Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Yer darlığı yüzünden okur mektuplarını epeydir değerlendiremiyordum. Çünkü hem bağımsız bir konuyu ele alıp irdelemek hem de okur görüşlerini aynı sayıda paylaşmak, sözcük sınırlaması nedeniyle olanaklı değil. Bunu yapabilmemiz için köşemizin biraz daha genişlemesi gerekiyor. Gazete yönetimine önerimizi ilettik. Onlar da uygun görürse, her hafta “Okurdan” başlığı ile bu köşede ayrı bir bölüm açmak istiyorum. Çünkü gazetemizde okurların sesini duyurabilecekleri başka bir kanal yok. Gazeteye ulaşamayanlar sürekli bana yazıyorlar. Geribildirimleri önemsiyorum. Her ne kadar genç meslektaşlarımız pek oralı olmasalar da yazılarımızın nitelikli okurda bir karşılığı olduğu görülüyor. Gazete-yazar-okur ilişkisinin daha işlevsel bir duruma gelebilmesi için okur görüşlerinin de gazetede bir biçimde kendine yer bulması gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden kendimi bir haftalığına nadasa yatırarak köşemizi bugün okurlara bırakıyorum.

Unutmayalım ki bizi her anlamda güçlü kılacak olan, katılımcılık ve paylaşımcılıktır.

∗∗∗

ÖZENSİZLİK ACI VERİYOR

Değerli Attila Hocam,

Daha önce “Yabancı Sözcükler Tuzaklıdır!” yazınızı okumuştum. Bugün yeniden Türkçe konusuna değinmiş olmanızdan hem çok memnun oldum hem size yazmak gereksinimi duydum. Dil Derneği üyesiyim. Ben de dilimiz konusunda son derece duyarlıyım. Öyle ki yabancı sözcükler barındıran tabelalar asılı olan dükkân ve mağazalardan yıllardır alışveriş yapmıyor, kapısından bile girmiyorum. Bir öykü veya şiir çabamın sonunda ortaya çıkan ürünün her sözcüğünü yeniden TDK ve Dil Derneği sözlüklerinin süzgecinden tek tek geçiririm. Alışkanlık gereği atladığım yabancı sözcükleri Türkçesi ile değiştiririm. Bu yüzden olmalı ki en sevdiğim şairdir Fazıl Hüsnü Dağlarca.

"Tekrarın Tekrarı" başlıklı yazınızı da okuduktan sonra, internetteki Karar gazetesinde “İSMİYLE MÜSEMMA BİR SERGİ” başlığı çıktı karşıma. Ne kadar itici! "Adıyla Örtüşen" desen ölür müsün kardeşim! Anlaşılmaz olunca daha değerli olacağını mı sanıyorsun? Her gün böyle onlarcasıyla karşılaşmak insana acı veriyor. Yaşadığım kızgınlığı en iyi siz anlarsınız diye paylaştım.

Daha önce Feyza Hepçilingirler Hanımefendinin Cumhuriyet Kitap ekinde Türkçe sözcüklere dair yazısı çıkardı. Atlatmadan takip ederdim. Üzülerek söylemeliyim ki şimdi yok o yazılar. Bu nedenle sizin değinmeleriniz çok önemli benim için. Herkes için de önemli olması gerekir.

Selam ve sevgilerimle.

Mustafa DEMİRCİOĞLU / İstanbul

∗∗∗

DİLİ ONARMAK

Saygıdeğer Attila Bey,

Yıllardır sizi okur, dil ve yazım kuralları üzerindeki titizliğinizi, bilgilendirmelerinizi 
hayranlıkla izlerim. Herhalde benim tıp mesleği yanında dile ve edebiyata olan sevgim, sizi izlemeye davet ediyor. Anadilim Arapça (Hatay Arapçası), bana Türkçeyi daha da sevmeme neden oldu, diğer dilleri de.

Sayın Aşut, özellikle yazar ve gazetecilerin dil yanlışları beni çok ürkütüyor. Sanırım gözünüzden kaçmamıştır; gazete başlıklarında "cenazesi yakıldı", "infazı yakıldı" gibi tuhaf başlıklar görünce adeta tansiyonum yükseliyor. Benim bildiğim, "cesedi yakıldı" denir. Cenaze bir merasimdir ve tabutun içinde "ceset" vardır.

Meclis’teki konuşmalar da dil açısından bir fecaattir. (Bu cümlede çok eski bir sözcük kullandım, affola!)

Biz bu güzelim dili yemek yer gibi harcıyoruz; şapırdatarak şupurdatarak. Ama yüzümüzü kirlettiğimizin farkına varmadan.

Yazık oluyor güzel Türkçeye!

Sevgi ve selamlar.

Dr. GALİP KARAALİ / Berlin - Federal Almanya

∗∗∗

EĞMEDEN BÜKMEDEN…

Kıymetli Üstadım,

Her cumartesi BirGün’deki yazılarınızı ilgiyle okuyorum. Güzel Türkçemizin doğru, etkili kullanımını sağlamak için eğmeden, bükmeden ama incitmeden, eğitici, öğretici, yol gösterici yazılar kaleme alıyorsunuz. Bilge bir kalemsiniz, sizi kutluyorum.

Saygılarımla.

ÖZCAN TEMEL / Görele-Giresun

∗∗∗

HAFTANIN NOTU

ÇÜRÜYEN “AVRUPA DEĞERLERİ”

• Frankfurt Kitap Fuarı’nda ödül alacak Filistinli yazar Adania Shibli’nin töreni apar topar programdan çıkarılmış… Adanın tek suçu “Filistinli” olmak!

• Aynı fuarda İsrail’i yumuşak tonda eleştiren Sloven yazar ve düşünür Slavoj Zizek’in konuşmasına da müdahale edilmiş…

• Dünyaca ünlü besteci ve piyanistimiz Fazıl Say, İsrail’in Gazze’ye yönelik vahşi saldırılarını kınayan paylaşımda bulununca, İsviçre’de vereceği konserler iptal edilmiş…

• Rusya - Ukrayna çatışmasının ardından Batı’da boykot edilen, etkinlikleri yasaklanan Rus yazarları, sanatçıları da unutmadık!

“Batı” diye adlandırılan gelişmiş kapitalist devletler topluluğu, bir dönem sosyalist ülkeleri “insan hakları ve düşünce özgürlüğü” kavramları üzerinden vurmaya çalıştı. Bu evrensel değerleri, sosyalist rejimleri yıpratmak, gözden düşürmek için kullandı. Şimdi ne görüyoruz? Aynı ülkeler, Filistin’de çocukların üzerine bomba yağdıran İsrail devletine eleştiri yönelten herkese “antisemit” ve “Yahudi düşmanı” damgası vurmaya çalışıyor. Tam bir çürüme ve ikiyüzlülük örneği!

Son Filistin-İsrail çatışması, Avrupa ülkelerinin, yıllardır bayraktarlığını yaptıkları insani değerler konusunda ne denli ilkesiz ve çıkarcı davrandıklarını dünyaya bir kez daha gösterdi.