Google Play Store
App Store
Zihnimize dille kenetlenen parazit
KENET, Hakan Akdoğan, Eksik Parça Yayınları, 2024

Esranur GELBAL

Hakan Akdoğan’ın yeni kitabı Kenet, Eksik Parça Yayınları tarafından yayınlandı. Akdoğan’ın okurunu yaşamın ve ölümün iç içe geçtiği olaylar örgüsü ve kayıpların gölgesinde sorgulayıcı bir deneyime sürüklediği romanı geçmişin de yeniden yüzeye çıkışı adeta. Yeni kitap vesilesiyle ödüllü yazar Akdoğan’la söyleşme fırsatı yakaladık.

İlk olarak kitabınızın ismiyle başlamak isterim. Neden Kenet?
İnsan dile doğar. Dille topluma karışmaya çalışır. Daha bebekken öğrenmeye başladığımız dil içinde ataerkil kodlar da taşır. Lacan’ın da dediği ‘büyük öteki’ni yerleştirir içimize. Zorbalığın başladığı yer burasıdır. Zihnimize dille kenetlenen bir parazit. Zihnimizle simbiyotik ilişkidedir yaşam boyu. Güçlü olma arzusunun zaafından beslenir. Sürüde kalabilmek için iç benlikten ödün verir, ötekileştirilmekten çekinir. Güç zayıflıktan nefret eder çünkü zayıflık güçlünün zaaflarını yüzüne vurur. Doğuştan zorbalığa maruz kaldığımız, yaşam boyu da zorbalık zincirinden kurtulamadığımız, hatta giderek bir zorbaya dönüştüğümüz için Kenet.

Kurguda bahsettiğiniz zorbalığı biraz olsun gerçeğe çekecek olursak günümüzde yaşanan akran zorbalığı da dâhil maruz kalınan her türden zorbalık ve bunlardan kurtulmak hakkında ne söylemek istersiniz?

En büyük tehlike zorbalığın sıradanlaşması, görünmez hale gelmesidir. Sözel, duygusal, fiziksel, siber, ekonomik, cinsel zorbalığın yanında bazı imtiyazların kullanımı, tehdit, izolasyon gibi birçok açıdan da şiddet uygulanabiliyor. Zorbalık sadece görünür değildir. Hatta görünür olmayan türleri çok daha sinsidir, can yakıcıdır. Resmi istatistiklerin aile içi şiddetin gerçek boyutlarını olduğundan daha az gösterdiğini düşünürsek pek çok mağdurun utandığı veya yeniden şiddet göreceklerinden korktuğu için sessiz kalmakta olduğu ortadadır. Kurgusal metinler bu konuda büyük bir farkındalık yaratma gücüne sahip diye düşünüyorum.

Kitabın ilk bölümü hem somut hem soyut bir geri dönüşle açılıyor. Romanda okuru nasıl bir kurgu bekliyor?

Ana karakterin miras kalan pansiyonu devralmak üzere çocukluğunun geçtiği kasabaya sevgilisiyle gitmesi üzerine sorgulamaya başlayacağı geçmişine bugünden, bugüne de geçmişinden bakışını görüyoruz. Bir yandan da ânın geçmişten nasıl etkilendiğinin, geçmişin ise andan bakınca başka açılardan görülebildiğinin anlatısı. Paralelde ilerleyen bir aşkın sıradanlaşmasının hikâyesi. Bir gassalın ölüleri yıkarken onları roman kahramanlarıyla eşleştirmesinin tuhaflığı. İki kahramanın sürekli gördüğü bir karaltının tedirginliği. Roman bir üstkurmaca olarak da değerlendirilebilir. Başka birçok metinle kurulmuş bağların yanında Bahattin’in çok iyi bildiğimiz bir romanın ana karakterinin yaşamına doğru sürüklenişine tanık oluyoruz.

Romandaki Haşmet, Bahattin ve Selami karakterlerini birbirine “kenet”leyen nedir?

Romandaki bütün karakterler zorbalığın öznesi ya da nesnesi konumunda. Zorbaların aynı zamanda mağdur olduklarını da görüyoruz. Haşmet ile Selami’nin durumu Bahattin’de de var. Onun doppelganer’i de sözünü ettiğim romanın kahramanı. Romana parodi-pastiş ile dâhil ettiğim eserlerin tamamı da zorbalık içeriyor. Berberin kullandığı cümlede, Bahattin’in aldığı notlarda, bir kahramanın başına gelen bir olayda başka kurguların izlerini içeren küçük bir labirentten bahsetmek mümkün.