Google Play Store
App Store

Yakın bir arkadaşım vasıtası ile bana ulaşan daha önce tanımadığım Avukat Süleyman Oğuz, yurtdışında çalışan inşaat işçilerini yakından ilgilendiren hukuksal bir konunun gündeme getirilmesini talep etti. Konuyu incelediğimde gerçekten de yurtdışında bin bir güçlüklerle çalışıp evlerine ekmek göndermek derdinde olan bu kişileri yakından ilgilendiren önemli bir konu olduğunu anlayarak kamuoyunu bilgilendirmek ve sürece dikkat çekmek amacıyla konuyu köşeme taşımaya karar verdim. Konu özetle Türk inşaat şirketlerinde, yurtdışındaki projelerde çalışan Türk işçilerine, yine Türk işverenleri ile olan ağırlıklı olarak işçilik hakları ile ilgili yasal husumetlerde Türk İş Hukuku’nun değil, çalıştığı ülkenin iş hukukunun uygulanması ile ilgili bir Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararı idi. Bu Türk işçileri bakımından son derece olumsuz ve onların hak kaybına uğramalarına, verdikleri emeklerin heba olmasına neden olacak bir karardı. İddialara göre bu kararın arkasında beşli çete olarak tabir edilen inşaat şirketlerinin olduğu belirtiliyordu.

Dolayısı ile Avukat Süleyman Beyin bu davaları işçi tarafında takip eden bir hukukçu olması sebebiyle kendisiyle benim köşemde konuya dikkat çeken bir röportaj yayımladık. Röportajın yayınlanmasının ardından Süleyman Bey bana dönüş yaparak görüşlerinin kısaltıldığını ve röportajda geçen Türk kelimelerinin Türkiye, Türkiyeli gibi kelimelerle değiştirildiğini söyledi. Bunun üzerine ben gazetedeki ilgili editör arkadaşımızla görüşüp gazetenin internet sayfasında hemen düzeltilmesini sağladık. Ardından ben bizzat Süleyman Beye dönerek düzeltmenin gerçekleştiğini bildirdim. Netice itibarı ile mayıs ayında gerçekleşen bu olaydan sonra Süleyman Oğuz Bey ile herhangi bir konuşmamız ve irtibatımız olmadı. Ancak 2 gün önce bir gazeteci arkadaşım beni arayarak “Ağabey Oda TV’ye manşet olmuşsun” deyince yapılan düzeltmeye rağmen Avukat Süleyman Beyin tatmin olmayarak gazeteye tekzip gönderdiği ve bununla da yetinmeyerek konuyu bazı basın organlarına ilettiğini öğrenmiş oldum. Bu basın organlarından Oda TV, gazetemizi “sansürcü” olarak nitelendiren minvalde bir yazı yayımladı. Ardından bazı faşizan çevreler Twitter (X) üzerinden bu yazıyı baz alarak gazetemize ve bana hakaretler yağdırdı. Üstelik bunu sanki yazıda geçen Türk kelimelerini ben Türkiye olarak değiştirmişim gibi bir algı oluşturarak yaptılar.

∗∗∗

Şimdi öncelikle belirtelim ki BirGün gazetesi ülkemizde emek sayfası olan sayılı gazetelerden biridir ve bu gazetenin dünya görüşünün, yayın politikasının ve durduğu yerin bir tezahürüdür. Gazetemiz açıkça Emek yanlısıdır. Benim de yıllardan beri bu gazetede yazmamın ve kendimi bu gazetenin bir parçası olarak görmemin nedenlerinden biri de budur.

Emek kesiminin önemli bir kısmını yakından ilgilendiren bir konuyu emek sayfamıza taşıyarak katkı vermeye ve kamuoyu oluşmasını sağlamaya çalışırken konunun ana ekseninden çıkartılarak, gazeteyi ve şahsımı hedef alan sansürcü ve benzeri asılsız ithamlarda bulunmak son derecek kötü niyetli yaklaşımlardır.

Şahsıma Twitter (X) üzerinden yöneltilen saldırılara herhangi bir karşılık verme gereği duymadım. Ancak bilinmesi gereken gerçek şudur ki bu tür saldırıları yapanlar aslında her türlü emperyalizmin geçmişte ve günümüzde yerli işbirlikçiliklerini yapmış ve yapmaya devam eden sahte milliyetçilerdir. Ülkemizi gözü gibi gerçekten sevenler ise her dönemde olduğu gibi bu ülkenin yurt severleri, yani devrimcileri, demokratları, sosyalistleridir. Biz dünya görüşümüzden kaynaklanan emek yanlısı bu anlayışla yazmaya ve çalışanlarımızın sorunlarına el vermeye devam edeceğiz.