Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

23 Eylül 2023 tarihli BirGün’ün birinci sayfasında yer alan “Soygun için itinalı düzen” başlıklı haberin spotundaki arabaşlıklardan biri şöyleydi: “Kantarın topuzu kaçtı”.

Kaçan bir şey var gerçekten ama onun adı “topuz” değildir! Sevgili BirGün editörleri, yinelemekten yorgun düştüm! Nasıl anlatmam gerektiğini ben de bilemez durumdayım artık! “Tekrarın tekrarı” sözü bile böyle durumlarda yetersiz kalıyor. “Kantarın topuzu” sözünün yanlışlığını bu köşede defalarca belirttiğim halde hâlâ böyle başlıklar atmanızı nasıl yorumlamalıyım? Bu deyimin doğrusu, “Kantarın topunu kaçırmak”tır. Bu “topuz” sözü nereden çıktı bilmiyorum ama deyimi böyle yanlış kullananların sayısı hiç de az değil. Hatta deneyimli köşeyazarları arasında bile bunu doğru yazana denk gelmedim desem yeridir. İşte size eskilerden iki örnek:

-“Ama kantarın topuzu kaçtı ve konu ‘kartopu etkisi’ yaratarak paniğe yol açtı.” (Nilgün Cerrahoğlu, Cumhuriyet, 7 Kasım 2009).

-“Ertesi sabah gazetede kendi yaptığım değişikliği görünce ‘Galiba kantarın topuzunu kaçırmışız’ dedim ama iş işten geçmişti.” (Oktay Ekşi, Hürriyet, 30 Ekim 2010, “Ayarı Kaçırmışız”). 

 Evet, Oktay Ekşi’nin de yazısına başlık yaptığı gibi, ayarı / ölçüyü kaçırmak anlamında kullanılır bu deyim. Ama “kantarın topuzu” olarak değil, “kantarın topu” kalıbıyla… Özlü ve güzel anlatım aracı olan deyimler, kalıp sözlerdir. Kural olarak deyimleri oluşturan sözcükleri değiştiremez, hatta bu yapıların sözdizimine bile dokunamazsınız.

Bizim insanımız nedense doğruyu araştırma yerine yanlışı yinelemeyi seviyor. Bu kolaycı tutum, kulaktan dolma bilgilerin yaygınlaşmasına ve çoğu zaman da yanlışların doğruların önüne geçmesine yol açıyor. “Kantarın topunu kaçırmak” deyiminde olduğu gibi…

“MAHKEME” Mİ “DAİRE” Mİ?

Alev Coşkun, yakınlarda yitirdiğimiz eski Yargıtay Onursal Başkanı Sabih Kanadoğlu’nu anlattığı yazısında (Cumhuriyet, 1 Mart 2023), “Yargıtay 11. Ceza Mahkemesi başkanlığı yaptı” diye yazmış.   İmlası bir yana, “mahkeme” sözcüğü de burada yanlış kullanılmış. Sanırım “Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanlığı” demek istemiş yazar. Çünkü Yargıtay’ın örgüt yapısında bu yüksek yargı yerleri için “Mahkeme” değil “Daire” ifadesi kullanılır. Hukukçu olan Alev Coşkun’un da bunu herkesten daha iyi bilmesi gerekir.

∗∗∗

OKURDAN 

Sayın Aşut,

Yıllardır dikkatimi çeken bir yazım yanlışından size yakınmak istiyorum. BirGün de dahil olmak üzere birçok gazete, kendi adlarını (örneğin Twitter’da) "BirGün Gazetesi" şeklinde yazıyor. Halbuki burada “gazetesi” kelimesi küçük harfle başlamalıdır. Çünkü özel isme dahil değildir. Buna karşılık "Resmî Gazete" adındaki “gazete” kelimesi özel isme dahil olduğundan büyük yazılır. Nitekim TDK’nin yazım kurallarında da bu durum açıkça belirtiliyor: “Özel ada dahil olmayan gazete, dergi, tablo vb. sözler büyük harfle başlamaz: Milliyet gazetesi, Türk Dili dergisi, Halı Dokuyan Kızlar tablosu vb."

Saygılarımla.

Dr. ÇAĞRI YILGIN / Helsinki, Finlandiya

∗∗∗

HAFTANIN NOTU

“Şiir Kucaklaşması”

Ceyhun Atuf Kansu, şiirimizin cumhuriyetçi, memleketçi damarlarından biridir. Onun şiirlerinde ve yazılarında devrimci, halkçı, toplumcu bir öz vardır. Bilge ozan, tüm dünya halklarını kucaklayacak insancıl bir anlayışa sahiptir. Anadolu’da kızamıktan kırılan yoksul halk çocukları için yüreği yanarken, “Perulu kızlar, Vietnamlı oğullar” için de acı çeker. Atatürk için de, Afrika Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin önderlerinden Lumumba için de şiirler yazmış; “Anamalın sömürgeci saltanatı”na karşı çıkarken Lorca’ya, Joan Baez’e selam göndermiştir. Çünkü “Bağımsızlık Gülü”nün yurtsever ozanıdır o…

Ceyhun Atuf Kansu adına 1986’dan bu yana verilen şiir ödülüne bu yıl, Dil Derneği Genel Yazmanı, Çağdaş Türk Dili ve Patika dergilerinin yayın yönetmeni, ozan Ertuğrul Özüaydın’ın Karakırmızı adlı kitabı değer görüldü. Ödül töreni, hafta içinde Kansu Ailesi ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Ankara Şubesi’nin katkılarıyla Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde düzenlendi. Törende konuşan Ceyhun Atuf Kansu’nun kızı Prof. Dr. Bahar Gökler, bu etkinliği “şiir kucaklaşması” olarak niteledi ve “Kansu Şiir Ödül Törenini Cumhuriyetimizin 100. yılına ulaştırmış olmak, bizler için çok anlamlı ve coşku vericidir” dedi. ÇYDD Başkanı Fürüzan Bilir, çağdaş eğitimin önemini vurguladığı konuşmasında, Kansu’nun Anadolu ve doğa sevgisinin altını çizdi. Prof. Dr. Hikmet Özdemir ise Kansu’nun şiirlerinden ve yazılarından yola çıkarak “Atatürk’ü Anlamak” üstüne bir sunum yaptı. Son konuşmacı Ertuğrul Özüaydın, “Ceyhun Atuf Kansu’nun adıyla birlikte anılmak benim için onurdur” diyerek başladığı sözlerini, geleneğe uyarak Kansu’ya yazdığı mektubu okuyarak tamamladı. Etkinlik, genç sanatçılar Sinancan Özkamahlı (çello) ve Emre Kaykaç (keman) ikilisinin müzik dinletisiyle sona erdi. Ülkemizde umutsuzluk rüzgârlarının estiği bugünlerde Ceyhun Atuf Kansu’yu yeniden okumak hepimize iyi gelecektir.