Hayatta ne istediğini bilmenin, gücünün neye yeteceğini sezmenin, istenene ulaştıracak olan yöntemleri seçmenin ve gereklilikleri kavrayıp harekete geçmenin süper kahramanlıktan farkı yok. Fikirlerini ve davranışlarını tasarlamak için önce heves sonra özgürlük ve disipline ihtiyaç duyan insan, fırsat eşitliğinin olmadığı bir dünyada ne istediğini bilse bile hedeflerine öngördüğü ya da dilediği zaman diliminde ulaşamayabilir. Bu noktada sanat ile haşır neşir olmak heves kaybının önüne geçmenin en büyülü yollarından biri haline gelir. Bugün, ne istediklerini bilerek hareket eden iki sanatçıdan, Zeynep Alpaslan ve Nazlı Başaran’ın yaratıcı üretimlerinden bahsetmek istiyorum. İki genç arkadaşım bilgelik ve çılgınlığın kol kola girdiği ilham veren, zamanın ruhunu yakalayan bir o kadar da hassas metinleriyle yaşama saygıyla yaklaşıyorlar. Sevgili Zeynep, dezavantajlı ortamda bulunduğunu ya da kasvetli, huzursuz duygu girdabında çırpındığını hisseden gençlere sağlam bir hayat duruşu ve sevgi fısıldarken sevgili Nazlı, zamanın ve yaşamın karanlık köşelerine, kötü niyetli gölgelerine itilme / çekilme potansiyelimize tiyatro sanatının gücü ve inisiyatif alma farkındalığı ile meydan okuyor.

∗∗∗

2018 yılında yayımlanan Tokyo adlı ilk çocuk romanı ile KYÖV Çocuk Edebiyatı ödülünü kazanan Zeynep Alpaslan hem çocuklar hem de yetişkinler için öykü, roman şiir, karikatür türünde eserler veren bir sanatçı. Gençler için kaleme aldığı Flamingo’nun Rüyası adlı kitabını okuduktan sonra kendisiyle temas kurmuş, yazacağı yeni kitapları merakla beklemeye başlamıştım. Endüstriyel çarkın dışında, alçakgönüllü, fantastik, alternatif metinlerini e-kitap formatında okurların dikkatine sunmak amacıyla Tiyatro Fantastiko adında bağımsız bir yayınevi kuran sanatçı bu çatı altında Deniz Sakindi adlı lirik bir roman, Sessiz Kuşlar adlı melankolik, panayır tadında bir şiir kitabı yayımladı.

İfadelerindeki samimiyeti net olarak hissedebildiğim Zeynep’in, kısa bir süre önce Çınar Yayınları etiketiyle Valentina adında bir de çizgi romanı yayımlandı. Ona göre sevgi, yaşamın karanlık tarafında da yeşerebilir, yalnızlığın ortasında da çoğalabilir. Bugün Zeynep Alpaslan’ın yakın bir geçmişte okurla buluşan Frida’nın Çiçekleri adlı kitabına yakından bakmak istedim. Umut kokan kalemiyle içimizi ısıtırken hüznü bir çiçek gibi yakamıza iliştiren yazar, hayata tutunmak için gerekçeler bulmakta zorlanan ve kendini bir miktar hırpalayan yeni nesle süsten ve abartıdan uzak, dostça elini uzatıyor. Kitabında Frido Kahlo’nun yaşam öyküsünü sanatçının eserlerindeki güçlü sembolizme de değinerek, doğa – duygu- anlam köprüsü inşa ediyor. Gerçek yaşam ile mitlerin soluğu kaynaşıyor. Hayatın bir armağan olduğu ve biricikliği konusundaki tanımlamalarıyla yazarın zihni ve yüreği de metnin ara katmanlarına bilgece yerleşiyor. Anlatıda yalnızca yaşam değil, acı, ayrılık ve ölüm de saygı görüyor. İçine ne ektiğimize dikkat etmemiz gereken kalp bahçesinde kaktüs sabrı ve biricikliği, manolya aşkı, orkide zarafeti temsil ederken  gelincikler, kadife ve iskelet çiçekleri, unutmabeniler acaba hangi anlamlara bürünüp hangi kusurları hangi mucizelere dönüştürüyor? Çizer Frida’yı ve çiçekleri özenle resmediyor. Yazar ise alışılmış bir yaşam öyküsünü çiçeklerin sıra dışı, dirençli, büyüleyici yaşam döngüsüyle selamlıyor.

KRONİK ÇOCUK

Yazan: Zeynep Alpaslan

Resimleyen: Mavisu Demirağ

Editör: Merve Akıncı Almaz

∗∗∗

Üniversitede öğrenimi sırasında Tiyatro Araştırma Laboratuvarı (TAL) kurucularından sanatçı Ayla Algan ile tanışan ve 2011 yılında TAL’da eğitim almaya ve profesyonel oyuncu olarak çalışmaya başlayan Nazlı Başaran Laboratuvar öğrencisi tekniğine uygun olarak çalışmalarını sürdüren, tiyatro metinleri yazıp yöneten çok yönlü bir sanatçı.

2013 yılından itibaren ‘yaratıcı drama lideri’ olarak pek çok eğitim çalışmasına katılmış ve yaratıcı drama atölyeleri düzenlemiş olan Başaran’ın Güzeşte adlı bir de şiir kitabı bulunuyor. Sanatçının arkadaşlarıyla birlikte eğitime destek amacıyla kurduğu ABISTA adlı topluluk “kültür ve kimliğin sanata etkileri” üzerine araştırmalar yapıyor, oyunlar sahneliyor. Geçtiğimiz yıllarda İdea Drama Akademisi’ndeki öğrencileri ile buluşmuş onlara hikâyeler okumuştum. Öğrencilerinin Nazlı hocalarıyla kurduğu iletişim, etkinliğe hazırlanışları ve sordukları zekice sorular zihinsel olarak hayata nasıl da sağlam hazırlandıklarına dair belirgin ipuçları vermişti. Hayranlık duymuştum. Bugün, yürüttüğü sahne çalışmalarına paralel olarak kaleme aldığı Çocuklar İçin Tiyatro Oyunları adlı kitabına değinmek istiyorum. Nazlı’nın yazdığı oyunlar bugüne dikkat kesilen, geleceğe bakan, öğütten kaçınan ama eyleme geçme adına çağrışımlar yaratan ifadelerle dolu. Eğitimcilere rehberlik edebilecek, okul müsamerelerini renklendirecek ve nitelikli çocuk oyunları sahnelemek isteyenlere yön verecek bir çalışma. Eleştirel düşünmeyi, kendini ifade etmeyi, sorunlarla mücadeleyi kolaylaştıran yaratıcı sanatların başında gelen tiyatronun özgür ruhunu taşıyan kitap,  toplumsal cinsiyet eşitliği, iklim değişikliği, farklılıklara bakış üzerine edebi inisiyatif alıyor. Kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli sanatçı Ayla Algan’a ithaf edilen kitapta sahne sahne yaratıcı bir meydana okumayla karşılaşacaksınız. Halklar, krallar, başkasının savaşında yara alanlar, “karnını sevgiyle dolduranlar”, Prometheus’tan aldığı ateşe sahip çıkamayanlar, masalları baştan yazacak olanlar, konuşan şairler, düzene dur diyenler, gezegeni için bir ses verenler… Hepsi kitabın ve aslında hayatımızın içindeler. Metinlerin sonunda rehberlik sayfaları, oyunların amacı ve kazanımlarına dair açıklamalar yer alıyor. Başaran, çocukları kararlı ve bilinçli bir şekilde sahne ışıklarının altına davet ediyor.

DİNOZOR ÇOCUK

Yazan: Nazlı Başaran

Editör: Nihal Ünver

∗∗∗

“Hareket ettiği takdirde her şeyi yerinden oynatan” insan, okuyarak yaşamın keyfini ve keyfin ciddiyeti kavrayabilir. Zihnindeki ateşle “gözyaşlarının ulaşamayacağı derinliklere” uzanabilir. Bazen bir kitap, bazen bir paragraf bazen bir cümle buna kâfidir.

İyilikle kalın…