Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Şunun şurasında yerel seçimlere iki ay kadı. Partiler aylardır aday arayışında. Anketler, soruşturmalar, eğilim yoklamaları, görüşmeler, danışmalar, sonu gelmeyen araştırmalar… Ana muhalefet partisi CHP’nin Antalya, Muğla ve İzmir’de başkan adaylarını hâlâ açıklamamış olması neyin belirtisi? Buna başkentin simgesi Çankaya ilçesini de ekleyebiliriz. Belirsizlik sürdükçe partilerin işi daha da zorlaşıyor. 

Adaylar eskiden toplu açıklanırdı. Şimdi gıdım gıdım açıklanıyor! Parti içi çekişmeler,  denge hesapları, işbirliği pazarlıkları, söylentiler, dedikodular siyasetten iyice soğuttu insanları! Sandığa nasıl götürecekler küskün seçmenleri? Ben şu sıralar bir seçim heyecanı görmüyorum toplumda… 

*** 

Bu seçim sürecinde en sık duyduğumuz sözcüklerden biri “lansman”! Partiler art arda “aday lansman toplantıları” düzenliyor! TV yorumcuları da aynı söylemi yineliyor. Demek ki ekranda Fransızca lügat paralamak daha fiyakalı oluyor! Oysa izleyiciler çok itici buluyor bu konuşmaları… 

İtici bulanlardan biri de Prof. Dr. Hakan Yiğitbaşıoğlu. Onun bu konudaki mektubu, “Medya Ombudsmanı” arkadaşımız Faruk Bildirici aracılığıyla ulaştı bana. Şöyle diyor Hocamız: 

Özellikle son zamanlarda yerel seçimler için partiler adaylarını açıklarken bu haberlerin yayımlanmasındaki kötü Türkçe kullanımıyla ilgili görüşümü sizinle paylaşmak istedim. İzlediğim yayın organlarının hemen hemen hepsi haberlerinde ‘aday lansmanı yapıldı’ şeklinde ifadeler kullanıyor. Ancak ‘lansman’, Fransızca kökenli bir kelimedir ve Türkçede olayı çok daha iyi anlatan kelime ‘tanıtım’dır. Sanki bir MEB yöneticisinin söylediği gibi ‘Türkçe öldü’ sözünü kanıtlamaya çalışıyorlar. Politikacılardan hiç söz etmiyorum. Çünkü özellikle sağ partilerin demeçleri zaten çoğunlukla Arapça ve Farsça kelimelerden oluşuyor.” 

Evet, “lansman toplantısı” sözü kulağımızı tırmalıyor ama bunun daha beteri de varmış! Onu da okurumuz Mehmet Dalmaz’dan öğreniyoruz: 

Köşenizdeki yazıları ilgiyle takip ediyorum. Sayenizde birçok yanlışımı görüp düzeltiyorum. Ben de izlediğim bir televizyon programındaki konuya değinmek istiyorum. Tele1, CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi adayının tanıtıldığı etkinliği naklen yayımlarken altyazıda ‘Aday tanıtım lansmanı’ ifadesi vardı. Bildiğim kadarıyla lansman zaten tanıtım demek değil mi? Konuya açıklık getirirseniz sevinirim. Selamlarımla.” 

Açıklık getirebildiğimizi sanıyorum. Ama yayın organlarımız ve yorumcularımız kendilerini düzeltir mi, bu konuda biraz kuşkuluyum.    

*** 

ÖZENTİ  ADLANDIRMALAR! 

İşte bir örnek daha: 

İstanbul Anakent Belediyesi’ne bağlı metronun adı “Metro İstanbul”muş! 

Dikkat edilsin: İstanbul Metrosu değil, “Metro İstanbul”! Biz “Kanal İstanbul”u eleştirirken şimdi de “Metro İstanbul”! 

Böyle adlandırmalar, dilimizin yapısına aykırıdır. Türkçe tamlamalarda tamlayan başta, tamlanan sonda olur. “Metro İstanbul” söylemi de “lansman” gibi açık bir Fransızca özentisidir. 

Dil Devrimi’ni yapmış bir partinin yerel yöneticilerinden Türkçe konusunda duyarlık beklemek hakkımızdır.  

*** 

BİLGİSİZLİK “HAD SAFHADA”! 

Dilimizde tüy bitti ama “keyfiyet” sözcüğünün “keyfilik” demek olmadığını bir türlü anlatamadık! Onca yazıp çizmemize karşın Cumhuriyet’in 21 Ocak 2024 tarihli bilgisunar sayfasında “Keyfiyet had safhada” başlığını görünce “Pes artık!” dedim, “asıl, bilgisizlik had safhada!”  

Cumhuriyet’teki arkadaşların Türkçe konusundaki aymazlığını anlamak gerçekten güç. Nasıl bu denli vurdumduymaz olabiliyorlar! Buradan bir kez daha seslenelim bari: “Alo, orada kimse yok mu?” 

Gene şu ‘keyfiyet’ yanlışı! (Cumhuriyet, 21 Ocak 2024) 

OKURDAN 

Durmak Yok! 

Yazılarınız çok işe yarıyor sevgili Attila Bey, emin olun. Ben sürekli okuyorum ve çok yararlanıyorum. Sadece düzeltileriniz değil, yorumlarınız da çok güzel ve yararlı. 

Kıbrıs’tan sevgi ve selamlar gönderiyorum. 

İlksoy ASLIM / KKTC 

(Öğretim Üyesi ve Yazar) 

***

Sayın Aşut

Yazılarınızı, benim gibi diline özen gösteren birçok insan okuyor. O yüzden lütfen, durmak yok, devam! 

En derin saygılarımla, 

Torçay ULUÇAY 

(Çevirmen) 

*** 

HAFTANIN NOTU 

Közdeyişler 

İnsana kıyanlarla doğaya kıyanlar aynı soydandır!  

Bu ülkede “Nefret Anıtı” yapmak isteyen bir heykeltıraş, sizce model olarak hangi siyasetçiyi seçer? 

“Değişim” meğişim hikâye! CHP, bildiğiniz gibi: NATO mermer, NATO kafa! 

Emperyalizmin savaş aygıtı NATO’dan yana olanlar; barıştan, özgürlükten ve ulusal bağımsızlıktan yana olamazlar!