“Orta yaşlı bir memur olsa gerekti, belki şunun şurası bir gün önce ailesiyle yaşayıp giden biri... Şimdiyse sadece nefretle yamulmuş kanlı ve sararmış bir yüzü, paramparça kıyafetleri vardı. Kafasındaki siyah türban eğreti bir şekilde sarkarken parmağını David’e doğru uzattı ve bağırdı: ‘Kaaaaaaa....ffff...fffiiiiii...iiiiir.’”

60 sayfa kadar sonra: “Kendini kafasına türban sarılı sararmış, kanlı bir surata bakarken buldu. Mayukh’la karşılaştığına şaşırmış gibi görünen yaratık, deforme olmuş dişlerini göstererek bir insandan çok  acı çeken bir hayvanın çıkaracağı bir sesle ulumadan önce bir adım geri çekildi: ‘Ciiiiiiiiiiihaaaaaaaaaaaaaaad...’”

Bu alıntılarda sözü geçen ‘yaratık’lar, tahmin edebileceğiniz gibi Müslüman zombiler... Afganistan’da Taliban üyeleri arasında başlayan bir hastalık sonucu –romanda Afghan Flu (Afgan Gribi) olarak geçiyor, tıpkı Bird Flu (Kuş Gribi) ya da Pig Flu (Domuz Gribi) gibi...- tüm dünyaya yayılan bir zombi salgınının hikâyesini anlatan Zombiestan (Zombistan) adlı bu ilginç romanda, Müslüman zombilerin yediği kişiler de aşırı dinci Müslüman zombilere dönüşüyor! Sonra da öldürmek için canlı (normal) insanların peşinde koşuyor ve “Kafiiiir!”, “Cihaaaad!” diye bağırıyorlar. Yazarın Bakara suresinin 154. ayetinden ilham almış olduğunu sanıyorum: “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin. Bilakis onlar diridirler, lakin siz anlayamazsınız.”

Ama bu aktardıklarıma bakarak bunun İslam düşmanı bir roman olduğunu zannetmeyin; zombilere karşı mücadele eden gruptaki karakterlerden biri, Hina Rahman adlı bir Müslüman kadın. Hatta bir ara, kahramanlarımız Isıranlar’dan -zombilere Isıranlar (Biters) diyorlar- kaçarken sığındıkları bir yerde şöyle bir olay oluyor: “Sharma, sanki küçük bir çocuğa bir şey açıklıyormuş gibi kafasını sallayarak: “Hayır hayır, bu kadın onlardan biri.” dedi. David’in anlamadığını görünce, belki amaçladığından daha yüksek sesle, pat diye söyledi: “Bu kadın Müslüman! Burada kalamaz. Anlamıyor musun? Tüm bu Isıranlar belası Afganistan’daki mücahitler arasında başladı, kafalarına o lanet olası türbanlarını sarıyor ve sürekli cihad çığlıkları atıyorlar!” Bunun üzerine, bir diğer Hintli kahraman olan Mayukh, Hina’nın hakkını koruyor: “Aptal herif! Tüm dünya cehenneme dönmüş, sense burada dinsel kavgaları sürdürüyorsun. O bizden biri ve bizimle kalacak.”

Zombilerin başta işçi sınıfı olmak üzere birçok farklı sosyal tabakanın metaforu olarak kullanıldığı bir dünyada radikal İslamcıların bundan payını almaması mümkün değildi tabii; hatta geç bile kalındı. Fakat, ilginç teması ve zombilere yüklediği yeni anlam nedeniyle -ya da, siz boşuna o zahmete katlanmayın diye (mazoşizm kılıfı)- sonuna kadar sabrettiğim bu macera/korku romanının anlatı estetiği açısından epey kötü olduğunu belirtmeliyim. Ama aynı zamanda cesur bir girişim olduğunu da kabul etmek lazım: 37 yaşındaki Hintli yazar Mainak Dhar –Salman Rushdie’nin hemşehrisi- Sihlerle Müslümanların küçük ve orta ölçekli din savaşlarında birbirlerini zerre kadar acımadan katlettiği bir coğrafyada, sağolsun ABD’nin dünyanın başına bela ettiği Taliban’la ilgili böyle bir roman yazabilme cesaretini gösteriyor –hatta kitap El Kaide’nin şimdiki lideri El Zevahiri’nin öldürüldüğü bir ‘predator’ saldırısı sahnesiyle başlıyor. Gerçi yazar şu anda Bangkok’da yaşıyor olmanın verdiği rahatlıktan da faydalanmış olabilir, ama bu yine de, başta İranlı mollalar olmak üzere şeriatçıların alışveriş listesi hazırlıyormuş gibi rahatlıkla ölüm fetvası çıkardığı bir dünyada romanın ve yazarının cesaretine halel getirmiyor –Dhar 2008 tarihli romanı Line of Control’de de, Suudi Arabistan’da krallığı devirip iktidara geçen El Kaide yanlısı grupların Arabistan petrollerini kullanarak nasıl dünyaya topyekun cihad ilan ettiğini anlatıyordu.

Bu roman türü itibariyle zaten ilgi alanıma giriyordu, ama burada söz etmemin bir nedeni daha var: Bizim bir arkadaşın yaşadığı bir ülke var da -orada bu tür zombiler kendilerine ‘muhafazakâr demokrat’ diyorlar- eğer romanın devamı yazılacak olursa, Mainak Dhar’la iletişime geçip o ülkeden bir sahne önermeye niyetliyim. Şöyle: Bir hastane binasının önünde korkunç bir zombi kalabalığı birikmiş, “Kaaaa…tiii…iilll!” diye uluyor ve biraz önce kürtaj yaptırmış bir genç kadının bedenini ele geçirip parçalamak istiyorlar… Evet, hiç inandırıcı olmadığını kabul ediyorum, ama siz de bu tür zombilerin dünyasında çok inandırıcı görüneceğini kabul edersiniz sanırım.