Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Haziran 2015 seçimlerinde AKP’nin Meclis çoğunluğunu yitirmesi üzerine ülkede koalisyon arayışları başlamıştı.

O dönem AKP Genel Başkanı olarak muhalefetle hükümet kurma çalışmalarını yürüten Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, “istikşafi görüşme yapıyoruz” diyerek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu tam otuz beş gün masada oyalamıştı.

Daha önce hiç duymadığımız “istikşafi” sözcüğünü, Ahmet Davutoğlu işte o süreçte sokmuştu siyaset literatürümüze…

“İstikşafi” sözcüğü, Arapça “keşf”ten geliyor. Türkçede “istikşafi” karşılığı olarak “arama, araştırma” sözcükleri kullanılıyor. Nitekim ülkemizde bir dönem “arama konferansları” yapıldığını anımsıyorum.

Ahmet Davutoğlu, şimdi de Gelecek Partisi Genel Başkanı olarak yine yabansı bir sözcük sokmuş dolaşıma: “Modalite”!

Meclis’te ortak grup oluşturmak amacıyla, geçenlerde DEVA, Gelecek ve Saadet partilerinin genel başkanları bir araya gelmişti ya… O görüşmeden sonra paylaştığı tivitte, “Siyasal alandaki iş birliği modaliteleri konusunda istişarelerde bulunduk” diye yazmış Davutoğlu.

İyi de “Ahmet Hoca”, biz daha o naftalinli “istikşafi”ye alışamamışken şimdi bir de elin “modalite”siyle mi uğraşacağız?

Peki, "modalite” diye bir sözcük var mı?

Okurumuz İrfan Akalp da iletisinde bunu soruyor:

Attila Hocam, nedir bu ‘modalite’? Var mı böyle bir sözcük?”

Türk Dil Kurumu’na ve Dil Derneği’ne sorarsanız yok! Çünkü bu iki kurumun bilgisunar sitelerine girip güncel sözlüklerine baktığınızda, “Aranan sözcük bulunamadı”  yanıtıyla karşılaşıyorsunuz.

Ama Türkçe sözlüklerde yer almayan bu sözcüğü, Nijat Özön’ün Telaffuzlu Fransızca-Türkçe Sözlük’ünde buldum. Açıklamayı oradan aktarayım:

Modalité [modalite] n.f. Kiplik (cihet, keyfiyet), tarz, biçim, çeşit, koşul.”

Türk Kardiyoloji Derneği’nin Türkçe Terimler Kılavuzu’nda da “şekil, usul, tarz” açıklaması var.

Konumuzla ilgili olarak çıkarım yoluyla söylersek, herhalde “siyasal alanda işbirliği modelleri”nden söz ediliyor bu paylaşımda.

Peki, bunu açık söylemek varken neden yabansı sözcüklerle anlaşılmaz bir dil kullanıyor Sayın Davutoğlu?

Yoksa akademisyen kimliğiyle siyasette böyle mi fark yaratmak istiyor?

Ama unutmamak gerekir, siyasetçiler savundukları görüşler kadar kullandıkları dille de tartılırlar!

***

“DEĞİŞİM” DİYE DİYE…

Şu sıralar CHP’de iktidar yarışına girenlerin ağızlarından düşürmedikleri büyülü bir sözcük var: DEĞİŞİM.

Neredeyse fetiş haline getirdiler bu sözcüğü!

Oysa “değişim” dediğiniz şey ille de olumluluk içermez; ileriye doğru da olur, geriye doğru da…

Yani “değişim”, yansız, renksiz bir kavramdır; kendi başına kutsallık yüklenecek bir şey değildir.

Aslolan değişimin yönü ve içeriğidir.

Bugün CHP yönetimine bayrak açanlar, içi boş söylemler yerine, “değişim”den ne anladıklarını, nasıl bir değişim istediklerini açıklamak zorundadırlar.

Bu kişiler yeni bir program sunmadan, ilkeler temelinde konuşmadan, ideolojik farklılıklarını ortaya koymadan, “değişim” savlarında inandırıcı olamazlar.

CHP’de halkçı-devrimci doğrultuda kökten bir dönüşüm gerçekleştirilemezse, Doğan Tılıç’ın dediği gibi, “Yerel seçimlerin ardından ya yine ‘değişim’ havanında su dövülür ya da ‘değişimin A. Şener hali’yle saç baş yolunur!”

Hatta daha kötüsü de var: Franz Kafka’nın “Değişim” adlı ünlü öyküsünü anımsayın!

Bir sabah yatağınızda uyandığınızda, değişim adına kendinizi Gregor Samsa gibi hamamböceği olarak da bulabilirsiniz!

NOT: Gazetemizde daha önce pazartesi günleri çıkan “Dilin Kemiği” yazıları, bundan böyle cumartesi günleri yayımlanacaktır.