Şam’daki camiye giderken eldeki türbeden oldular… Süleyman Şah türbesinin bir gece yarısı “ansızın” yangından mal kaçırırcasına, komşu bir ülkenin egemenlik haklarının ihlal edilmesi pahasına taşınması ancak bu cümlelerle özetlenebilir. “Şah Fırat” operasyonu neo-Osmanlı hayalinin resmen çöktüğünün ilanıdır. Bu çöküş daha önce kendisini çeşitli vesilelerle göstermişti. Ortadoğu’da  “oyun kuruculuğa” soyunan bir ülkenin Suriye, Mısır, İsrail ve Yemen gibi bölgenin önemli ülkelerinde elçiliklerini kapatması bunun en bariz örneklerinden birisiydi. Buna rağmen AKP bu çöküşü hamasi nutuklarla geçiştirmeye çalıştı. Ancak IŞİD tehlikesi gerekçe gösterilerek türbenin apar topar kaçırılması hiçbir kamuflaj ile örtülemeyecek bir yenilgi oldu.

• • •

Yeni değil. Suriye politikasındaki hatalar zinciri dört yıl önce Esad’ın devrilmesinin “milli mesele” yapılmasıyla başladı. Yerkürede “Yeni Türkiye”yi yöneten kafa dışında, hiçbir ülke buna bölgedeki Sünni Arap monarşiler dahil, Şam rejiminin yıkılmasını kendisine “milli mesele” yapmadı. Tayyip Erdoğan liderliğinde hızla mezhepçi faşizme doğru yol alan AKP Türkiyesi hariç. Kendisini iyiden iyiye “ulusal şef”liğe hazırlayan Erdoğan selefi Ahmet Davutoğlu’yla birlikte üç-beş ayda “Emevi Camii’nde namaz kılmayı” düşlüyordu. Eşi benzeri görülmemiş bir şekilde, ülke topraklarını komşu bir ülkedeki rejimi devirmeyi hedefleyen IŞİD benzeri örgütlere, cihatçı militanlara ve silahlı muhaliflere açtılar.

Gün geldi devran döndü. “Yeni Türkiye”nin Suriye’ye attığı IŞİD bumerangı dönüp kendilerini vurmaya başladı. Neo-Osmanlıcıların hesabı Ortadoğu pazarında tutmadı. Şimdi bırakın namaz kılmayı, arkalarına bakmadan kaçıyorlar. Dokundukları her alan ellerinde patladı. Tüm bu mezhepçi, savaş kışkırtıcısı politikaları geride tamiri imkânsız yaralar bıraktı. Neo-Osmanlıcıların anında bu çöküşten de bir kahramanlık hikâyesi yaratmak istemesi, elbette ki kimseleri şaşırtmadı. Vatan, bayrak edebiyatı üzerinden savrulan külhanbeyi nutuklar bir iflasın ilanıdır aslında. Hükümet ve yandaşları büyük bir askeri ve siyasi başarı olarak lanse etmeye çalışsa da…

• • •

‘Şah Fırat’ adı verilen bu haydutluğun kısa ve orta vadeli birçok etki ve sonucu olacaktır. Bu operasyon açıkça uluslararası hukukun ihlalidir. Komşu bir ülkenin içine sürüklendiği krizden faydalanılarak egemenlik haklarının çiğnenmesidir. IŞİD ve diğer cihatçı örgütlere her türlü desteği vermekten tatmin olmayan neo-Osmanlıcılar, Suriye topraklarına apaçık bir saldırıda bulunmuştur. Normal koşullarda bu bir savaş nedenidir. Halep’ten türbe kaçırmanın arka planındaki saikleri zaman içerisinde daha net bir şekilde görmüş olacağız. Bu operasyonun hemen her cephede yenilgiye uğrayan IŞİD tehlikesi göz önünde bulundurularak gerçekleştirildiği yönündeki açıklamalar tatmin edicilikten uzak. Tahliyenin,  IŞİD’e yönelik olası bir kara operasyonunun ABD tarafından dillendirilmeye başlandığı bir sürecin ardından gelmesi dikkate değer. AKP’nin IŞİD’e karşı koalisyona daha etkili bir şekilde katılmaması için bahane edeceği bir ‘yumuşak karın’ daha ortadan kaldırılmış oldu.

Bu arada dikkate alınması gereken bir diğer nokta ise türbenin konuşlandırıldığı yeni alan. “Manevi değeri yüksek”, “ecdat yadigârı emanetler”, Kobane’de Kürtlerin hâkimiyetindeki bir köye nakledildi. Her fırsatta Rojava’daki de facto statüye karşı çıkan AKP, nakil ile türbeyi bu oluşumun ortasına bir tampon bölge olarak konuşlandırdı. Böylece uzun vadede buradaki oluşuma türbe üzerinden müdahale etme imkânını da sağlamış oldu.  

• • •

‘Stratejik Derinlik’ politikası Suriye başta olmak üzere bölgedeki bütün gelişmeleri yanlış okuyarak Türkiye’yi belirsiz bir maceranın içine attı. Süleyman Şah’ın tahliyesi bu maceranın sadece bir kesiti.  Neo-Osmanlıcılar tıpkı Enver Paşa gibi ülkeyi kendi hayalleri uğruna uçuruma sürüklemekten kaçınmayacaklarını bir kez daha gösterdi. Ülkeyi Ortadoğu bataklığına saplayan AKP iktidarı ve onların akıl hocaları bu hukuksuzluklarının hesabını hem ülke içinde hem de uluslararası mecralarda bir gün verecektir muhakkak. Bugün için neo Osmanlı düşü Süleyman Şah türbesiyle birlikte Suriye Eşmesi Köyü’ne gömüldü. Neo-Osmanlıcılar çırpındıkça daha fazla batacaklardır.