AKP, iktidar olduğu 22 yılda tarikat ve cemaatlerle her daim yan yana yürüdü, bu yapıların devletin her türlü kadrosunda yer edinmelerinin önünü açtı. Hususi olarak da eğitim alanında tarikat ve cemaatlerle çalışmalar yapıldı, yapılmakta. Büyüyen yoksulluk, devlet yurtlarının yetersizliği, kapasite azlığı öğrencileri cemaat yurtlarına mecbur bıraktı. Gençlik ve Spor Bakanlığı yurt açmak yerine, İlim Yayma Cemiyeti yurtlar açtı. Ortaokula giden çocukların kaldığı devlete ait yatılı bölge okulları yıllar içinde sürekli azaldı.

Malûm olduğu üzere; Türkiye’de onlarca tarikat, bu tarikatlara bağlı yüzlerce üzerinde cemaat ve bu cemaatlerin sahip olduğu birçok vakıf, dernek bulunuyor. Bu yapılar; İyilik Okulu, Mescitsiz Okul Kalmasın, Dersimi Camide Yapıyorum, Değerler Eğitimi, Medeniyet ve Değerler gibi protokoller ile devlet okullarında yer edindi. MEB’in pek çok vakıf ve dernekle işbirliği var. Sayı veremiyoruz çünkü bakanlıklara sorduğumuzda yanıt veren yok. Ama şunu biliyoruz; AKP 2022 yılı sonunda MEB’in cemaatlerle yaptığı protokolleri uzattı. Üstelik bu yapılar sadece okul içinde de değil, okul dışında da çocuklarla bir araya geliyorlar. Bu bir araya gelmelerin adı yaz okulu, kurs, camii ziyareti ve seminer oluyor. Tüm bütçe ise tabii ki MEB’den.

∗∗∗

İşin başka korkunç bir yönü de; kamuoyu özellikle eğitim alanında çalışma ve faaliyet sürdüren bu vakıf ve derneklerin ismi şiddet, işkence, taciz, istismar ve yangın, patlama gibi olaylar sonrasında ölen çocuklarla duyuluyor. İHH, Hizmet Vakfı, Hayrat Vakfı, Furkan Vakfı, Birlik Vakfı, Server Vakfı, Ensar, TÜGVA, Sosyal Doku Vakfı, Diyanet Vakfı, İnsan Vakfı, Okçular Vakfı, Gülberenk Değerler Eğitimi Derneği, Deniz Feneri Derneği ve İlim Yayma Cemiyeti… Ancak menfi bir hadise olduğunda ve basına yansıdığında adlarını öğreniyoruz. Bu da çok tuhaf bir durum, bu gizlilik neden?

AKP hükûmeti yapması gerekeni yapmamaya devam ettikçe, yoksullukla mücadele eden insanlar ne acıdır ki cemaatlere mecbur hale geldi. Sadece tarikat ve cemaatler değil, Diyanet de yurt açıyor, üstelik MEB ve YÖK bu sorunu çözmek adına adım atmazken, Diyanet bunu yapacak para ve kadroyu rahatlıkla tesis ediyor. Kaldı ki, bir öğrenci yurdunun devlet yurdu olması da cemaat baskısı olmadığı anlamına gelmiyor. Bu yurtlarda açıktan yapılan cemaat propagandaları yıllardır devam ederken, yurtlara konan manevi rehber adı altındaki teşkilat üyeleri ile devlet yurtlarında kadrolaştırılan cemaatler varlığını sürdürmeye devam ediyor. Dahası bu hiç çekinmeden, açıktan yürütülüyor. Yukarıda yazdığım gibi, bu vakıf ve derneklerin adlarını şiddet, işkence, taciz, istismar ve yangın, patlama gibi olaylar sonrasında ölen çocuklarla duymaktayız. Bu can yakıcı bir cümle ve fakat hakikat! Üstelik biz buzdağının görünen kısmından haberdarız.

∗∗∗

Maruz kalanların anlatımlarından öğrendiğimiz üzere, bu yapılarda gün yüzüne çıkarılamamış o kadar şiddet var ki… Adli mercilere ulaşabilmiş olanlardan biri de, pazartesi günü ilk duruşması gerçekleştirilen Süleymancılara ait Alanya Sugözü Ortaokul Erkek Öğrenci Yurdu’nda on öğrenciyi bir sene boyunca şiddet ve istismara maruz bırakan eğitmen G.R.U.’nun yargılandığı dava. Şikâyetçi olan ailelere cemaat tarafından şikâyetin geri çekilmesi için 300 bin TL teklif edildiğini öğrendiğimiz, sanık eğitmenin telefonunda ‘erkek ve kız çocuklarına ilişkin cinsel içerikli görüntüler tespit edilen dava… Sugözü Yurdu’nda yaşanan istismar, Süleymancıların yurdunda yaşanan ilk vaka mı? Değil…

2017’de Dikili’de Süleymancılara ait Özel Miyase Yılmaz Ortaöğretim Erkek Öğrenci Yurdu’nda 7 öğrencinin istismara maruz kaldığı ortaya çıkmıştı. İstismara maruz kalan öğrencilerden birinin şikâyeti üzerine yurtta görev yapan fail Ö.F.E. tutuklanırken yurt mühürlenmişti. Yine 2017’de Besni’de Süleymancılara ait Hayrünnisa Gölbaşı Çocuk Yurdu’nda kalan 2 çocuk istismara maruz bırakılmıştı. Çocukları istismara maruz bırakan yurt müdürü İ.T. tutuklanmıştı. 2018’in Ağustos ayında lise 1. sınıf öğrencisi İ.K. Süleymancılara ait olduğu belirtilen Alanya Özel Seyyid Kamil Bey Ortaöğretim Erkek Öğrenci Yurdu’nda hayatını kaybetti. Aile, yurt görevlilerinden ve hocalardan şikâyetçi olup olayın örtbas edilmeye çalışıldığını ifade etmişti. İ.K.’nin annesinin “Çocuğumu döverek öldürmüşler. Hiç kimseden korkum yok” sözlerini unutmak zor.

∗∗∗

2021’de Fatsa’da Süleymancılara ait bir erkek öğrenci yurdunda 12 yaşındaki bir çocuk kurs hocası tarafından istismara maruz bırakılmıştı. Sanık Y.K. verilen 48 yıl hapis cezası “iyi hal indirimi” ile 22 yıla düşürülmüştü. Aralık 2022’de İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı başkanı Yusuf Ziya Gümüşel’in kızının, babası tarafından 6 yaşındayken zorla evlendirildiğini ve “ailesinin onayıyla” çocukluğu boyunca istismar edildiğine dair haber ülkenin gündemine oturmuştu. Ağustos 2023’te İstanbul Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü sorumluluğundaki çocuklar, Nur cemaatinin bir kolu olan Suffa Vakfı’yla ilişkili Mutlu Yuva Derneği'nin iki aylık 'eğitim kampına' gönderilmiş, çocuklar kamu görevlisinin refakati olmadan tarikatın kontrolüne bırakılmıştı. Ekim 2023’te Ümraniye’de bulunan Süleymancılara ait Özel Osmangazi Arifiye Erkek Ortaokul Yurdu’nda o dönem 11 yaşındaki Y. yurttaki imam tarafından istismara maruz bırakılmıştı. Y.’nin ailesine ise ‘olayı kapatmak için’ para teklif edilmişti. Aynı yurtta 17 yıl önce kalan Ö. İle 11 arkadaşı da istismara maruz bırakılmıştı. Y.’nin ifadeleri üzerine imam tutuklanırken yurt da kapatılmıştı.

Tablo net, Necip Fazıl’a referansla Erdoğan’ın dile getirdiği “dindar ve kindar nesil” yetiştirme arzusu ile bütünleşen sayısını bilmediğimiz projeler ile çocuklarımız kuşatılmış durumda. Bu yurtlarda cinsel şiddete maruz kalan onlarca çocuk için “Bir kereden bir şey olmaz” diyenlerden, devlet korumasına ihtiyaç duyan çocukları “Aile oraya veriyorsa biz karışamayız” diyen ve bu örgütleri beslemeye devam eden hükûmet; çocuklara karşı işlenen her suçtan, geleceksizleştirilen her çocuktan sorumludur. Çocuklarımız için aydınlık bir gelecek mücadelesinde ısrarcıyız, Türkiye’de çocukların istismara uğramadığı ve suçların üstünün örtülmediği günler yakın.