Tampon bölge, rüyasında Hegel ile tartıştığını söyleyen Davutoğlu’nun vazgeçilmez hayali

Tampon bölge, rüyasında Hegel ile tartıştığını söyleyen Davutoğlu’nun vazgeçilmez hayali. Yıllardır Suriye içlerinde tampon bölge kurulması için hummalı bir çalışma yürütüyordu. Stratejik sefaletin baş müessibi Dışişleri Bakanı’yken bulamadığı fırsatı Başbakanlık koltuğunda IŞİD’in Kobane saldırmasıyla elde etti. Tampon bölge yetkisini de vermesi beklenen Irak ve Suriye tezkerelerinin perşembe günü jet hızıyla kabul edilmesi kuvvetle muhtemel. Tıpkı bundan önceki diğer tezkerelerde olduğu gibi. Biri 4 diğeri ise 17 Ekim’de süresi dolacak tezkerelerle ülke yeni bir maceraya sürüklenecek.

Davutoğlu tampon bölge isteğini “Yeni şartlar bu tezkerelere bazı yeni unsurlar eklememize yol açtı” sözleriyle dışa vursa da, uluslararası toplumdan beklediği desteği alabilmiş değil. ABD en azından şimdilik mesafeli duruyor plana. Pentagon’un tepesindeki iki isim Genelkurmay Başkanı Dempsey ve Savunma Bakanı Hagel ortak toplantıda tampon bölgenin şu anda “kampanya”nın bir parçası olmadığını açıkladılar. Rusya tampon bölgeye şiddetle karşı. Suriye ise “tampon bölge kurulmasını kendi egemenlik hakkının ihlali olarak göreceğini ilan etti.

•  •  •

AKP hükümeti tampon bölge konusunda ısrarcı. Suriye krizinin ortaya çıktığı ilk günlerden bu yana başta ABD olmak üzere uluslararası güçleri tampon bölge konusunda ikna etme çabalarını sürdürdü. Ancak Ankara’nın Esad rejimini bahane ederek ısrar ettiği tampon bölge fikri, uluslararası arenada destek görmeyince askıda kaldı. AKP iktidarının bu ısrarının altında hem Şam’a yönelik müdahale isteği hem de Suriye’nin kuzeyindeki Kürt bölgesinin kazanımlarını engelleme arzusunun yattığı sır değil. Tampon bölge bir taşla iki kuş vurma isteği.

Israrın temelindeki bir diğer neden de mülteci akınından ziyade iç kamuoyundaki milliyetçi duyguları okşama isteği. Süleyman Şah Türbesi’ni de kapsayacak 35-40 km’lik alanda kurulacak tampon bölge ile “ecdat türbesi”nin korumaya alınacak olması, rehineler olayında olduğu gibi başarı olarak pazarlanacak. New York’a gitmeden önce IŞİD’e yapılacak operasyona sadece lojistik anlamda destek vereceklerini açıklayan Erdoğan, dönüşte “Kara harekâtına Türkiye katılabilir” sinyali vererek yüz seksen derecelik bir manevra yaparken, aklının bir köşesinde tampon bölge isteğini bu vesileyle Batılı aktörlere yediririm düşüncesi vardı.

•  •  •

Tampon bölge uygulaması, örneklerine daha önce de rastladığımız hukuksal karşılığı olmayan siyasi bir karar. Esasında fiili bir işgal demek. Vietnam Savaşı’ndan sonra gündeme gelen tampon bölge, düşman birlikleri, grupları ya da milletleri birbirinden ayırmak için oluşturulmuş. Ortadoğu gibi kimsenin tarafsız olmadığı bir coğrafyada “Ben burayı işgal ediyorum” demek. Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin tampon bölge hayali pratiğe geçer mi bilinmez. Bilinen bir gerçek var ki; o da ABD’nin saldırısında da AKP’nin tampon bölge isteğinde de hedef IŞİD’i yok etmek değil. Asıl niyet, cihadist örgütün Irak ve Suriye’ye yeni dizayn verilene kadar kontrol altında tutulması. Sonrasında kullanılıp bir kenara bırakılacaktır. IŞİD’in, önemli oranda zayıflayan ama varlığını sürdüren bir güç olarak Ortadoğu denklemi içinde tutulması bugün için ABD emperyalizminin çıkarlarıyla bütünüyle örtüşüyor. Ancak aynısını Türkiye için söylemek zor. Tampon bölge, kara harekâtı, uçuşa yasak bölge ısrarının nelere yol açacağı meçhul. Rüyasında Hegel ile tartıştığını söyleyenler, uyandıklarında kendilerini yeni Ortadoğu denkleminin dışında bulabilirler!