Wagner kalkışmasını pek çok açıdan değerlendirmek mümkün. Kremlin’in “silahlı isyan” olarak tanımladığı kalkışma, kısa sürede sönümlense de bunun Rusya üzerindeki etkisi her anlamda derin olacaktır. Savaş yorgunluğunun kendisini iyice hissettirdiği ülkede çatışmaların uzaması benzer sonuçlar üretmeye devam edecektir. 24 saatlik isyanın üzerinden üç gün geçerken çıkarılacak bir ön bilanço Rusya açısından tablonun daha net anlaşılmasına vesile olur.

1- Putin’in karizması çizildi: Putin kısa sürede kontrolü ele almayı başarsa da büyük bir imaj zedelenmesi yaşadı. Her şeyi kontrol eden, denetleyen, “kudretli lider” algısı sarsıldı. Wagner isyanı büyük bir can kaybına yol açmadı evet, ama Putin’e karşı konulabileceğini gösterdi. Prigojin, Putin’i sarstı, bu da toplumun gözünde eski KGB ajanını daha zayıf görünmesine yol açtı.

2-Rusya moral-motivasyon kaybetti: Kanlı bir savaşın içindeki Rusya’nın moral ve motivasyonunda büyük bir tahribat oluştu. Prigojin'in isyanıyla birlikte Rus toplumunun geniş kesimlerinde baş gösteren hoşnutsuzluk, kaynama noktasına ulaştı. Ruslar savaş yorgunu… Kremlin’in "özel bir askeri operasyon" olarak adlandırdığı bu savaş ne ilk ne de son olacak gibi. Donbass, Osetya, Çeçenistan savaşları Ruslarda derin travmatik sorunlar yarattı. Bitmeyen savaşlara şimdi de Ukrayna’nın eklenmesiyle yorgunluk tavan yaptı.

3-İstihbarat zafiyeti: Rus istihbaratının, güvenlik mekanizmasının böylesi bir isyandan ancak çıktıktan sonra haberdar olması yıllardır oluşturulan algıyı yerle bir etti. Wagner paralı ordusunun Rostov’da Moskova önlerine kadar tek bir engelle karşılaşmadan ulaşması da bir başka güvenlik açığının işareti. Rejimin her şeye muktedir olduğu sanılıyordu, ancak öyle olmadığı görüldü. Dikkatler dağıldı, benzer kalkışmaların olabileceğine dair endişe hep baki kalacaktır. Bir paralı asker grubunun Rostov gibi önemli bir kentte kontrolü ele geçirmesi, sonrasında pazarlıkla geri çekilmesi travmatik bir etki yaratacaktır.

4-Prigojin sorunsalı: İsyanın lideri, Wagner’in kurucusu Prigojin sürgüne yollanmış olsa da hâlâ kendisine bağlı, bir emriyle harekete geçebilecek binlerce savaşçıya sahip. Bu tehlike Rusya’nın başında hep sallanacaktır. Bu türbülansın ana karakterleri, paramiliter ordunun kurucusu Yevgeni Prigojin ile Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov olsa da mesele sadece güvenlik aygıtı içindeki bir durum değil. İkbal Dürre hocanın da vurguladığı gibi, Wagner yalnızca bir paralı askerler grubu değil, çok güçlü bir medya ve istihbarat şebekesi de olan bir devasa yapılanma.

5-Paralı özel ordular: Wagner ön plana çıksa da Rusya'da çeşitli oligarklara bağlı yaklaşık 10 özel askeri şirket faaliyet gösteriyor. Hatta BBC’nin ABD Dışişleri Bakanlığı'na dayandırdığı habere göre, Savunma Bakanı Şoygu, Ukrayna'da faaliyet gösteren ve Wagner ile doğrudan rekabet eden Patriot PMC adlı özel güvenlik şirketinin sahibi. Bu kalkışmanın ardından tüm bu grupların rejime sadakati artık daha sorgulanır hale gelecek.

6-Elitlerin çıkar kavgası: Putin neredeyse 30 yılı bulan “tek adam rejimi”ni oligarklar üzerinden tesis etti. Putin’e sadık bu modern derebeyleri konumundaki oligarklar, rejimin birer tutkalıydılar adeta. Ancak savaşla birlikte Rus elitleri arasında bölünmeler ortaya çıktı. Wagner kalkışması bu bölünmenin ne derece ciddi boyutta olduğunu gösterdi. Silahlı kalkışma Rus askeri bürokrasisi içindeki anlaşmazlığı ortaya çıkardı.

7- Moskova yıpranacak: Batı ittifakı tüm silahlarını Rusya’ya yöneltmiş durumda. Savaşın uzaması Batı cephesinin en büyük dileği. Putin yönetiminin Ukrayna'da uzun bir çatışmayı sürdürebilme konusunda Volodimir Zelenski yönetimine kıyasla çok daha dezavantajlı durumda. Savaşın uzaması Rusya’nın aleyhine. ABD’den, İngiltere’den sıklıkla gelen “savaşın uzun yıllara yayılabileceği” söylemleri bir öngörü değil, istem. Savaşı uzatarak Rusya’nın direncini kırmak, bilekleri üzerine çöktürmek istiyorlar. Rus toplumu içerisinde savaş uzadıkça daha fazla huzursuzluk baş gösterecek. Toplumsal, siyasal huzursuzluk tavan yapacak.

 8-Rusya kâğıttan kaplan değil: Tüm sarsılan imaja, yozlaşan kurumlara ve devlet elitleri içindeki kirli kapışmaya rağmen Rusya büyük bir nükleer sahibi küresel güç. Rusya’nın “kağıttan kaplan” olduğu yönündeki aceleci yorumlar yanıltıcı ve gerçekçi değil. Batı savaş aygıtının kara propagandasına aldanmamak gerek. Küresel hegemon bir güç olan Rusya, sarsılan imajına rağmen büyüklüğünden bir şey kaybetmiş değil. Nasıl ki ABD’deki kongre baskını bu ülkenin imajını sarsa da  emperyalist gücünden bir şey götürmediği gibi.