Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Emekli öğretim üyesi Fazıl Sağlam’ı, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki öğrencilik yıllarından beri tanırım. Anayasa Profesörü olan Fazıl Sağlam, bilge hukukçu kişiliğinin yanında entelektüel birikimiyle de saygıyı hak eden bir insandır. 2003-2005 yılları arasında Anayasa Mahkemesi Üyeliği yapmıştır. Kültür-sanat konularına ilgisi üst düzeydedir. Aynı zamanda usta bir kalemdir. Duru Türkçeyle yazmaya özen gösterir. Geçmiş yıllarda Cumhuriyet gazetesinde önemli makalelere imza atmıştır.

Sevgili dostum ve hemşerim Fazıl Sağlam’la zaman zaman yazışır, ülke sorunları üstüne söyleşiriz. Geride bıraktığımız günlerde kendisinden uzun bir mektup aldım. Kurucularından olduğu “Kamu Hukukçuları Platformu”nun yıllık geleneksel toplantısından söz ederken dil konusuna da değinerek şöyle diyordu:

“Yazılarınızı topluca okuduktan sonra bende uyanan ilk çağrışımdan söz edeyim. Son yıllarda hayli yaygınlaşan ve benim tüylerimi havaya kaldıran bir başka dil yozlaşması var: Türkçeyi yabancı alfabeyle yazma heves ve gayreti! İlk kez Çeşme’de dikkatimi çekmişti. Çeşme sokaklarındaki tabelalarda sık sık görebilirsiniz ‘Cheshme’ yazılışını. Başkaları da var: ‘Eskiji’, ‘Efendy’… Bunlara koşut olarak özellikle tatil beldelerinde gördüğümüz, yansıtmaya çalıştığı dili de çarpıtan yabancı sözcüklü tabelalar…

Bu eğilimin bir de başka boyutu varmış. Bunu da Türkiye Barolar Birliği’nin oteli dolayısıyla öğrendim. Ankara / Balgat’taki bu otelin adı ‘Litai’. Önce otelin işletmesini bir Uzakdoğuluya vermişler diye düşündüm. On yıl kadar önce TBB’de düzenlenen bir toplantıda bu konuyu yönetim kurulundaki meslektaşlara açtım. Güldüler. ‘Uzakdoğu ile hiçbir ilgisi yok. Biz TBB Oteli ya da Konukevi gibi bir ad koymak istedik ama Turizm Bakanlığı, 5 yıldızlı otel statüsü alabilmemiz için uluslararası alanda geçerli bir ad koymamızı şart koştu. Biz de hiç olmazsa avukatlık mesleği ile bir bağlantısı olsun diye ‘Litai’ adını önerdik, kabul ettiler’ demez mi? Litai, Yunan mitolojisinde savunma görevini ilk üstlenen kadınların adı…

Bir de ‘viyadüklerimiz’ var, karayollarında sık sık görebilirsiniz. Gördükçe sinirlerim bozuluyor. Hele adıyla birlikte yazıldığında iğrenç bir görüntü veriyor: ‘Karasu Viyadüğü’, ‘Eğiste Hadimi Viyadüğü’ (Türkiye'nin en uzun ve en yüksek dengeli konsol viyadüğü imiş). Sanki ‘Eğiste Hadimi Köprüyolu’ dense yapının yüceliği kalmayacak!”

Fazıl Sağlam’ın yakındığı “Cheshme”, “Efendy”, “Eskiji” saçmalıklarının yanı sıra “Donerchi”, “Yemekchi” gibi örneklerle de karşılaşmıştım daha önce. Ama bu hafta bir de “İçkijii” zıpırlığı çıktı karşıma! Meğer Muğla / Bodrum’da ve Çanakkale / Biga’da bu adı taşıyan mekânlar varmış!

İşin artık suyunu çıkardılar!

İşte bir dil böyle kirlenir!

İlgililer bu duruma nasıl göz yumuyor?

Türk Dil Kurumu’na, Kültür Bakanlığı’na ve yerel yönetimlere bu konuda büyük görev düşüyor…

Unutulmasın: Dilimiz yurdumuzdur!

∗∗∗

HAFTANIN NOTU

EGO’dan Açıklama

Geçen haftaki notumuzda, metrolardaki yürüyen merdivenlerin çok sık arıza yaptığına değinirken, Ankara Anakent Belediyesi’nde kimi birimlere ulaşmanın güçlüğünden de söz etmiş ve “Halkçı belediyecilik bu mu?” diye sormuştuk.

Yazımız yayımlandıktan sonra EGO Genel Müdürü Sayın Nihat Alkaş aradı ve eleştirilerimizi yanıtladı. Nihat Bey’in belirttiğine göre, metro ve üstgeçitlerdeki yürüyen merdivenlerin bakım ve onarım işleri Kent Estetiği Daire Başkanlığı’nın sorumluluğunda imiş. Ancak yedek parça sıkıntısı yüzünden arızalara her zaman anında müdahale edilemiyormuş. “Sorunun çözümü için kurum olarak elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz” diyen Genel Müdür, bu arada metrolardaki güvenlik görevlilerinin, yürüyen merdivenlerle ilgili arızaları her akşam ilgili birime rapor etmeleri konusunda yazılı olarak uyarıldıklarını belirtti.

Sayın Alkaş’ın iyi niyetinden kuşku duymuyor, duyarlı yaklaşımından dolayı kendisine teşekkür ediyoruz. Ancak ABB’nin çeşitli birimleriyle ilgili yakınmaları da görmezden gelemeyiz. Bize iletilen sorunları duyurmak görevimiz. Yurttaşların belediye hizmetlerine yönelik eleştirileri anlayışla karşılanmalı; yakınma konuları titizlikle değerlendirilerek çözüme kavuşturulmaldır.