Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Haber yazımı, gazeteciliğin abecesidir. Gelin görün ki genç meslektaşların bu gerekliliği tam olarak yerine getirdiklerini söyleyemem. Hatta haberciliğin olmazsa olmazı “5N1K” kuralının bile çoğu zaman göz ardı edildiğini görüyoruz. Okurlardan gelen uyarılarda da haberlerin diline ilişkin eleştiriler ağırlık kazanmaya başladı.

Nitelikli haber yazımını etkileyen dilsel sorunları şöyle özetleyebilirim: Uzun ve anlaşılmaz tümceler, gereksiz yinelemeler, yanlış yazılan ya da yerinde kullanılmayan sözcükler, okuru duraksatan anlam bozuklukları, sözdizimindeki karışıklıklar, özne-yüklem uyuşmazlıkları, yersiz ya da eksik noktalama imleri… Bütün bunlar, çoğu insanı gazete okumaktan soğutuyor.

Örnek olarak 17 Haziran 2023 tarihli BirGün’de yer alan “Yaz okulu yetersiz, olanlar da paralı” başlıklı haberi ele alabiliriz. Sözkonusu haberde, yukarıda sıraladığım olumsuz öğelerin çoğu var! Birkaç alıntıyla açıklamaya çalışalım:

-“MEB yaz için kaliteli eğitimler sunabilir ama isteği doğrultusunda sunmuyor. Biz çocuklarımızın kaliteli eğitimler görmesini istiyoruz.” 

(Özensiz bir tümce… Kimin isteğinden söz edildiği anlaşılmıyor. Üstelik “kaliteli eğitimler” diye yadırgatıcı bir ifade kullanılmış. Belli konularda bilgi, görgü ve beceri edindirme işi olan “eğitim”, Arapça kökenli “terbiye”nin Türkçe karşılığıdır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bilimsel danışma ve inceleme organı olan “Talim ve Terbiye Kurulu”nun adından da anlaşılacağı gibi bu sözcük tekil kullanılır. “Terbiye”nin Türkçe karşılığı “eğitim” olduğuna göre, onun kullanımı da benzer biçimdedir. Dolayısıyla bu sözcüğün haber metninde, üstelik birkaç kez “eğitimler” diye geçmesi uygun olmamış.)

***

Haberdeki öteki dil yanlışlarına da kısaca değinelim:

-“Bu durumu fırsat bilen tarikatlar ve cemaatlar öğrencileri kıskaca aldı.”

(“Tarik”, Arapçada “yol” demektir; “tarikat” ise “birden çok yol” anlamına gelir. Yani “tarikat”, gerçekte çoğul bir sözcüktür. Ama günlük dilde “-lar” ekiyle yeniden çoğul yapılması artık “galatımeşhur” sayılıyor. Topluluk anlamındaki “cemaat”in ise “-ler” çoğul ekiyle “cemaatler” diye yazılması gerekiyor.)

-“Bu tür yapıların yapmış olduğu yaz eğitimi, etkinlikleri çok sakıncalı buluyoruz.”

(Doğrusu şöyle olmalıydı: “Bu tür yapıların yapmış olduğu yaz eğitimi etkinliklerini çok sakıncalı buluyoruz.”)

-“Muhafazakâr kesimin gönderdiğini ve çocukların sonra yaşadıkları herkes biliyor. Çocukların kendilerini bulabilecekleri, eğlenebilecekleri, eğitebilecekleri yerlerde olmalı.”

(Çok kötü yazılmış tümceler! Neresini düzelteyim? Haber dili böyle olmamalı!)

-“Çocuklar belli bir yapıların, kurumların değil, kendilerini geliştirebilecekleri yerlerde olmalı.”

(“Belli bir yapıların” denmez! Ya “belli bir yapının” diyeceksiniz ya da “belli yapıların”…)

-“Gençlik ve Spor Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, belediyeler sık sık etkinlikler yapmalı ve ücretsiz olmalı.”

(Bu anlatımda da bir eksik öğe var. Tümce şöyle kurulsaydı daha anlamlı olurdu: “Gençlik ve Spor Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, belediyeler sık sık etkinlikler yapmalı ve bunlar ücretsiz olmalı.”)

Uzatmayayım, bu haberde daha pek çok yazım ve anlatım yanlışı var. Belli ki hiçbir denetimden geçmeden yayımlanmış. Oysa sayfa sorumlularının ve editör arkadaşların, muhabirlerden gelen ham haberleri mutlaka okuyup gözden geçirmeleri gerekiyor.

***

HAFTANIN NOTU

Sıra şiire mi geldi?

4 Temmuz günü Ahmet Telli ile dayanışma için Ankara Adliyesi’nde idik. 2017 yılındaki bir basın toplantısında okuduğu şiirden dolayı 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyordu ünlü ozanımız. O gün karar duruşması vardı. Arkadaşımızın kesinlikle aklanacağını düşünüyorduk. Çünkü “şiir okuduğu için hapis yattı” propagandasıyla iktidar olmuş bir siyasetçi yönetiyordu Türkiye’yi. Ama düşündüğümüz gibi olmadı. Ağır Ceza Mahkemesi’nin genç yargıçları, “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan bir yıl hapis cezası verdiler Ahmet Telli’ye. Sonra 10 aya indirip cezayı ertelediler. Her ne kadar yatarı olmayan bir ceza olsa da içimize sindiremedik bu kararı.

Mahkeme Başkanı, “suçun sabit olduğunu” söyledi kararı açıklarken. Oysa ortada suç diye bir şey yoktu. Ahmet Telli de savcının klişe suçlamasına karşılık verirken, “Ben bu tür etkinliklere daha önce de katıldım. Bunu aydın olmanın gereği sayıyorum. Savcının terör suçlaması aşırı bir yoruma dayanıyor. Onlarca baskısı yapılmış, piyasada serbestçe satılan Dövüşen Anlatsın adlı kitabımdan okuduğum bir şiir nasıl suç olabilir?” dedi.

Tayyip Erdoğan, İstanbul Belediye Başkanı iken Siirt’te yaptığı bir konuşmada, “Camiler kışlamız, minareler süngümüz, kubbeler miğferimiz, müminler askerimiz” biçiminde kışkırtıcı ifadeler kullanmış, o yüzden de “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği” gerekçesiyle Pınarhisar’da dört ay hapis yatmıştı. Erdoğan, bu olayı daha sonra kazançlı bir “mağduriyet” öyküsüne dönüştürmeyi başarmış ve siyasal amaçları için yıllarca kullanmıştı. Oysa onun okuduğu şiir değil, siyasal İslamcıların “intikam yemini” idi.

Belli ki şimdi bu yeminin gereğini yapıyorlar!

***

Seçildiği gün salıverilmesi gereken TİP Hatay Milletvekili Av. Can Atalay’ın iki aydır cezaevinde rehin tutulması hukuk cinayetidir! Bu adaletsizliğe artık son verilmelidir!