Rahmi Öğdül

Rahmi Öğdül

Yürümek, yazmaktır ya da tam tersi

Yeryüzünde her canlı, her insan kendi yurdunu algılama yetisine göre kuruyor. Yüzeyleri işaretlerle donatmak ve işaretleri okumak; karmaşanın ortasında bir...

Enginarların zamanı

Belirli bir düzene göre tekrar eden formlarla döşenmiş, hayat denilen bir zeminde yürüyoruz. Yer döşemesindeki karoların durmadan yinelenen örüntüsü içimizi...

İçimizden kanallar otoyollar geçiyor

Kıvrım üzerine kıvrım; kıvrım içinde kıvrım. Yeryüzü sonsuza dek kıvrılıyor. Yerin katmanları, jeolojik kıvrımlar. Canlılar, dokuların kendi üzerlerine kıvrıldığı biyolojik...

Kentin içinde göğün mavisi birikiyor

Bir şeyin şimdiki yüzüne bakıp içinde ne sakladığını ya da içinden ne çıkacağını yorumlamaya kalkışanlar yanılabilirler. Della Porta 16. yüzyılda...

Zaman iffetsizdir, kapılar yalan

Kapılar, bir mekânı bir başka mekândan ayırıyor. Sadece mekânları mı? Mekânlara yüklediğimiz anlamları da. Tutsaklığı özgürlükten, kıtlığı bolluktan, sufli olanı...

Lüküs Camera’da kimler oturur?

Kamaranızın lombozundan baktığınızda kenti görebilirdiniz ya da tam karşıdan, kentten bakıldığında geminin denize paralel uzanan lomboz ışıkları şeridi görülüyordu. Kent...

Bilincinizden sakının!

Gérard de Nerval parkta ıstakozunu gezdirirmiş, başkaları köpeklerini. Ben sokaklarda sürülerimi gezdiriyorum. Yalnız değilim, başkaları da var; herkes sürüsünün peşinden...

Bir dipsiz göl masalı

Çok eski zamanlarda Dipsiz Göl dedikleri bir göl varmış. Gölün içinde Dipsiz Göl halkı yaşarmış. Bildiğiniz göl halkı işte; kimisi...

Toplumun beden ölümü gerçekleşti mi?

Önce tek tek intiharlar görüldü. Çıkış yolu, bir kaçış çizgisi icat edemeyecek kadar kopkoyu bir kederin içine gömülü bedenler, yaşamsal...

Ve olay tablonun dışında gerçekleşir

Temsil etmedikleri halde bizi temsil ettiklerini iddia edenlerin, dekoruyla, ışığıyla tasarladıkları bir sahnede sergiledikleri temsillerin sadık izleyicileriyiz. Yerimizden kalkabilseydik, kendimizi...

Bedenleri Kullanma Kılavuzu

“Avucumun içi gibi bilirim”. Bu cümleyi yaşadığımız mekânlar için kaç kez kullanmışızdır, kim bilir? Peki soruyorum: Avucunuzun içini ne kadar...

Gözlerime inanamıyorum!

İnanmayın zaten, gözleriniz sizi aldatıyor. Gördüğünüzü sandığınız şeyler hiç de görüldükleri gibi değil. Gözleriniz sizi başkasıyla aldatıyor. Başkasının bakışıyla görüyoruz...

Göstergeler kabuğu altında insan ne saklar?

“Şuraya bakın!” diyorlar, bakıyoruz. Ve baktığımızda şeyleri değil, şekiller görüyoruz. Ve şekilleri, zihnimize yükledikleri anlamsal karşılıklarıyla eşleştirdiğimizde şeyleri anladığımızı sanıyoruz....

Boşlukta asılı kalmış çöp bedenler

“İnsan, kendi ördüğü anlam ağlarında asılı kalmış bir hayvandır” (C. J. Geertz). Anlam ağları çökünce boşluğa düşüyor insan. Günümüzde sık...

Yazı boyun eğdirmek içindir

Sokrates yazıyı kuşkuyla karşılayanlardandır; canlı diyaloğu, ölü metne tercih edenlerden (bkz D. Allen, Platon Neden Yazdı? İletişim). Yazılı söz, kişinin...

Cennet ayaklarımızın altında

Masanın etrafında toplandık; üzerinde çeşitli mezeler, ara sıcaklar geliyor arada ve tabi ki içiyoruz. Kadehlerimizi, yaşadıklarımıza ve yaşayacaklarımıza kaldırıyoruz. Ama...