Rahmi Öğdül
Modern, köklerine geri dönüyor: Ur-modernite
Düş âleminde yaşıyoruz. Yuvamızı yitireli çok oldu ama hâlâ yuvamız varmış gibi davranıyoruz; kabuklarını yitiren keşiş yengeçleri gibi çırılçıplak yakalandık....
Ölmeye değil, yaşamaya yatmak
Toplum buz kesilmiş. Bedenlerin sıcaklığı eksinin altında. Yüzeyde kalın bir buz tabakası, tenler donmuş. Egemenler tüm neşeli ritimleri, yaşam sevincini...
Herhangi biri: Kimliksizliğin imkânları
Niteliklerle donattığı formunu diğer formlardan ayırmaya ve özellikle de farklılaştırmaya çabalayan birini düşünün. Yani kendinizi. Nasıl da çabalıyoruz fark yaratabilmek...
Duvardaki delikler: Boşluk yaratıcıdır
Boşluklar. Her yerde. Duvarlarda, tıka basa doldurulmuş mekânlarda ve zihinlerde; aralıklar, çatlaklar, delikler, gözenekler. Göremiyoruz ama. Tutsak alınmış bedenlerimizin...
Hazır nesne olarak ceset
Sanat ile gerçeklik arasındaki ayrım silindi. Sanat gündelik nesneleri taklit ediyor, gündelik nesnelerse sanat nesneleri gibi davranıyor. Baudrillard’ın deyişiyle, “transestetik”...
Bu mekân kasten boş bırakılmıştır
Boş sayfalar. Kâğıda basılı kitaplardaki boş sayfalar ile PDF formatlı metinlerdeki boş sayfalar farklı duygular yaratıyor insanda. Bir PDF dosyasına...
Origami yapalım mı? Katlayıp açalım
Ortaçağ’ın söz sanatında “in media res”, yani tam ortadan başlanırmış yolculuğa. Yaşam da yolculuğuna tam ortadan başlamıştır; maddenin durmadan kıvrılarak...
Bana öyle bakma ya da bak!
Yerin yüzü, dikmiş gözlerini bize bakıyor. Yeryüzünün milyarlarca gözü var. Dağların, taşların, bulutların gözleri; bitkiler ve hayvanların; mikroorganizmaları da ekleyin;...
Avangart değil badigart aranıyor
Her yerde yıkım var ve her yerde ölüm. “Terörün ve kaosun mimarları” iş başında. Yıkımdan besleniyorlar sadece ve varoluşları yıkıma...
Rüzgâr, çalı ve çocuk: Hayır ve evet
“Yalvarırım size kardeşlerim, bağlı kalın yeryüzüne ve inanmayın öte dünya umutlarından bahsedenlere!” Yeryüzünün kuvvetlerine, rüzgâra, suya, toprağa, ateşe, bedenlere inanmamız...
Dünyayı satirler kurtaracak
En çok tanrı Apollon’un sesini işitiyoruz; ölçüden, akıldan, itidalden söz ediyor ve formlarla dolduruyor yeryüzünü. Dionysos ise şimdilik suskun; bazen,...
Tekno ritim, anamorfoz ve Emma’nın dansı
Güm! Güm! Güm!... Keşke yüreklerimiz de bu kadar güçlü atsa! Kadıköy Çarşı’da içkili yemekli bir mekân; içerideki müziğin basları o...
Popçular, rockçılar, cazcılar ve zımpara kâğıdı
Şefin elindeki sopasıyla herkesi sustalı maymuna döndürdüğü ve benzer sesler çıkarmaya zorladığı uyumlu, armonik bir ortam. Orkestradan farklı sesler çıkması,...
Umut, umulmadık olanın kudretidir
Kim bilir kaç kez gördük güneşi? Kim bilir kaç kez gündoğumu ve günbatımı yaşadı yeryüzü? Güneşten hiç kuşkulanmadık; gökyüzü bulutlu...
Hayal perdesindeki gölgeler gibiyiz
Gözlerimize perde indi; sadece perdeye yansıyan gölgeleri görebiliyoruz. Gölgeler, gerçekte olup bitenlerin aksini yansıtır; ama biz gölgelere inanıyoruz. İzlediğimiz bir...
Hayır diyen hayaletler korkunçtur
Hiç dinmeyen imge sağanakları; dineceğe de pek benzemiyor, artıyor giderek; bardaktan boşanırcasına imge yağıyor üzerimize. Gün içinde sayısız imgeye maruz...