Düğün ve Yas: Hıdır Akgül

Ülkenin batı yakasında Akbelen ormanında yüzyıllık ağaçlar kesildiğinde, Zehra nine hemen arkasındaki torunuyla –ve gözünde iki damla yaşla- sarıldığı o ağaç kesilmesin diye eylem yapıp içli gözyaşları dökerken, bir yanda da çevreciler, gençler, doğal hayat yanlıları orman düşmanı şirket LİMAK’ı protesto ediyor ve davullara vurup, şarkılar söylüyorlardı.

Akbelen ormanlarındaki sarı saçlı, mavi gözlü, ayazmalı köylü kadınları, gençler hem yas, hem direniş türküleri söylerken, ülkenin öbür ucunda bir ozan sessiz sedasız elveda kainât dedi bizlere. Yaşasaydı –kimbilir- Akbelen ormanında kesilen ağaçlar için de şarkılar yazardı belki.

***

Adıyla sanıyla Hıdır Akgül, Ovacık’ın yumuşak başlı halkı, Mercan’ın unutulmuş köylüleri için Dawilçi Xıdo’nun o kederli sesi, bir Ağustos sabahı sustu. O ses ki, bize zorla evlendirilmiş bir çocuk olan Fadike’nin yazgısını anlatmıştır. “Çocuk gelinler” meselesi, bu küçücük ilçede hiç kimselerin tanımadığı Dawılçi Xıdo tarafından bir türküye konu edilmişti:

“Oy Fadike Fadike, Eru biya veyvıke, Waştiye ho dust ra niyo, Guneke na çeneke, Zewez çıko nezonena, Domonu da kay kena, Hona zewez nêzonena, Domoneu de kay kena..” (Oy Fadike Fadike, Bugün gelin oluyor, Eşi dengi değil, Günah bu kıza, Evlilik nedir bilmiyor, Çocuklarla oynuyor, Daha evlilik ne bilmiyor, Çocuklarla oynuyor).

Xıdo, bu kederli şarkının ardından hüzünlü bir aşk hikâyesini de barındıran ciran Seve’yi, anasının vermeye razı olmadığı Elqajiye’yi, Ax Kibare’yi de şarkıya döktü. Hepsi de aşk ve eğlence şarkılarıydı. Xıdo’nun dilinde, Pulur’da, Xozat’ta zengin-fakir, köylü-kentli tüm çiftlerin düğünlerinde bu şarkılar dilden dile söylendi. En az üç kuşak bu şarkıları dinledi, sevindi, üzüldü. Fadike, yerel sanatçılardan Kardeş Türküler’e kadar yeniden yorumlandı.

Ama adıyla sanıyla Hıdır Akgül, o bölgenin yüzyıllar evvel ve hele geçen yüzyıl yaşadığı acı olayları da unutmadı. Çolax’a yazılmış Çaxperiye ağıdını, Ağdad’ı ve Mirzan’ı söyledi ki, bunlar en az yarım asırdır söylenir her yerde.

Xıdo,tıpkı size daha önce anlattığım Weliye Uşênê Yimam gibi (bkz:https://www.birgun.net/makale/weliye-usenen-yimam-dan-yilmaz-celik-e-ol-hikayat-279709) bu şarkıları ve ağıtları bir gecede, bir ve aynı düğün içinde söyler. Geline ve damada, kadınlara ve çocuklara, gecenin başlangıcından sonlarına kadar aşk ve çêf şarkıları, el-ayak ve herkesler çekilip, etraf tenhalaştıktan sonra ağaçlar altında ol ağıtları söyler (Belki hiçbir yerde görülmemiş tuhaf bir düğün tarifesidir bu).

***

Hayat böyledir işte; Ege’de açgözlü bir şirketin kökünden söktüğü ağaçlara kadınlar ağıtlar yakar bir yandan -o ağaçların ki ruhu vardır ve insandan daha çok yararlıdırlar insana- bir yandan da o ağaçların gölgesi altında gençler –hiç moralleri bozmadan ve jandarma gazına aldırmadan- şarkılar, türküler söyler.

Hıdır Akgül, Fadike’yi, Elagjiye’yi, Kibare’yi söyler bir yandan, Çaxperiye’nin, Mırzan’ın, Ağdad’ın ağıtlarını söyler bir yandan da. İnsan üzülür, sevinir, insan ıslık çalar ağaçlar gölgesinde, keyifli şarkılar söyler ormanda.

Ve insan yas tutmayı iyi bilir –ağaçlar ve insanlar için-, eğlenmeyi de bilir –aşk şarkıları söylemeyi ve davullar çalmayı ulu ağaçların yeşil yaprakları altında. Ruhun şad olsun büyük ozan Hıdır Akgül, Dawılçi Xıdo.