Gezi’nin meşalesi elden ele!

Bilal Aktaş

27 Mayıs 2013’te iş makinelerinin Gezi Parkı’na girmesi ve bu olayın sosyal medyada yayılması ile başlayan Gezi Direnişinin 8’inci yılındayız. İş makinelerinin parka girmesine karşı tepki gösteren insanlara polis orantısız bir şekilde müdahale etmiş fakat bu insanların dağılmasına değil tam tersine kalabalığın artmasına sebep olmuştu. İzmir, Ankara gibi büyük şehirler başta olmak üzere ülkenin birçok yerinde büyüyen protestolar talana, haksızlığa, eşitsizliğe karşı bir isyan çığlığına, özgürlük mücadelesine dönüştü. Gezi yaratıcılığı ve dinamizmi ile gençliğin kendini var ettiği, mücadele alanı yarattığı, bir neslin örgütlendiği yakın tarihimizin en büyük ve görkemli direnişlerinden biri haline gelmiş oldu. Gezi’nin 8’inci yılında ülkede ne talan ne yağma ne de hak hukuk dışı uygulamalar son buldu. İktidar, Hasankeyf’ten Kaz Dağları’na rant uğruna ülkenin doğal ve kültürel zenginliklerini yok etmekten geri durmadı.

Gezi’nin 8’inci yılında da aynı kararlılık, aynı cesaret ve aynı ısrarla mücadele eden gençlik, yine kendini yaşamın her alanında sahici bir özne olarak gösteriyor. Bugün, iktidarın gerici saldırılarının muhatabı olan kitleler olarak bu saldırının karşısındaki tutumumuz Gezi’nin 8 yıl önce yarattığı özden bağımsız olamaz. Bu öz, sonlu olmayan, durağanlaşmayan, küçülmeyen ve kaybolmayan, bugünkü ve yarınki mücadele anlayışımızı besleyen ve kucaklayan bir kıvılcımdır.

Öte yandan mafya-iktidar hesaplaşmasında yasadışı işlerle geleceğimizin çalındığına bir kez daha tanıklık ettiğimiz bu karanlık günlerde ne iktidar ne de mafya bizim yaralarımıza merhem olabilir, bunu biliyoruz. Çalmaya çalıştıkları geleceğimizi bu mafya iktidarının elinden çekip kurtarmanın yolu da Gezi’nin gençliğe devrettiği özdedir. Gezi’den ve onun devamlı dönüşen dinamiğinden aldığımız güçle kabuk tutmuş yaralarımızı soymanın ve yeniden ayağa kalkıp hesap sormanın zamanıdır çünkü çürümüş düzeni değiştirecek özneler biziz. Gezi Eylemlerinin 4’üncü gününün şafağında on binlerce yurttaşın yürüyerek geçtiği Boğaziçi Köprüsü’ne bak ve Gezi’nin görüntülediği öfkeyi, heyecanı ve umudu hatırla. Gezi Direnişi’nin kitleselliğini, kapsayıcılığını, gençlerin isyandaki aktif rolünü bir kez daha hatırlatmalı, yangını büyütmeliyiz:

“Alev almayı bekleyen bir yangın gibiydik. O aradığımız kıvılcımdı.”