunması karşısında önemli handikapları. 70’da Wimbledon savunmasının merkezinde sarı kartı gören Ball. 75’te fark ikiye çıkıyor, rakip savunmanın derinliğini kaybettiği pozisyonda Henderson’un savunma arkasında pasında Castelloe yerden vuruşla topu ağlara gönderen oyuncu. Son bölümde farkı azaltmak için yükleniyor ev sahibi, 77’de Stevens’in kafa vuruşu kaleci Crellin’de kalıyor. Akabinde savunmada Johnson’un yerini Ogundere alıyor. 89’da farkı bire indiriyor Wimbledon, sol çaprazdan kullanılan duran topta Smith’in vuruşu sağ köşeden ağlara giderken umutlanıyor ev sahibi tribünler. Beş dakika uzatılan maçta beraberliği 90+7’de yakalıyor Wimbledon, Tiley uzaklardan sol üst köşeye enfes vuruyor. 7.020 taraftarın şahitliğinde 2-2’lik skorla puanlar paylaşılırken Stanley 16. sıraya yükseliyor. 89’a kadar iki farkla önde götürdükleri maçta iki puan bıraktılar, lige tutunma savaşında o puanları arayacaklardır sanırım.
Yazarın Son Yazıları
- Ocak soğuğunda Federasyon Kupası: Brentford deplasmanında Plymouth Argyle sürprizi
- Premier Lig Seyir Defteri: Ipswich Town, Craven Cottege’de altın değerinde puan
- Premier Lig Seyir Defteri: Newcastle United; Tottenham deplasmanında yeni sene keyfi
- Premier Lig Seyir Defteri: Arsenal, yeni seneye Brentford deplasmanında üç puanla başlangıç
- Premier Lig Seyir Defteri: Manchester City, yenilenme zamanı