Enflasyonla baş edemeyen iktidarın hedef göstermesinin ardından zincir marketlere yönelik baskılar sürüyor. Burdur’un MHP’li ilçe belediyelerinde BİM mağazaları önüne Devlet Bahçeli’nin sözlerinin yer aldığı afişler asıldı. İktidar, ucuzluk marketlerinin üzerine mafyatik yöntemlerle gidiyor. Amaç zincir marketleri, adeta birer tanzim satış çadırlarına dönüştürerek yaklaşan seçim öncesi ekonomik krizden boğulan halkın şikayetlerine ağrı kesici vermek.

Zincirleri tanzim yapma planı
Burdur’un MHP’li belediyelerinde BİM mağazaları önüne Bahçeli’nin afişleri asıldı. (Fotoğraf: BirGün)

Ucuzluk marketleri üzerine dönen tartışmalar 1 haftadır sürüyor. Politik didişme, yerini mafyatik tehditlere bırakmış durumda. Bu noktada bayrağı devralanlar ülkücüler. Antalya’da bir BİM mağazası taşlanıyor ve mağazaya Devlet Baba yazılıyor. Ülkücü mafya denince Alaattin Çakıcı’yla beraber anılan Kürşat Yılmaz’a, konuya ilişkin açıklama yaptırılıyor. BİM’in CEO’su Galip Aykaç Kürşat Yılmaz tarafından doğrudan ölümle tehdit ediliyor ve Aykaç’a “hepinize diyorum tuttuğunuz köşe başları mezarınız olur” deniyor. Kırıkkale’den esnaf irisi bir iş insanı, Aybimaş marketler zincirinin patronu Ramazan Ayan, Galip Aykaç’a “BİM’in CEO’su denen Cino” diye sesleniyor. BİM’leri kapattıracağız diyor. Bu esnada Ayan’a Anadolu Ajansı ve TRT mikrofon uzatıyor. Aynı Ramazan Ayan’ın Alaattin Çakıcı ile resimleri internette dolaşıyor. Tüm bu hengamenin ortasında ŞOK marketler zinciri, Aykaç’ın istifasını istiyor ve Aykaç, Gıda Perakendecileri Derneği’nin başkanlığından istifa ediyor.

OPERASYONUN İKİ NEDENİ

Gören gözler için bunun apaçık bir devlet operasyonu olduğu ortada. Peki ne için? İki temel neden sıralanabilir;

1) İktidarın, enflasyonun sorumluluğunu ucuzluk marketlerin sırtına yıkmak istemesi en görünür neden. Fiyatlar aylık bazda artmaya devam ediyor ama yıllık enflasyon düşüyor. İktidar medyası, dört koldan, halkın zihnini manipüle etmekle meşgul. Akşam gazetesi 6 Aralık’ta “Gıdada Fahiş Fiyat Kanıtlandı” manşetiyle çıktı. Akşam’a göre, yıllık enflasyon düşmesine rağmen gıda fiyatlarının artması marketlerin suçu. Sosyal medya operasyonları da sürüyor. Aslında her şey güllük gülistanlık fakat ucuzluk marketleri “tencere darbesi” yapmaya çalışıyor. Anlatılan hikaye bu. Peki halk bu hikayeye inanıyor mu? İktidar tabanının morali için bu çatışma oldukça cazip.

Bağımsız medya kanalları iktidar seçmenine ulaşamıyor. Zihni ablukaya alınmış halk kesimlerine, enflasyonun sorumlusu olarak ucuzluk marketlerini sunmak sinsice ve işlevsel.

2) Ucuzluk marketlerinin seçim sürecini finanse etmesi isteniyor. Rehin alındılar ve piyasa gerçekleriyle uyumlu olmayan bir fiyat politikasına zorlanıyorlar. Seçimden önceki 5-6 ayda, sert bir damping yapmaları, seçimden sonra zararlarını karşılamaları isteniyor. Kaşıkla alın kepçeyle vereceğiz… Kimse kimseye yok yere böyle bir ikramda bulunmaz. Bu noktada, mafyatik yöntemler devreye giriyor. Ucuzluk marketlerine fiyatları indirmeleri hatta yer yer maliyetin altına satmaları için silahlı tehdit… Tutar mı? Tutacaktır. Yakın zamanda, zincir marketlerin birbiri ardına indirim kampanyalarına giriştiğini gözleyeceğiz.

NEDEN AKP DEĞİL DE MHP?

Tüm bunların ortasında, bir soru daha cevaplanmayı bekliyor. Bu operasyon neden Erdoğan tarafından değil, MHP öncülüğünde yürütülüyor? Burada ilk akla gelen cevap, MHP’nin Alaattin Çakıcı, Kürşat Yılmaz gibi isimlerle olan ilişkisinin kullanışlı olması. Dahası zımnen dokunulmaz olan Ülkü Ocakları, sokağın atmosferini ısıtabiliyor. Böylece, iktidar cephesi, gayrimeşru yollara siyaseten kirlenmeden girebiliyor. Herkes biliyor ancak kimse bildiğini söyleyemiyor. Zor, rıza üretiyor.

MHP’nin öne çıkmasının bir nedeni silahlı gruplarla MHP arasındaki ilişki. Fakat bir diğer neden de organize perakende sektörünün İslami sermaye gruplarının elinde bulunması. Bu haliyle, doğrudan AKP eliyle yürütülecek bir operasyonda iktidar partisi tahmin ettiğinden fazla kan kaybedebilir. Nasıl mı?

İSLAMİ SERMAYENİN ANA OCAĞI PERAKENDE

Tartışmaların odağındaki ucuzluk marketi BİM. Yüzde 70’i halka açık olan bu şirketin yönetim kurulu başkanı Latif Topbaş. Bu isimden ziyade soyisim, yani Topbaş’lar, Türkiye’nin İslami sermaye fraksiyonunun hâkim gücü konumunda. Nakşibendi Tarikatı’na bağlı Erenköy Cemaatini yöneten bu aile aynı zamanda Körfez Sermayesiyle de içli dışlı. Türkiye’nin ilk katılım bankası Albaraka Türk de yine aynı ailenin kontrolünde.

Henüz mart ayında görevden alınan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin bugün Albaraka Türk’ün yönetim kurulunda olması, Erenköy Cemaati ile AKP arasında nasıl yakın ilişkiler olduğunu ortaya koyacaktır. 1995’te Erdoğan İstanbul Belediye Başkanıyken, BİM’in ortaklarını bugün de tanıyoruz: Mustafa Latif Topbaş, Mahmud Muhammed Topbaş, Abdülaziz Geylan Zapsu, Hasan Cüneyd Zapsu, Yasin el Kadı, Mehmet Fatih Saraç, İbrahim Halit Çizmeci ve Hepşen Mehmet Cansun.

Zapsular daha sonra BİM’den ayrılıyor. Mehmet Fatih Saraç ise eski YÖK Başkanı Yekta Saraç’ın kardeşi. Fatih Saraç’ı ilerleyen yıllarda 2012’de Ciner Yayın Holding’in başına geçerek medya yöneticisi olarak göreceğiz. Perakendeyle başlayan, finansa ve medyaya uzanan bir ilişkiler ağından bahsetmek mümkün.

Organize perakende sektörünün en yaygın şirketi BİM. Ve bu zamana kadar Erdoğan’la yol yürüdüler. 17-25 Aralık’tan sonra Fetullahçılar tarafından tehdit edildiklerinde Erdoğan’ın yanında saf tutmuşlardı. Erdoğan’a muhalif İslami çevrelerle hiç ilişkiye geçmediler. Ama İslami çevrelerde hep zengin, kentli, iyi eğitimli bir grup olarak anılıyorlardı. Bürokrasiye, politikaya uzanmadılar ama finans gücü itibariyle, İslami ekoller içinde en güçlü grup Erenköycüler’di.

Dergileri Altınoluk’u yıllarca Karar Gazetesi’nden tanıdığımız Ahmet Taşgetiren yönetti. Taşgetiren, AKP’ye muhalif olunca, cemaat, dergideki görevine 2019’da son verdi. Gerekçe ise belliydi: Ya Karar’da yaz ya Altınoluk’ta… Gelecek ve DEVA partileri kurulduktan hemen sonra, İslami camiaya kurulan markajın en açık delillerinden biri olmuştu Taşgetiren’in Altınoluk’tan çıkarılması.

Denebilir ki, organize perakende sektörü BİM’den mi ibarettir? Sektörün en büyüklerinden bir diğeri ise ŞOK zinciri. Migros’un ucuzluk marketi olarak 1990’larda hayatımıza giren ŞOK’u, 2011’de Yıldız Holding yani Ülker Ailesi bünyesine katıyor. Ülkerler ile Topbaşlar da birbirine yabancı değil. BİM’in yönetim kurulu başkanı Latif Topbaş’ın kızı Fatma Topbaş, Sabri Ülker’in torunu Ali Ülker ile evli. ŞOK marketler Ülker’lerin, BİM ise Topbaş’ların… Dahası, Fatih Saraç’ın BİM’den ayrıldıktan sonra kurduğu UCZ marketlerin ortağı da Ülkerler. Bu haliyle, ŞOK’un, BİM’in CEO’su Galip Aykaç’ın, Gıda Perakendecileri Derneği başkanlığından istifasını istemesi ilginç bir tablo oluşturuyor.

KAMPANYALARA HAZIR OLUN

İktidar, seçime 6 ay kala organize perakende sektörüne Godfather filmindekine benzer bir teklif götürmüş görünüyor. Reddedilemeyecek bir teklif… Seçime giderken, mağazalarınızı tanzim çadırlar gibi kullanın ya da gazabımızın tadına bakın. Sektörün, bu teklife direnmesini beklemek saflık olur. Dolayısıyla, yakın zamanda büyük ucuzluk kampanyaları görmeyi beklemek yanlış olmaz.

***

SAVUNMALAR ALINIYOR
(Haber Merkezi)

Rekabet Kurumu'nun hızlı tüketim malları sektöründe faaliyet gösteren üretici, tedarikçi ve perakendeci niteliğindeki bazı teşebbüsler hakkında yürüttüğü soruşturmada savunmalar dün başladı. Soruşturma heyetinin görüşü gıda şirketlerine ceza verilmesi, zincir marketlere ise daha önce alınan cezalar göz önüne alınarak ceza verilmemesi yönünde oldu. Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle savunma toplantısının açılış konuşmasında, A101, BİM, CarrefourSA, Migros ve Şok’un rekabeti ihlal ettiğini ancak daha önce aynı davranışlardan verilen cezalar nedeniyle bu kuruluşlar hakkında herhangi bir idari para cezası verilmemesi yönündeki görüşünü aktardı.

Küle, Beypazarı, Coca Cola, Doğanay, Düzey, Eti, Fritolay, GSK, Haribo, Kent, Pasifik, Pepsi, Redbull, Şölen ve Unmaş’ın da rekabeti ihlal ettiğini belirtti. Bu şirketlerin perakendeciler arasında koordinasyonun sağlanmasında ve sürdürülmesinde rol oynadıkları bilgisini veren Küle, “Perakendecilerin ise söz konusu koordinasyondan haberdar oldukları ve tedarikçiler tarafından kendilerine aktarılan rakiplere ait bilgileri ileriye dönük fiyatlama kararlarında kullandıkları değerlendirilmektedir” dedi.