Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Serhan Asker, “Görkemli Hatıralar” izlencesinde konuşurken bu yanlışı hep yapıyor. Geçen hafta da Muzaffer İzgü, ülkemizin kıymetli bir değeridir diyerek yineledi söylemini… Türkçeye çevirirsek, “Muzaffer İzgü, değerli bir değerimizdir” diyor ayırdında olmadan!

Bu arkadaşımız, sık sık Emin Özdemir’in öğrencisi olduğunu söylüyor övünçle. Türkçenin yıldız adlarından Emin Özdemir’in öğrencisi olmak gerçekten de ayrıcalıktır. Ama bunu söylüyorsak, öğretmenimizin dil tutumuna ve titizliğine uygun davranmamız gerekir.

Emin Özdemir, öz Türkçeyi sular seller gibi konuşan, yazılarında yabancı sözcüklere yer vermemeye çalışan, ama daha da önemlisi, “kıymetli değer” gibi eşanlamlı gülünç bulamaçlara hiç katlanamayan bir dil ustasıydı. Kendisini örnek almış Türkçe sevdalısı bir yazar olarak ben de hoş karşılamıyorum böyle savruklukları…

Söz “Görkemli Hatıralar”dan açılmışken bir konuya daha değinelim.

TONGUÇ’U YANLIŞ TANITMAK!

Celal Şengör, ünlü bir yerbilimcidir. Ama siyasal görüşleri bu ününe gölge düşürecek niteliktedir. Konumuz bu olmadığı için şimdilik geçiyorum…

Geçen hafta Halk TV’de Serhan Asker’in konukları arasındaydı Celal Şengör. Köy enstitülerinden söz ederken, İsmail Hakkı Tonguç bir fikir adamı değil uygulayıcıdır. Köy enstitüleri Hasan Âli Yücel’in eseridir” dedi bu bilimcimiz. Ne sunucudan ne de izleyicilerden bir itiraz geldi! Şaşırdım kaldım. En azından, “Boş çuval dik durmaz” sözünü dilinden düşürmeyen “kitap kurdu” sunucudan bir karşı çıkış beklerdim. Ama olmadı…

İsmail Hakkı Tonguç, köy enstitülerinin yalnızca uygulayıcısı değil, aynı zamanda fikir babası ve mimarıdır. O, köy enstitülerinin felsefesini ve uygulama yöntemini oluşturan büyük bir eğitim düşünürüdür. Köy enstitüleri önerisini, Hasan Âli Yücel’den önceki Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan’a sunmuş, uygulama ise Yücel’in bakanlık dönemine denk gelmiştir. Elbette projeye inanan Hasan Âli Yücel’in candan desteği de köy enstitülerinin başarısında etkili olmuştur.

İnsan ünlü bir bilimci de olsa kendi uzmanlık alanı dışında konuşurken özenli davranmalı, iyi bilmediği konularda kesin yargılarda bulunmamalı. Celal Şengör, İsmail Hakkı Tonguç hakkında küçük bir araştırma yapsaydı böyle bir yanılgıya düşmezdi.

∗∗

EDİTÖR ARANIYOR!

“Ayla Algan. (…) Paris’te Odeon Tiyatrosu’nda Nâzım Hikmet’in İnsan Manzaraları’nı, Theatre de la Coline’de Gorki’nin Ölü Canlarını, Yaşar Kemal’in Ortadirek’inin Elif’ini Fransızca oynayan; Berlin’de S Schaubühne Tiyatrosunda oyuncu ve yönetmen...” (“Yaşarken Efsane Olanlardan…”, Zeynep Oral, Cumhuriyet, 6 Ocak 2024)

Sevgili Zeynep Oral, Ölü Canlar yazarının Gorki değil Gogol olduğunu, basın dünyasında en iyi bilecek sanat yazarlarımızdan biridir. Belli ki bir anlık dalgınlığın ve bellek yanılgısının kurbanı olmuş. İnsani bir durumdur, hepimizin başına gelebilir. Ama beni asıl üzen, Cumhuriyet gibi köklü bir gazetede böyle kazaları önleyecek yetkinlikte editör ve düzeltmenlerin olmaması…

∗∗

“KOŞUL, ŞART…”

Çuvaldızı hep başkalarına batırmışken şimdi iğneyi de kendimize batıralım…

Gazetemizin birgun.net sayfasında 4 Ocak 2024 günü şöyle bir başlık vardı:

“Sıcak para için koşul, şart yok”

Bu başlık, en az Serhan Asker’in “kıymetli değer” sözü kadar saçmaydı! Çünkü “koşul”, Arapça “şart” sözcüğünün Türkçesiydi! O yüzden de “koşul, şart” bir arada olamazdı…

(BirGün, 4 Ocak 2024)

∗∗∗

HAFTANIN NOTU 

Buharlaşan Sanat Galerileri!

Çankaya ilçemizin merkezi Kızılay’da herkesin kolayca gidip sergi izlediği iki galeri vardı: Galeri Kara ve Galeri Çankaya. Alper Taşdelen’in Belediye Başkanlığı döneminde ikisi de yok edildi!

Önceki Başkan Bülent Tanık’ın kente kazandırdığı Mithatpaşa Caddesi’ndeki Galeri Kara’nın kendine özgü bir çizgisi vardı. Öncü sanatçıların özgün yapıtlarını izliyorduk orada. Alper Taşdelen gelince ne olduysa, kim karar verdiyse hoppadak kapandı!

Sonra Çankaya Belediyesi Hizmet Binası’nın altında Galeri Çankaya açıldı, sevindik. Çünkü burası Kızılay’ın göbeğinde halka açık tek galeri idi. Ben de yolum düştükçe uğrar, sergileri gezer, sanatçılarla söyleşir, çoğunu da haberleştirirdim. Sonra bir de baktık, bu sanat merkezini abrakadabra marifetiyle markete dönüştürmüşler! Yani Ankara Anakent ve Çankaya Belediyeleri, “Başkent Market” için Kızılay’da başka yer bulamamış ve bir sanat galerisini alışveriş merkezi yapmış!

Alper Bey bununla da yetinmemiş, herkesin Çağdaş Sanatlar Merkezi olarak bildiği sanat kurumumuza, kaşla göz arasında babasının adını vermiş!

İki ay sonra yerel seçim var. İnanıyorum ki Ankaralılar bu gerçekleri bilerek ve de ince eleyip sık dokuyarak kullanacak oylarını…