Cumartesi Anneleri, 5 yıl sonra üst üste 9'uncu hafta Galatasaray Meydanı'nda basın açıklaması yaptı. Açıklamada, 1996 yılında Şırnak'ın Güçlükonak ilçesinde gözaltına alınan 11 köylünün önce kurşunlanıp ardından yakılarak katledildiği katliam için adalet çağrısı yapıldı.

Kaynak: Haber Merkezi
Cumartesi Anneleri, 28 yıl önce Güçlükonak'ta katledilen 11 köylü için adalet istedi
Fotoğraf: @CmrtesiAnneleri /Twitter (X)

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 1995 yılından bu yana İstanbul Taksim'deki Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri, 980'inci haftada basın açıklaması yaptı. 

Cumartesi Anneleri ve kayıp yakınları, 28 yıl önce Şırnak'ın Güçlükonak ilçesinde gözaltına alınan 11 kişinin önce kurşunlanıp ardından yakılarak katledildiği katliam için adalet çağrısı yaptı.

Cumartesi Anneleri adına Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak'ın okuduğu açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“980. haftamızda, 28 yıl önce gözaltına alınan 11 kişinin bir minibüs içerisinde kurşunlanıp, yakılmasıyla sonuçlanan Güçlükonak Katliamı için adalet istiyoruz.1996 yılının 10-12 Ocak tarihleri arasında askerler, Şırnak’ın Güçlükonak ilçesine bağlı Çevrimli ve Yatağan köylerine baskın düzenledi. Abdullah İlhan, Ahmet Kaya, Ali Nas, Neytullah İlhan, Halit Kaya ve Ramazan Oruç’u gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar Taşkonak Jandarma Taburu’na götürüldü. Köylüler burada ağır işkence sonucunda öldürüldü. 15 Ocak 1996 tarihinde de Koçyurdu köy muhtarı ve aynı zamanda korucu olan Mehmet Öner’i arayan jandarma, gözaltında tutulanları serbest bırakacaklarını, onları almak için tabura bir minibüs göndermelerini istedi. Durumdan şüphelenen Öner, sürücüyü yalnız göndermek istemedi. Korucular Hamit Yılmaz, Abdülhalim Yılmaz ve Lokman Özdemir’i de yanına alarak Ramazan Nas’ın kullandığı 56 AH 320 plakalı minibüsle Taşkonak Jandarma Taburu’na gitti. Tabura gelen korucular da öldürüldü ve daha önce öldürülen 6 köylü ile birlikte, 10 kişinin cansız bedenleri minibüsün koltuklarına bağlandı, başlarına da çuval geçirildi. Ramazan Nas’ın kullandığı minibüs jandarmanın kontrolünde yola çıktı. Yol askerler tarafından trafiğe kapatıldı. Minibüs bir noktaya gelince aracın içindeki jandarmalar inerek uzaklaştı. Ardından minibüs önce silahla tarandı. Atılan roketler sonucu minibüsün içindeki 10 kişinin bedeni kömür haline geldi. Kaçmaya çalışan sürücü de taranarak öldürüldü. Adeta kül olmuş bedenler, ailelere teslim edilmedi. Üzerinde kimliklendirme çalışması yapılmadan, dini vecibeler yerine getirilmeden güvenlik güçlerince toplu halde gömüldü.”

GÜÇLÜKONAK KATLİAMI

15 Ocak 1996 tarihinde Şırnak'ın Güçlükonak ilçesinde 11 köylü önce bir minibüs içerisinde kurşunlandı, ardından yakılarak katledildi. Genelkurmay Başkanlığı katliamın PKK tarafından gerçekleştirdiğini duyursa faillerin kim olduğuna yönelik tartışmalar uzun süre devam etti.

BAKAN İTİRAF ETTİ

Katliamdan 13 yıl sonra dönemin bakanlarından Adnan Ekmen, “Olayı araştırınca arkasından devlet çıktı. JİTEM’in işiydi, söyleyemedik” dedi ve katliamı PKK'nin değil JİTEM'in gerçekleştirdiğini itiraf etti.

BAŞVURULAR İŞLEME KOYULMADI

Katliamın yaşandığı yere bir heyetle giden Barış İçin Bir Araya Çalışma Grubu, raporlarıyla birlikte Diyarbakır DGM, Olağanüstü Hâl Bölge Valiliği ve Genelkurmay'a başvurdu. Savcılıklara suç duyurusunda bulundu. Ancak yapılan tüm girişimler sonuçsuz kaldı.

TÜRKİYE AHİM'DE MAHKUM OLDU

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşınan davada Türkiye, etkin soruşturma yükümlülüğünü ve ailelerin ulusal bir merci önünde etkili bir yola başvurma haklarını ihlal ettiği için mahkûm oldu.

Devletin resmi kayıtlarına da geçen Barış İçin Bir Araya Çalışma Grubu’nun raporunu göre 'Güçlükonak Katliamı' şöyle gerçekleşti:

"1996 yılının 10-12 Ocak tarihleri arasında askerler, Şırnak’ın Güçlükonak ilçesine bağlı Çevrimli ve Yatağan köylerine baskın düzenledi. Abdullah İlhan, Ahmet Kaya, Ali Nas, Neytullah İlhan, Halit Kaya ve Ramazan Oruç’u gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar Taşkonak Jandarma Taburu’na götürüldü. Köylüler burada ağır işkence sonucunda öldürüldü.

15 Ocak 1996 tarihinde de Koçyurdu köy muhtarı ve aynı zamanda korucu olan Mehmet Öner'i arayan jandarma, gözaltında tutulanları serbest bırakacaklarını, onları almak için tabura bir minibüs göndermelerini istedi. Durumdan şüphelenen Öner, sürücüyü yalnız göndermek istemedi. Korucular Hamit Yılmaz, Abdülhalim Yılmaz ve Lokman Özdemir’i de yanına alarak Ramazan Nas’ın kullandığı 56 AH 320 plakalı minibüsle Taşkonak Jandarma Taburu’na gitti. Tabura gelen korucular da öldürüldü ve daha önce öldürülen 6 köylü ile birlikte, 10 kişinin cansız bedenleri minibüsün koltuklarına bağlandı, başlarına da çuval geçirildi. Ramazan Nas'ın kullandığı minibüs jandarmanın kontrolünde yola çıktı. Yol askerler tarafından trafiğe kapatıldı.

Minibüs bir noktaya gelince aracın içindeki jandarmalar inerek uzaklaştı. Ardından minibüs önce silahla tarandı. Atılan roketler sonucu minibüsün içindeki 10 kişinin bedeni kömür haline geldi. Kaçmaya çalışan sürücü de taranarak öldürüldü. Adeta kül olmuş bedenler, ailelere teslim edilmedi. Üzerinde kimliklendirme çalışması yapılmadan, dini vecibeler yerine getirilmeden güvenlik güçlerince toplu halde gömüldü."

CUMARTESİ ANNELERİ, GALATASARAY MEYDANI'NDAN VAZGEÇMEDİ

Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) verdiği hak ihlali kararı Beyoğlu Kaymakamlığı'na tebliğ edilmesine rağmen Cumartesi Anneleri'nin Galatasaray Meydanı’na çıkması 5 yıldır polis tarafından engellenen ve gözaltına alınan kayıp yakınlarına polis son 10 haftada olduğu gibi bu hafta da müdahale etmedi.

YERLİKAYA, "YAŞADIKLARI MAĞDURİYETTİR" DEMİŞTİ

Cumartesi Anneleri yıllar sonra ilk kez 10 hafta önce gözaltına alınmamış ve polisle yapılan görüşme sonucu Galatasaray Meydanı'na karanfil bırakmışlardı.  

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, HEDEP Urfa Milletvekili Dilan Kunt Ayan'ın Cumartesi Anneleri'ne ilişkin sorusuna "Cumartesi Anneleri'nin yaşadığı mağduriyettir. En kısa zamanda çözüm üreteceğiz. Bu hafta gördünüz, gözaltı yapmadık" sözleriyle yanıt vermişti.